Güncelleme Tarihi:
KÜLTÜR BAKANI OLMAK İSTİYORUM
- Oyuncular Sendikası Hukuk Müşaviri Sera Kadıgil 29 yaşında, telif hakları üzerine çalışan bir avukat. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Kadıgil’in portföyünde merhum Kemal Sunal’ın telif mücadelesi de var. Kelkitli hukukçu bir baba, Kayserili psikolog bir annenin çocuğu olan Kadıgil’in siyasi hedefi ise Kültür Bakanlığı:
“Vefa Lisesi mezunuyum, sonrasında İstanbul Hukuk. Telif hakları üzerine çalışıyorum. Londra Queen Mary Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Tezim, ‘Sinema Eserleri ve Sinema Eserlerinde Hak Sahipliği’ konusunda. Telif haklarına ilgi duymamın nedeni Kemal Sunal’dır. Vefa’nın Boza Günleri’nde konuşur, ‘Abi sen ne kadar zenginsindir’ derdik. O da ‘Yok be kızım! Beş kuruş alamıyoruz’ derdi. Bu mağduriyet benim birinci sınıfta kafama girdi. Sonrasında davasını aldım, mahkeme Kemal Sunal’a tazminat ödenmesine hükmetti. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesiyim, Devlet Tiyatrosu ile Opera ve Balesi çalışanlarıyla birlikte de kurumu ilga etmeyi amaçlayan yasa tasarısına karşı mücadele ediyoruz. Kadın Kolları Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği yapıyordum, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında İstanbul İl Gençlik Kolları ile birlikte Beyoğlu ilçesinde çalıştım. O süreçten gelen öneriler dizisi sonucu Gençlik Kollarımız, aralarında benim de ismimin olduğu listeyi önermiş Sayın Genel Başkan’a. Siyasal olarak Gezi’de ortaya çıkan ortamı yaşamak istiyorum. Gezi, hiç kimsenin, hiçbir kurumun sahiplenemeyeceği kadar güzel bir olaydı. CHP de bu sürecin bir parçası oldu. Kültür Bakanı olmak istiyorum, bu kadar netim. Kültürel olarak o kadar çok sorun ve yapılacak o kadar çok şey var ki.”
ROL MODELİM KILIÇDAROĞLU
- Didem Gültekin ise PM’ye seçildiğini haber vermek için aradığı babasının “Ağladığı için konuşamadığını” anlatıyor. Gültekin, “PM üyeliğim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gençlere duyduğu güvenin bir sonucudur” diye konuşuyor: “Bilecik İl Gençlik Kolları Başkanıyım. Elazığ’ın Ağın ilçesindenim. Yaşım 26. Kocaeli Üniversitesi Siyasal mezunuyum. Kaymakamlık sınavının mülakatında, politik görüşlerim nedeniyle elendim. Hedefim kendi kişisel hikâyemin bir sonucu olarak hiç kimsenin politik, kültürel, sosyal vb görüş ve pozisyonları nedeniyle mağduriyete uğramamasının sağlanması. Siyasetteki rol modelim ise Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu. Partiyi kadınlara ve gençlere tereddüt etmeksizin açtı. Gençlik kollarına duyduğu güveni somut olarak ortaya koydu.”
HDP’li ailenin CHP’li çocuğu
HDP’ye yakın bir ailenin ilk çocuğu olan, Diyarbakır Bismil doğumlu İrfan Önal 28 yaşında, Tekstil Mühendisi. CHP’nin 3’üncü Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit’in 1968-1980 dönemini kendisine örnek alıyor; Türkiye sinemasının kutup yıldızı Yılmaz Güney ise vazgeçilmezi. Önal, CHP’nin barış sürecinde “Hükümet ile HDP arasında garantör” olması gerektiğini savunuyor ve “Her türlü insan hakları ihlaline son vermek için İçişleri Bakanlığı” düşü kuruyor: “Diyarbakır’da doğup büyüyen biri olarak, siyasal ve kültürel olayların kazandırdığı duyarlılıkla da CHP’ye önyargılıydım, ayrıştığım noktalar olsa da kısmen BDP çizgisine yakındım. Üniversite için İzmir’e gittiğimde, özellikle haklar noktasında eşitliği savunan insanların, CHP’de siyaset yaptığını gördüm; üniversiteden arkadaşlarımdı. Seslerinin daha gür çıkması adına, CHP’ye üye oldum. Çünkü demokratik yollarla verilecek bir mücadeleye inanıyor, mücadelenin de örgütlü bir yapıya bürünmesi gerektiğini düşünüyorum. Üyeliğimin ardından İzmir İl Gençlik Kolları Eğitim Sorumlusu, sonrasında üniversite sorumlusu oldum. Bugün ise her türlü insan hakkı ihlalinin, her türlü ötekileştirmenin önüne geçmek adına, CHP iktidarında İçişleri Bakanlığı hedefim var.
CHP GARANTÖR OLMALI
Diyarbakır Bismil ilçesi Tatlıçayır Köyü’ndenim. Ailem Diyarbakır merkezde yaşıyor. PM üyesi oldum. Seçildiğim günün sabahı aradım, ‘Hayırlı olsun’ dedi babam. Ailem sonraki seçimlerde CHP’ye oy verir mi? Temelde beklentiler karşılandığında, annem babam normal bir vatandaşı temsil ediyor. Oradaki toplum, CHP’ye oy verecek noktaya geldiğinde zaten annem babam onlardan biri, bize zaten oy verecekler. Bugün gidip de bana bir görev verildi diye ailem CHP’ye oy verecekse zaten vermesinler. Barış sürecinde CHP’nin garantör olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin bütünlüklü yapısının, birlikte ve eşit yaşamanın garantörü olarak CHP’nin arada durması gerektiğini düşünüyorum. İki taraf birbirine şüpheyle yaklaşıyor, tabanlarını kaybetmeden, oylarını arttırma noktasında adım atıyor. CHP de bölgeden oy alamayan bir parti. Bölgede de, batıda da olaya tepkiyle yaklaşanlara olayın en makul noktasını gösterebilir. Cumhuriyetin kurucusu ve yenilikleri getiren bir partiyse bunu yapmakla yükümlüdür.”
HEDEFİ MUĞLA BELEDİYE BAŞKANLIĞI
PM’nin 25 yaşındaki genç üyesi Mimar Rana Bozkurt, Muğlalı, solak bir voleybolcu. Hayalinde insan ölçekli kentler yaratmak var. CHP Genel Merkezi’ne ise ‘güneş enerjisi ve yağmur suyu toplama sistemi’ kurarak ekolojik bir genel merkez yaratmak istiyor. Bozkurt siyasete yaklaşımını şöyle anlatıyor: “Lisedeyken Nutuk okuma grubumuz vardı. Arkadaşlarımızı Nutuk okumaları işin teşvik etmeye çalışırdık. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldım. Şimdi Muğla’da mimarlık yapıyor, iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Siyasetçiler vicdan sahibi olmalı ve bir insanın yaşamından daha değerli bir şey olmadığını unutmamalı. Oysa Türkiye’deki kentleşme pratiği İstanbul’daki 10 işçimizin hayatını kaybetmesi gibi insan yaşamını hiçe sayan bir şekilde ilerliyor. Buna ‘Yeter’ diyecek bir irade gerekli. Bu iradeye sahip olan CHP’nin, en genç PM üyelerinden biri olarak insan ölçeğinde kentler yaratmak istiyorum. Siyasi hedefim de yaşadığım kentin, Muğla’nın Belediye Başkanlığı. Muğla’nın o eski insan ölçeğindeki kentleşme pratiğini yeniden yaşama geçirebilir, insanın kendini baskı altında hissetmediği, rahat, huzurlu kentler yaratabiliriz.”