Ä°ÅŸte Gazi Fatih'in öyküsü

Güncelleme Tarihi:

İşte Gazi Fatihin öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2008 10:09

Bir kolunu iki bacağını verip gazi olan Fatih, hurriyet.com.tr'ye konuştu. İşte çarpıcı açıklamalar.

Haberin Devamı

Ä°ÅžTE O KAHRAMANLAR

 

SON GAZİ'Yİ BÖYLE UĞURLADIK 

23 Haziran 1995 tarihi Fatih Düdükçü’nün bacaklarını, tek kolunu Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bıraktığı tarihtir. Fatih, "Ben kendimi yine de şanslı sayıyorum. Bacaklarım yok ama benim hiç değilse sağlam olan iki gözüm, bir elim var. Ya gözleri görmeyen, tek eli bile olmayanlar ne yapsın" diyor…

 

"Buyurun" dedikleri zaman masaya doğru yaklaşırken, iki görevli sandalyelerin bazılarını aldı. Ben sandalyeye otururken, birkaç manevradan sonra tekerlekli sandalyeleriyle sağ yanıma Nevşehir-Acıgöllü 21 yaşındaki Mustafa Tanrıkulu, sol yanıma 31 yaşındaki İstanbullu Fatih Düdükçü geldi. Mustafa'nın hemen yanında Muşlu İbrahim İnal var. O da tekerlekli sandalyesinde. Karşımda Bayram'la, Hüseyin oturuyor. İkisinin de gözleri görmüyor…

 

Haberin Devamı

Rüya mı bunlar? Ne oluyor, ben neredeyim…Tekerlekli sandalyeler, gözleri görmeyenler, konuÅŸma zorluÄŸu çekenler ve derin bir sessizlik…BulunduÄŸum yerÂhalkın "el ele" vererek kurduÄŸu Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi bünyesindeki "Gazi Uyum Evi"ydi…

 

Emekli Binbaşı Yusuf Ziya Çol, "Buyurun arkadaşlar, afiyet olsun" diyor. Kaşıklar çorbayla buluşuyor. Kaşık, çatal sesleri arasından gazi Hüseyin Özlük ile Turhan Ataş'ın yanık sesleri yükseliyor.

 

O, "ÇELİK YELEKLİ TİM"İN MAYIN TARAYICISIYDI

 

Saygı Öztürk YAZIYOR

Mustafa Tanrıkulu, tekerlekli sandalyesinde biraz daha doğruluyor. Nevşehir'in Acıgöl ilçesinden Kayseri Hava İndirme Tugayı'na 25 Mayıs 2004'de gittiğinde, bir gün evine tek bacağını kaybetmiş olarak döneceği hiç aklından geçmemiş. Kayseri'den sonra Eruh'ta bulunan 3. Komando Tugayı 2. Komando Taburu'nun "çelik yelek timi"nde görev almıştı. O birliğin en önünde gidenlerden, yolda, belde mayın var mı, yok mu diye araştırma yapanlardandı. En küçük bir ihmali kim bilir hangi arkadaşının sakat kalmasına ya da ölümüne yol açacaktı…

 

Haberin Devamı

17 Mayıs 2005'de nice canlar alan, nice gencimizin bazı uzuvlarını bıraktığı Gabar Dağında "silme operasyonu" başlatılmıştı. Gece boyunca yol almışlardı. 1335 No'lu tepeye yaklaşmışlardı. Mustafa Tanrıkulu, elinde dedektörle ilerliyordu. Ne olduğunu, nasıl olduğunu hiç anlamadı. Sadece kulağında şiddetli bir patlama sesi kaldı. Terhisine iki ay kala Mustafa'nın etleri, kemikleri Gabar'a saçıldı. Sonradan öğrendi patlamanın nasıl olduğunu... Teröristler pet şişe içine patlayıcıları yerleştirmişler. Böylece dedektörün algılaması önlenmiş… Mustafa, "yine ucuz atlatmışım" diyor…

 

"HİÇ DEĞİLSE BENİM GÖZÜM GÖRÜYOR, BİR ELİM VAR"

 

Fatih Düdükçü'nün iki bacağı da yok. Sol kolu da yok. Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekten mensubunu hiç ihmal etmiyor. Yapılması gereken neyse mutlaka yerine getirmeye çalışıyor. Fatih'in bir kolu protez. 23 Haziran 1995 tarihi Fatih'in bacaklarını, tek kolunu Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bıraktığı tarihtir. Arkadaşı Erdal Burhan'ın bastığı mayın patladığında, parçalardan bazıları Fatih'e de isabet etti...

 

Haberin Devamı

O gün operasyondan dönüyorlardı. Bedenleri yorulmuştu. O yorgun bedenlerden ikisi işte o mayın patlamasında en acı günlerini yaşamışlardı. Fatih orada iki kolunu, bir bacağını bırakmıştı. Ama gerçek yaşamda karşılaştıkları bazı olaylar, o gün çektikleri acının yanında hiç kalıyor…Bazen de onların halini gören, gazi olduklarını öğrenince "ver elini öpeyim" diyenlerle birlikte onların da gözleri yaşarıyor…

 

Emekli Binbaşı Yusuf Ziya Çol da gazi. Mustafa'nın, Fatih'in hikayesini dinleyince şehit arkadaşları aklına geliyor. Hemen karşısında emekli Binbaşı Zahit Engin var. Göz göze geliyorlar. Binbaşı Çol'ün yanaklarından yaşlar süzülüyor. Gazi Yüzbaşı Haluk Çapraz da aynı duygular içinde…Onlar, benzer öyküleri defalarca dinlemelerine rağmen, o duygu sağanağından bir türlü kurtulamıyorlar, kurtulamayacaklar da…

 

Haberin Devamı

Fatih Düdükçü, üzüntülü halimizi görünce "yapmayın Allah aşkına" diyor…Ona fark ettirmeden protez koluna dokunuyorum…Protez eline baktığımı fark ediyor. "Ben kendimi yine de şanslı sayıyorum. Bacaklarım yok ama benim hiç değilse sağlam olan iki gözüm, bir elim var. Ya gözleri görmeyen, tek eli bile olmayanlar ne yapsın" diyor…

 

"Ä°ÅžTE BU GAZÄ° BENÄ°M AMCAM"

 

Yaşamında karşılaştığı ilginç olaylardan söz ediyor. Kontenjandan işe girdiği zaman, onlar asfalt işlerinde çalışacak babayiğit birisini beklerken karşılarında sadece tek kolu olan Fatih'i görünce şaşırmışlar. Fatih "asfalt dökemem ama, tekerlekli sandalyemin üzerinde, tek kolumla işaret bezlerini sallarım" demiş… Bazı iyi yöneticiler, bazı anlayışlı ve gazilere saygılı insanlar onu kazanmanın yolunu bulmuş. O şimdi bir kamu kuruluşunda santral görevlisi olarak çalışıyor. Hem de son derece mutlu ve de hayata alabildiğine bağlı olarak…

 

Haberin Devamı

YeÄŸeninin öğrenim gördüğü okulda, resim-iÅŸ dersinde öğrencilere gazilerle ilgili bir resim yapılması ödevi verilmiÅŸ.ÂHerkes düşlediÄŸi gibi gazilerle ilgili resim yapmış. Sadece Fatih'in yeÄŸeni resim yapmamış. O amcasının fotoÄŸrafını resim defterinin üzerine yapıştırıp götürmüş… "Ä°ÅŸte bu bir gerçek gazi. Bu gazi benim amcam" diyerek…

 

Öğretmen şaşırıyor. "Bu senin amcan mı?" diyor. "Evet Fatih amcam" karşılığını aldığında öğretmen ağlamaya başlıyor. O ağladığı gazi, yıllardır kendisinden haber alamadığı çocukluk arkadaşı Fatih'ten başkası değildi…

 

İBRAHİM'İN ÖYKÜSÜ BİR BAŞKA ACI

 

İbrahim İnal sessiz mi sessiz… Tekerlekli sandalyesinin üzerinde öylece oturuyor. O dağ senin, bu dağ benim deyip koyun otlattığı Muş'un Bulanık ilçesine iki bacağı da köyünden kesilmiş olarak gideceğini belki o da hiç düşünmemişti…

 

17 Haziran 2005 İbrahim İnal'ın Hakkari'nin Çukurca ilçesinin dağlarına mayın patlaması sonucu etinin, kemiğinin saçıldığı gün… Ağabeyi İsmail, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde askerliğini yaparken, o vatani görevini Hakkari'de yerine getiriyordu. Birbirlerine mektup yazıyorlardı. Son mektubu İbrahim rehabilitasyon merkezinden yazdı, "Ben gazi oldum. İki bacağım da yok" demişti…

 

Mayın patladı İbrahim İnal bir bacağını kaybetti…O ilk anda ne olduğunu anlamadı. Komutanlarının, devrelerinin sesini duyuyordu sadece. "Dikkat" diyorlardı, "aman başka mayın olabilir" diye sesler geliyordu… Kendisini bir üsteğmen ve asteğmen kucaklamışlardı. Başucunda onlar vardı. Bir an önce hastaneye götürmek istiyorlardı… Birden bir patlama daha meydana geldi…

 

Ä°brahim'in bu kez sol ayağı parçalanmıştı. Sol gözündeki acıyı ise duymuyordu bile.. Sonra bacakları kesildi. Gözünden üç ameliyat oldu. Ä°brahim hala bacaklarının olmadığına inanamıyor. Bazen yatağından kalkıp daÄŸlara gitmek istiyor. Koyunları otlatmak, onları tepelere doÄŸru götürmek istiyor… Onlar artık Ä°brahim için bir rüya…Tekerlekli sandalyesinde "Allah devlete, millete zeval vermesin" diyor.Â

 

Ä°brahim'in öyküsüyle daha da hüzünleniyoruz.ÂMayın patlaması sonucu 1999 yılında iki gözünü de kaybeden Bayram'ın "Ä°ki gözü de görmeyen bir hanımla evlendim. Hanım bana bir görüşte vurulmuÅŸ"Âsözleriyle gülüyoruz…Bayram kızı olursa adını Rüya, oÄŸlu olursa Ozan koyacağını söylüyor…

 

Ä°SÄ°MSÄ°Z KAHRAMANLAR VAR

 

Kimse boş durmuyor. Hüseyin Özlük kendisi gibi gazi olan arkadaşı Turhan Ataş'la birlikte kaset çıkartmışlar. Bu kasetin çıkarılmasında iş adamı Necmettin Aydın'ın verdiği desteği unutamıyorlar. Hüseyin ile birlikte gazi Koray Gürbüz "Şehit Mektupları" kitabını yazdılar. Türkiye Gaziler Vakfı da kitabı bastırdı.

 

Gazilerle ilgili hemen her organizasyonun içinde yer alan, onlarla birlikte hüzünlenen, onlarla birlikte gülen iş adamı Necmettin Aydın da ünlü giyim mağazasında gazileri giyindiren Ekrem Aydın da Gaziler Vakfı'nın iftarındaydı. Necmettin Aydın'ın gaziler için yaptıklarını daha önce de duymuştum. Sağ olsun...

 

Çaylarımızı içerken,ÂFatih, Mustafa ve Ä°brahim tekerlekli sandalyeleriyle tam karşımdaydılar. İçimden, kim kime göre ÅŸanslı diye geçiriyordum. Gözlerim yaÄŸmur bulutu gibi yüklüydü. Onların yanından ayrıldığımda sanki vurgun yemiÅŸ, sanki mayına basmış gibiydim… Mayın yüreÄŸimde patlıyordu…

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!