Güncelleme Tarihi:
İşte 4. paket
* Şiddet kriteri açıkça eklenecek
* 61 gazeteciye tahliye umudu
* Evli kadın yalnız kızlık soyadını taşıyabilecek
* Askeri yargı da yeniden yargılama yapabilecek
Sözleşme esas alınmalı ama
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre şiddet içermeyen eleştiri mahiyetindeki ifadeler, “İfade özgürlüğü” kapsamında değerlendiriliyor ve cezalandırılmaları “ihlal” olarak nitelendiriliyor. Türkiye aleyhine bu konuda verilmiş çok sayıda “ihlal” kararı var. Aslında, Anayasanın 90. maddesine göre mahkemelerin “temel hak ve özgürlükler” konusunda sözleşme ile çatışma halinde iç hukuk yerine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) esas almaları gerekiyor. Ancak, mahkemeler AİHS’e göre değil ulusal yasalara göre ve “şiddet kriterini” de tam olarak değerlendirmeden tutuklama kararları verebiliyorlar. Bu nedenle 4. pakette yoruma yer bırakmayacak şekilde “şiddet kriteri” monte edilecek.
61 gazeteciye tahliye umudu
4. paketin yasalaşmasıyla cezaevindeki gazetecilerin ve KCK tutuklularının bir bölümünün salıverilmesi gündeme gelecek. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 22 Ekim Pazartesi günü açıkladığı “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi” başlıklı raporunda 61’i doğrudan basın faaliyeti olmak üzere 76 gazetecinin cezaevlerinde olduğunu açıklamış ve iyileştirme yapılmasını istemişti. Paketle, 61 gazeteciye yeni konulan “şiddete kriteri” çerçevesinde tahliye umudu doğabilecek.
İkinci kez görüşülecek
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, çalışmalarla ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nda sunum yaptı. Ancak taslak henüz tamamlanmadığı için imzaya açılmadı. Bazı değişiklikler yapılması için bakanlıkta üzerinde çalışılan 4. paket, Bakanlar Kurulu’nda ikinci kez görüşüldükten sonra en kısa sürede Meclis’e sevk edilip yasalaşacak.
AİHM ihlal kararlarına göre şekillendirilen 4. paketteki öteki önemli düzenlemeler şöyle:
Tutukluluğa itiraz eden mütalayı görecek: 3. yargı paketinde tutuklama kararlarının gerekçeli olması düzenlenmişti. 4. paketle AİHM içtihatlarına uygun bir adım daha atıldı. Tutukluluğa itiraz şu anda dosya üzerinden karara bağlanıyor. İtiraz eden, itirazına karşı savcının hazırladığı mütalaayı göremiyor. AİHM bu usulü “silahların eşitliğine” aykırı görüp “ihlal” saymıştı. Artık savcının mütalaasını itirazda bulunan tutuklu görecek ve karşı beyanı alındıktan sonra hakim karar verecek.
Kadının kızlık soyadı zaferi: Kadınlar evlendikten sonra tek başına kızlık soyadlarını kullanabilecek. İzmirli Avukat Ayten Ünal Tekeli, evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanmak için 1996’da dava açmış, davası reddedilince AİHM’e başvurmuş ve davayı kazanmıştı. AİHM’in kadınların evlendikten sonra tek başına kızlık soyadlarını kullanabilecekleri kararına karşın, davalar Türkiye’de reddedilmişti. Bu nedenle AİHM’de çok sayıda başvuru var. Düzenleme yasalaşırsa, AİHM’deki davalar düşecek. Türkiye, Avrupa Konseyi’nde buna izin vermeyen tek ülke.
Askeri yargı da yeniden yargılama yapacak: Askeri yargının verdiği kararlara karşı AİHM’de ihlal kararı çıkmışsa, yeniden yargılama yolu yok. Sivil yargıdaki yeniden yargılama askeri yargı için de oluşturulacak. Paketle İdari yargı ve adli yargıda ıslah kurumu kurulacak. Davanın ıslahı, yenilenmesi, yanlışlıkların giderilmesine dönük dava açan kişinin davası üzerinde tasarruf etme imkanı sağlayan bir yapı kurulacak.
Mayın tazminatı geliyor: Mayın patlaması ile ilgili devletin pozitif yükümlülüğü ile ilgili düzenlemeler yapılacak. AİHM’in basın ve ifade özgürlüğünün ihlali konusundaki kararları da inceleniyor. Bu ihlalleri engellemeye dönük tedbirler de pakete girecek.
CPJ’nin Türk Hükümeti’ne tavsiyeleri şöyleydi:
•Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu olan tüm gazetecileri, yaptıkları faaliyetler hükümetçe saldırgan olarak nitelenen görüşleri destekliyor olsa da, serbest bırakın. Gazetecilere yaptıkları haberler veya yazdıkları köşe yazıları nedeniyle açılmış davaları durdurun. CPJ’nin belgelediği onlarca davada hükümet gazetecileri yalnızca mesleki faaliyetleriyle ilgili kanıtlara dayanarak terör ve devlete karşı işlenen suçlar nedeniyle gözaltına alıyor.
•Gazetecilere karşı terörle mücadele yasalarını kullanmaktan vazgeçin. CPJ incelediği birçok davada, yetkililerin hükümetçe saldırgan bulunan siyasi görüşlerin açıklanmasına terör eylemi muamelesi yaptığını belgeledi. Böylesi bir uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesine aykırıdır.
•Gazetecilerin iddianame hazırlanırken veya yargılanırken uzun süre tutuklu kalmaları uygulamasından vazgeçin. CPJ’nin araştırmaları gazetecilerin aylarca ve hatta yıllarca herhangi bir suçtan mahkum edilmeden alıkonduğunu gösterdi.
•Ceza kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda haber yapmayı ve eleştirel veya muhalif görüşleri yayınlamayı suç sayan maddeler dahil basına karşı yaygın olarak kullanılan tüm yasaları kökten ve kapsamlı olarak değiştirin. Bu yasalara yapılacak değişiklikler hakkında Türkiye’nin medya kurumları ve basın özgürlüğü örgütleriyle birlikte çalışın.
•5651 No’lu kanun dahil interneti düzenleyen tüm yasa ve yönetmelikleri uluslararası ifade özgürlüğü standartlarıyla uyumlu hale getirecek şekilde kapsamlı bir reform yapın. Binlerce web sitesi herhangi bir kamu veya adli denetimden geçmeksizin 5651 No’lu kanun uyarınca erişime kapatılmış durumda.
•Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün korunması için uluslararası hukuk standartlarıyla ve Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan yükümlülükleriyle uyumlu, kapsamlı bir anayasal reformu hayata geçirin. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Temmuz 2012’de sunduğu önerge gibi basın özgürlüğünü anayasal düzeyde kısıtlayacak her türlü çabayı reddedin. Temmuz önergesi ulusal güvenlik, yargı sistemi ve insan hakları gibi konularda bağımsız gazeteciliği neredeyse imkansız hale getirecek ve ifade özgürlüğüyle ilgili uluslararası standartlara aykırı olacaktır.