Güncelleme Tarihi:
ROMA DÖNEMİNDE KALDIRIMLAR MOZAİKTENDİ
Kitapta çini ve mozaiğin tarihsel serüveni derinlemesine anlatılıyor. Buna göre çininin süsleme sanatı olarak yaygın bir şekilde kullanılmadığı yıllarda mozaik ön plana çıkıyor. Roma döneminde mozaikle süsleme sanatı oldukça yaygınlaşarak evler, sokaklar ve hatta kaldırımlar da mozaik ile süslenmeye başlanıyor. Yine o yıllarda mozaik ustalarının vergiden muaf tutulması da kitapta verilen ilginç bilgiler arasında yer alıyor.
AYASOFYA KİLİSESİ MOZAİKLERİ AYASOFYA CAMİSİ ÇİNİLERİ
Türk- İslam sanat eserlerinde de kullanılan mozaik ilerleyen yıllarda yerini çiniye bırakır. Selçuklu dönemi mozaikleri ile Osmanlı dönemi sırlı çinileri birleşince ortaya geleneksel Türk sanatı olan çini çıkar. Roma dönemi dini ritüellerinin ve ikonalarının mozaiklerle duvarlarına tasvir edildiği Ayasofya müzesinin, Osmanlı döneminde duvarlarının çini sanatı kullanılarak Kâbe ve Medine tasvirleri ile süslenmesi de kitapta aktarılan anekdotlar arasında bulunuyor.
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, kitabın takdim yazısında, İstanbul’un tarih boyunca medeniyetlerin buluşma noktası olduğunu vurguladı. Yalçıntaş, “İnsanlık tarihi kadar eski iki kadim sanattır, çini ve mozaik. Çini yüzeyinde sadece el sanatlarının motifleri sırlanmaz. Aynı zamanda döneminin tarihi, gelenek ve kültürü de sırlanmıştır. Mısır’ın gizemi, Mezopotamya’nın münbitliği, İran’ın estetiği, Girit’in kültürel zenginliği hep çinide hayat bulmuştur” dedi.
Yalçıntaş, İstanbul Ticaret Odası olarak İstanbul’un ayrıntılarda kalan iki zenginliğini gün ışığına çıkartmak istediklerini belirtti. Yalçıntaş, “Birçok kültüre ve medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, mimariye çok farklı boyutlar kazandıran çini ve mozaiğin de en önemli merkezidir. ‘İstanbul’un Renkli Hazineleri’ isimli kitabımız İstanbul’un sadece günümüzün değil, tüm zamanların başkenti olduğunu gözler önüne seriyor” diye konuştu.
ÇEMBER ÇEVİREN BİZANS ÇOCUKLARI
Mozaiklerin Kariye, Ayasofya, Pammakaristos, Studios, Aya İrini gibi birçok dini yapıda süsleme sanatı olarak kullanıldığının vurgulandığı kitapta, çember çeviren, deveye binen ya da hayvanlarla ilgilenen çocukların tasvir edildiği, o dönemin sosyal hayatına ilişkin ipuçları veren mozaiklerin de bulunduğu anlatılıyor.
SÜLEYMANİYE’DE İHTİŞAM VE TEVAZU YANYANA
Kitapta, kiliselerde mozaik olarak kendini gösteren süsleme sanatı Osmanlı döneminde çini olarak karşımıza çıkıyor. Kırmızı, yeşil, koyu mavi ve zaman zaman da siyah olarak kullanılan çini bazı camilere çok yoğun olarak yerleştirilirken, bazı camilerde sadelik göze çarpıyor. Dönemin en ihtişamlı ibadethanelerinden olan Süleymaniye Camisi’nde çinilerin çok sade bir şekilde kullanılarak, bu şekilde yapının güzelliğinin çinilerle gölgelenmesinin önüne geçilmek istendiği aktarılıyor.
21 BİN ÇİNİLİ CAMİ
Kitapta yer alan görsellerde dönemin çinicilik anlayışına dair ipuçları yer alıyor. Camilerde kullanılan çinilerde ağaç, yaprak, gül, lale ve sümbül ilk sırada yer alırken, Kâbe, Medine, Arafat gibi tasvirlere de rastlamak mümkün. Çiçek desenlerinin ağırlıklı olarak yer aldığı ve Türk çini sanatının güzel bir örneği olan Sultan Ahmet Camisi’nde elliden fazla değişik figür ve 21 bin adet çininin kullanıldığı da kitaptan edinilecek bilgiler arasında bulunuyor.
BİR TOPLUM SANATI OLARAK ÇİNİ
Kitapta cami, türbe, hamam gibi mekânların dışında da çinilerin kullanıldığına dikkat çekiliyor. Çapa Öğretmen Okulu’nu süsleyen çiniler örnek gösteriliyor. O dönemde çininin yüksek bir sanat olmasının yanı sıra eğitim ve iş hanları gibi çok sıradan binalarda da kullanıldığı ve tüm toplum tarafından benimsendiği vurgulanıyor.