Güncelleme Tarihi:
Basın meslek örgütleri tepki göstererek, 826 milyon lira ceza kesilmesi girişimini ‘basını yola getirme’ teşebbüsü olarak yorumladılar.
Türkiye’nin gündemine oturan olayla ilgili olarak muhalefet de sert açıklamalarla tepki gösterdi.
Bilindiği gibi DYH, iştiraki Doğan TV’nin yüzde 25’ini Alman kuruluşu Axel Springer’e satmış, görüşmelerin sonuçlanmasının ardından 2 Ocak 2007’de ortaklık pay defterlerine işlenmiş ve alıcı kuruluş ödemeyi de yapmıştı.
Ancak defter ve ödeme kayıtlarını geçerli saymayarak, satışın 2006’da yapıldığını ve dolayısıyla vergi kaybı oluştuğu iddiasında olan Maliye, bu gerekçeyle astronomik bir vergi cezası yazdı.
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre; Konu, kamuoyunda büyük tepki yarattı. Vergi uzmanları DYH’nin satış işleminde usulsüz nokta olmadığını açıkladı. Olay ‘siyasi’ olarak yorumlandı.
VİCDANSIZ VERGİ İŞ BAŞINDA
Financial Times: Ceza, kavgadan etkilenmiş olabilir
“Türkiye’nin en büyük medya grubunun başı yine otoriteler ile dertte. Reklam gelirleri zayıflamaya yüz tuttuğu ve ana şirketin bu nakti başka sektörlerde büyümek için kullanmak istediği bir dönemde 408 milyon dolar bir cezaya uğradı. Grup cezayı temyiz etmeyi planlıyor.
Ceza, Aydın Doğan’ın kontrol ettiği medya ve enerji topluluğa karşı alınan bir dizi kararın sonuncusu. Yatırımcılar, grubun, Sayın Doğan ile bir yolsuzluğa ilişkin haberler nedeniyle sonbaharda destekçilerini Doğan yayınlarını boykot etmeye çağıran Başbakan Tayyip Erdoğan arasında kamuoyunun önünde cereyan eden bir kavgadan etkilenmiş olması olasılığından kaygılanıyor.
Doğan Holding CEO’su Dr. Ragıp Nebil İlseven, ‘Bu bizim için normal. Saşırmadım’ dedi.”
Reuters: Aydın Doğan’ın hükümetle arası açıktı
Maliye Bakanlığı’nın Doğan Yayın Holding’e kestiği 826.3 milyon TL’lik vergi cezası İngiliz haber ajansı Reuters tarafından dünyaya duyuruldu.
Reuters, Doğan Yayın Holding’in vergi cezasına itiraz ettiğini belirterek, “Aydın Doğan’ın, gazetelerinde çıkan bir dizi yolsuzluk haberi yüzünden hükümetle arası açıktı” diye yazdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Aydın Doğan’ı ve Aydın Doğan’a ait medya kuruluşlarını taraflı haber yapmakla suçladığını hatırlatan ajans, “Erdoğan, AKP üyelerine (Aydın Doğan’ın) gazetelerini boykot etmeleri çağrısı yapmıştı” ifadesini kullandı.
Reuters, hükümetin geçen yılın sonlarında da Aydın Doğan’ın “şaibeli işler” yaptığını iddia ederek bu konuda soruşturma açılmasını istediğini ancak Aydın Doğan’ın bu suçlamaları reddettiğini vurguladı.
Ajansın haberinde, vergi cezasının ardından Doğan Yayın Holding’e bağlı gazetelerin hükümeti eleştirel basına gizli bir saldırı düzenlemekle suçladığını da belirtti.
BASIN ÖRGÜTLERİ: KARAR SİYASİ
İktidarın medyayı hizaya sokma girişimi
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan Sadık İpekçi:
“İktidar medya kuruluşlarını hizaya sokmaya çalışıyor. Bu ceza da bunun bir parçası. Söz konusu durum medyanın bağımsızlığını zedeliyor. TGS olarak sansüre ve hükümet baskılarına karşı basın özgürlüğü mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay:
“Normal koşullarda demokratik ülkelerde işletmelerin, şirketlerin vergi borçları haber yapılmaz. Tartışma konusu da olmaz. Vergiler ödenir, hukuk içinde gereken neyse o yapılır. Vergi sahibi de vergisini öder. Türkiye ise öyle değil. İktidar, kendisine muhalif yayın yapanları her alanda yok etmek için çaba sarf ediyor. Çünkü daha önce bunun örnekleri de görüldü. Örneğin, Kanaltürk.
Maliye çok acımasız bir şekilde üzerine gitti ve sonunda yok edildi, el değiştirdi. Şimdi, Başbakan önce kendisini eleştiren yayın grubu için ‘gazete almayın’ kampanyası yaptı. Halkı kışkırttı. Bundan sonuç alamayınca bu kez vergi silahını ortaya koydu.
‘Hizaya gelmezsen, bu taraftan vururum’ diyor. Onun için normalde vergi vermeyenin üzerine gidilmesi doğal ama Türkiye’deki niyetin o olmadığı ve siyasi bir silah olarak kullanıldığı çok açık. Ben burada kötü niyet görüyorum. ‘Bu gazeteleri almayın kampanyası’nın devamı olarak görüyorum. Ve doğru da bulmuyorum.”
DOĞAN YAYIN HOLDİNG AÇIKLAMASI
Bizde inceleme sürekli, diğerlerinde de var mı?
Doğan Yayın Holding, dün, ‘Maliye çalışanıyla sorunumuz yok’ başlıklı açıklamasının yanı sıra bir de konuyu değerlendiren ikinci bir açıklama yaptı. “Ülkemizin köklü kurumlarından biri olan Doğan Grubu, yıllardır Türkiye’ye hizmet etmekte ve ülkemizin büyük vergi mükelleflerinden biri olarak, bu hükümet dönemi dahil sürekli takdire mazhar olmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin özellikle 2007 seçimlerinden sonraki iktidar döneminde, gruba yönelik siyasi itham ve suçlamalara paralel olarak bürokratik baskı ve engellerin de arttığı görülmektedir” denilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“Son bir yıldır şirketlerimizde sürekli inceleme yapılmaktadır. Bu incelemelerin sektör veya konu incelemesi olup olmadığı, bir sektördeki tüm şirketleri kapsayıp kapsamadığı, eğer konu incelemesi ise aynı konuda faaliyet gösteren diğer şirketlerin de inceleme kapsamında olup olmadığı belli değildir.
‘Görülmemiş uygulama’
Köklü bir geleneği olan Maliye Bakanlığı’mızın tarihinde bir gruba ait 7 şirketin aynı anda beş yılının 40 küsur vergi inceleme elemanı ile 11 aydır incelendiği görülmemiştir. Bunun siyasi ortamdan tetiklenen bir inceleme olduğu konusunda ciddi şüphelerimiz vardır. Bu şüpheyi besleyen bizzat Sayın Başbakan’ın gerek parti kongrelerinde gerek siyasi mitinglerde dile getirdiği Doğan Grubu’na yönelik suçlamaları ve ithamlarıdır.
Doğan Yayın Holding ile ilgili son vergi cezasının da açıkca gösterdiği gibi, bağımsız ve tarafsız medyayı sindirmek amacıyla başvurulan bu yöntemlere hiçbir demokraside rastlanamaz.”
‘Yandaş değiliz’
Haksız saldırılar ve AKP iktidarının başvurduğu yıldırma ve yok etme kampanyası karşısında kamuoyuna bir kez daha seslenmek ihtiyacı doğduğu belirtilen açıklamada, daha sonra şu ifadeler yer aldı:
“1. Doğan Grubu bir siyasi parti değildir. Ne bir siyasi partinin rakibi, ne de yandaşıyız. Grup medyasının iktidar ya da muhalefet partileri ile hiçbir bağı ve bağlantısı yoktur. İktidarı da muhalefeti de yeri geldiğinde çekinmeden eleştiri hakkını hiçbir kısıtlama olmadan kullanır.
‘Bağımsız gazeteciliğin temsilcisiyiz’
Bunun en yakın örneği CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen’le ilgili iddiaların grubumuz gazetelerinden biri tarafından ortaya çıkarılmasıdır.
2. Doğan Grubu medyası bu ülkede bağımsız ve tarafsız gazeteciliğin temsilcisidir. 60 yıldır bu kimliği ile her kesimden kaynaklanan yolsuzluklarla mücadele etmeyi bir görev bilmiştir. Ülkemiz demokrasisinin sağlam temeller üzerinde gelişmesi için üstüne düşen tüm sorumlulukları yerine getirmiş, ve karşılaştığı tüm zorluklara göğüs germiştir.
İmtiyaz değil, adalet
3. Doğan Grubu hiçbir zaman ve hiçbir koşulda özel bir imtiyaz ve ayrıcalık peşinde olmamış, devletten sadece adalet ve eşitlik talep etmiştir.
4. Doğan Grubu, bünyesinde 24 bini aşkın insana istihdam sağlayan, başta küçük yatırımcıları ve yabancı ortakları olmak üzere ülke ekonomisine önemli katkıları bulunan, her türlü hesabı şeffaf ve uluslararası denetimden geçen bir varlıktır. Bu değere siyasi nedenlerle zarar vermek ülkeye hizmet değil, basit ve önyargılı duygulara teslim olmaktır.
5. Doğan Grubu’nun her şirketi en ince hesabına kadar incelemeye açıktır. Her bir kuruşun hesabı verilir. Ancak otoriter bir siyasi güce karşı mücadele etmenin zorluğu da açıktır. Bu ülkede yatırım yapan, istihdam sağlayan, vergisini ödeyen tüm kurum ve kişilerin de yapılan haksızlıklara dur deme zamanı gelmiştir.
6. Doğan Grubu demokrasinin erdemine ve hukukun üstünlüğüne inanmakta ve en büyük güvencesini bağımsız yargıdan almaktadır.
Sonuç olarak, Doğan Grubu sadece ve sadece adalet, hakkaniyet ve eşitlik peşindedir.”
‘Maliye çalışanıyla sorunumuz yok’
Doğan Yayın Holding’den yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır ilkesine gönülden inanan Doğan Grubu’nun, ülke çıkarları için çalışan Maliye Bakanlığı ve bakanlığın özveriyle görev yapan binlerce çalışanı ile hiçbir sorunu yoktur, olamaz. Onlar ülkemizin gelişmesi için her türlü gayret ve fedakârlığı yapmaktadır.
Doğan Grubu’nun kuşkusuz denetim görevlilerinin yasalarla belirlenmiş görev alanlarına müdahale etme yetkisi bulunmamaktadır.
Ve son olarak, ülke çıkarları için görev yaptıklarına inandığımız Maliye Bakanlığı ve çalışanlarını incitmek gibi bir niyetimiz de kesinlikle olamaz.
Ancak, gösterilen tüm belgelere ve ilgili kanunların âmir hükümlerine rağmen, grubumuzun ve yöneticilerinin itibarlarını yerle bir etmeyi amaçlayan, ölçeği itibarıyla eşine daha önce rastlanmamış bir ceza öngören bu vergi denetim raporuna tepki göstermemiz de doğaldır. Bu raporun, Türkiye’de özgür basının sesini kısmayı amaçlayan ve hükümet tarafından oluşturulan siyasi bir projenin parçası olduğu açıktır.
Çünkü, Doğan Yayın Holding’in Maliye Bakanlığı çalışanlarını rencide ettiğini anladığımız açıklamasının yayınlamasına yol açan rapordaki iddialar, bizim açımızdan hukuki olarak temelsizdir. Bağımsız Türk mahkemelerinin en adaletli kararı vereceğine inancımız tamdır.”
Maliye’ye göre ceza teamüllere uygun
Maliye Bakanlığı, DYH’de yapılan vergi incelemelerinin öteden beri uygulandığı gibi genel teammüllere, yasal usul ve esaslara uygun olarak yürütüldüğünü açıkladı.
Açıklamada, Doğan Holding nezdinde gelirler kontrolörleri tarafından 2003-2006’yla ilgili vergi incelemesi yapıldığı ve sonucun mükellefe tebliğ edildiği bildirildi.
“Söz konusu inceleme sırasında Vergi Usul Kanunu’nun kaçakçılık suçları ve cezalarına ilişkin 359. maddesi kapsamında fiiller tespit edildiğinden, yapılan vergi tarhiyatının yanı sıra, kanun gereği bu vergi tutarının üç katı kadar da vergi ziyaı cezası uygulanması cihetine gidilmiştir” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bakanlığımızca vergi incelemeleri, ilgili denetim birimlerinin yıllık plan ve programları çerçevesinde yürütülmektedir. İncelemeler, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmaya, beyana nazaran bir farklılık varsa bunu tespit etmeye, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasını sağlamaya yönelik olarak yürütülmektedir. ”
DYH tarafından yapılan açıklamaların haksız olduğunu vurgulayan Maliye, tüm yasal yollara başvurulacağını belirtti.
İşte Türk Ticaret Kanunu’nun 416. maddesi:
“IV - HİSSE SENETLERİNİN DEVRİ:
1. HAMİLE YAZILI SENETLER:
Madde 415 - Hamiline yazılı hisse senetlerinin devri şirket ve üçüncü şahıslar hakkında ancak teslim ile hüküm ifade eder.
2. NAMA YAZILI SENETLER:
A - DEVİR KABİLİYETİ:
Madde 416 - Nama yazılı hisse senetleri, esas mukavelede aksine hüküm olmadıkça devrolunabilir. Devir ciro edilmiş senedin devralana teslimi ile olur. Şu kadar ki; devir, şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder.”
Deftere kayıt olmadan satış da ortaklık da olmaz
Kanun, “Devir ciro edilmiş senedin devralana teslimi ile olur” diyor ama Maliye, SPK’ya iki şirket arasındaki pazarlığın başlama tarihini esas alıyor. Kayıtlı, belgeli olarak devir tarihi 2 Ocak 2007. Maliye, bu tarihi kabul etmeyerek kanunla açıkça çelişen kasıtlı bir yoruma gidiyor.
Kanun metnindeki “Devir, şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder” ifadesi de çok önemli. Yani ‘devrettim’, ‘sattım’ ‘anlaştım’ diye duyurular yapmanın da bir önemi yok. Yasanın bunu geçerli bir devir sayması için devrin pay defterine işlenmesi gerekiyor. Daha açık ifade ile şirket hisselerinin ne kadarının kimden kime, ya da hangi şirketlere geçtiğinin pay defterine kaydı gerekiyor. Doğan TV’nin satışında pay defterine işleme tarihi 2 Ocak 2007!
Ancak Maliye, kanunun bu açık hükmünü de kabul etmiyor. Pay defterindeki devir işlemenin tarihini geçerli saymıyor.
Pay defteri neden önemli? Kanun şöyle diyor:
“B - PAY DEFTERİ:
Madde 417 - Şirket, nama yazılı hisse senetleri sahiplerini ad, soyad ve adresleriyle bir pay defterine kaydeder. Hisse senedinin yukarıki maddeye uygun olarak devredildiği ispat edilmedikçe devralan pay defterine yazılamaz. İdare meclisi, kaydın yapıldığını hisse senedine işaret eder. Şirkete karşı ancak pay defterinde kayıtlı bulunan kimse ortak sıfatını haizdir.”
Görüldüğü gibi bir şirkete kim ne zaman ortak oldu, pay defterinden belli olur. Pay defterindeki kayıt tarihi dışında, her hangi bir tarihin ortaklığın başlama tarihi olarak kabul edilmesi mümkün olamıyor. Kişi, kurum, ancak pay defterine kayıttan sonra ‘ortak sıfatını haiz’ olabiliyor.
İşte Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesi
Maliye, iştirak hisselerinin alımına ilişkin finansman giderlerinin gider yazılmayacağı gerekçesiyle de 11 milyon YTL vergi ve vergi ziyaı cezası yazmıştı. Oysaki DYH’nin bu konudaki uygulaması Kurumlar Vergisi Kanunu’na tamamen uygun.
İştirak hisselerinin alımına ilişkin finansman giderlerinin gider olarak yazılabileceği 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinde de açıkça yer alıyor. Kanunun 5. Maddesi’ndeki ilgili bölüm aynen şöyle:
“İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilemez.”
Görüldüğü gibi kanunda, kurum kazancından indirilmesi kabul edilmeyen giderler sayılırken “İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri” hariç tutuluyor.