Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2007 00:00
En güvendiği kurum ordu, en sevdiği müzik türü Türkçe pop, zor durumda başvuracağı kaynak din.
Bu veriler sizce kimin profilinden alındı? Anadolu esnafının mı, Ankara’daki devlet memurlarının mı yoksa İstanbul belediyesi çalışanlarının mı? Hayır, bu profil geleceğin öğretmenlerine ait. ODTÜ Eğitim Fakültesi’nin bu yıl yaptığı anket çalışmasına göre tüm Türkiye’deki eğitim fakültesi 1’inci sınıf öğrencilerinin ön plana çıkan bazı özellikleri. Peki bu araştırmaya göre geleceğin ilköğretim ve lise öğretmenleri kim? 4-5 yıl sonra çocuklarımızı kime emanet edeceğiz? Geçen mayıs ayında yüzde 60’ı kız olmak üzere 18 bin 226 öğrencinin cevapladığı bu anketin ilginç sonuçları var. En başta bu öğretmen adayları sosyoekonomik seviyesi düşük taşralı işçi ve emekli ailelerinden geliyor. Örneğin anketi cevaplayan öğrencilerin ezici bir çoğunluğu devlet lisesi mezunu. Neredeyse üçte ikisi de düz lise mezunu. Özel okul bitirip eğitim fakültesine girenler parmakla sayılıyor. Ailelerinin öğrenim düzeyi de son derece düşük. Öğrencilerin yarısının annesi ancak 5 yıllık ilkokul diploması alabilmiş, yüzde 13’ünün annesi okuma yazma bile bilmiyor. Ama bu gençler kendilerini
tamamen taşralılıkla sınırlamamış. Hatırı sayılır bir okuma alışkanlığı edinmişler. Tamamına yakını haftada en az iki gün gazete okuyor. Ders kitaplarıyla yetinmiyor, romanın yanı sıra tarihi ve dini kitap okuyorlar. Halk müziğini seviyorlar ama asıl favorileri Türkçe pop. Ya siyasi düşünceleri nasıl? Tüm Türkiye gibi muhafazakár akımlardan etkilenmişler. Çoğunluğun yaşamında din önemli bir yer tutuyor: Bilimden sonuç alamayınca dine sarılıyor, dini toplumsal yaşamda önemli bir faktör olarak görüyorlar. Hatta okullarda karma eğitim modelini hiç benimseyenler ya da kısmen benimseyenlerin oranı yüzde 20’yi geçiyor. Buna paralel olarak Diyanet İşleri Başkanlığı da en güvendikleri kurumlar arasında dördüncü sırada geliyor. Ama sadece dini muhafazakárlık yok öğrencilerde, otoriter düşünceler de pek itibar görüyor. Onlar için en güvenilir kurumlar listesinin başında Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi ve Emniyet var. Türklük bilinci okulda öğretilmesi gereken değerlerin başında geliyor. Yaklaşık yüzde 80’i de Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olamayacağına inanıyor; zaten AB üyeliğinin Türkiye için yararlı olacağına inananların oranı yüzde 15’i geçmiyor.
Eğitim anlayışları
hem muhafazakár hem modern
Muhafazakár yönleri:
Okulun amacı, geçmişten bugüne gelen başat kültürel değerleri öğrenciye kazandırıp onun topluma uyumunu sağlamak.
Öğrenci, kitapların yazdıklarını, öğretmenin dediklerini ezberlemeli, yapmalı ve tekrarlamalı.
Konu ve öğretmen merkezli öğretim temel alınmalı.
Öğretmen yol gösteren ve sürekli denetleyen olmalı.
Modern yönleri:
Okulun amacı, toplumda geleneksel standartları ve değişmezleri değil, sürekli değişen hayatı öğretmek.
Öğrenci hayata uyan değil, hayata yön veren, onu geliştiren kişi olmalı.
Öğrenci merkezli yetişen ve öğretim temele alınmalı.
Öğretmen rehber olmalı.
Demokratik eğitim modeli benimsenmeli.
NASIL AİLELERDEN GELİYORLAR?Yüzde 34.9’u büyük şehirde, yüzde 24.9’u küçük şehirde, yüzde 28’i ilçede, yüzde 4.1’i kasabada, yüzde 8.1’i köyde büyümüş. Yüzde 82.4’ünün annesi ev hanımı, yüzde 20.6’sının kamu sektöründe çalışıyor.NE DÜŞÜNÜYORLAR?
Avrupa Birliği’ne girmek Türkiye için yararlı olmaz: Yüzde 36. Kısmen yararlı olabilir: Yüzde 48.1
Zaten Türkiye Avrupa Birliği’ne giremeyecek: Yüzde 78.8
Yoksulluğun sebebi tembellik (yüzde 37.5), sosyal adaletsizlik (yüzde 35.3), ekonomik gelişmelerin sonucu (yüzde 26.3).
Bilim güncel sorunlara cevap vermede yetersiz kalırsa en güvenilir kaynak din (yüzde 53.4).
Günümüz dünyasında din insanların manevi ihtiyaçlarına cevap verebilir (yüzde 72.5), ahlak sorunlarına çözüm olabilir (yüzde 54.4).
Hangi müzik türlerini dinliyorlarYerli pop: yüzde 53.3 Türk halk müziği: yüzde 44.6 Türk sanat müziği: yüzde 42.8 Rock: yüzde 34.9 Yabancı pop: yüzde 22.7 Klasik müzik: yüzde 18.1
Arabesk: yüzde 13.1 Fantezi müzik: yüzde 11.7 Caz müziği: yüzde 4 Diğer: yüzde 5.5
Hangi üniversitede okuyorlarAtatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (857 öğrenci, yüzde 4.7), Dokuz Eylül Üniversitesi (1357 öğrenci, yüzde 7.45), Gazi Üniversitesi (1402 öğrenci, yüzde 7.69), Karadeniz Teknik Üniversitesi (771, yüzde 4.23), Marmara Üniversitesi (1055 öğrenci, yüzde 5.79), Selçuk Üniversitesi (1398 öğrenci, yüzde 7.65), Uludağ Üniversitesi (735 öğrenci, yüzde 4.03), diğer eğitim fakülteleri (10651 öğrenci, yüzde 58,44)
ARAŞTIRMA NASIL YAPILDIODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meral Aksu ve öğretim üyeleri Doç. Dr. Ayşegül Daloğlu, Doç. Dr. Soner Yıldırım, Doç. Dr. Ercan Kiraz ile Yard. Doç. Dr. Cennet Engin Demir tarafından "Eğitim Fakülteleri Öğrenci Profili Araştırması" 2007’nin Mayıs ayında Türkiye’deki 51 eğitim fakültesinin 1. sınıflarından 18 bin 226 öğrenciyle yapıldı. Araştırma ekibi bu öğrencilere postayla 3 bölümden ve 55 sorudan oluşan bir anket yolladı. Adaylara kişisel bilgileri dışında, toplumsal alana ve eğitime yönelik sorular soruldu. Cevaplayanların yüzde 60.5’i kız, yüzde 39.5’u erkek. Yüzde 75.1’i 19-21 yaş, yüzde 12.2’si 16-18 yaş, yüzde 11’i 22-24 yaş arasında. Küçük bir bölümü 24 yaşından büyük.
Bu gençlerin hayatında din önemli bir unsurDoç. Dr. Soner Yıldırım: Bizim için en ilginç sonuç, öğretmen adaylarının Türkiye’de en güvenilir 4. kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nı göstermesi. Bilimin yetersiz kaldığı durumlarda yüzde 53,4’lük bölümü "dine başvururum" demiş. Ayrıca ilginç bir bulgu da öğretmen adaylarının dinin, ailevi, sosyal ve ekonomik sorunlara da cevap verebileceğini yüksek bir oranla söylemesi. Anlaşılan, bu gençlerin hayatında din önemli bir unsur. Yine okudukları arasında tarihi ve dini kitaplar 2’nci ve 3’üncü sırada. Bu da Türkiye’deki dinci ve milliyetçi akımın bir yansıması.
Laik eğitim benimsenseydi
bu sonuçlar ortaya çıkmazdıYÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme: Bu araştırmaya göre öğretmen adaylarının yüzde 80’e yakını ’öğretmen, cumhuriyetin değerlerini aktarmada öncü rol üstlenmeli’ görüşüne katılıyor. Ama bizi asıl düşündürmesi gereken şu: Öğretmen adaylarının neredeyse yüzde 20’si karma eğitime karşı. Aynı şekilde eğitimde bilimi ikinci plana itenlerin oranı da yüksek. Bu verileri Milli Eğitim ile paylaşıp eğitim fakültelerinde neleri düzeltebileceğimizi araştıracağız. Eğer Türkiye’de Cumhuriyet’in tarif ettiği laik eğitim tüm kurumlarda benimsenseydi böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmazdık.