Güncelleme Tarihi:
ÖLÇÜMLERE göre şu anda Türkiye’nin birçok yeri temiz hava solumuyor. Özellikle nüfus yoğunluğunun fazla olduğu Marmara Bölgesi’nde birçok yer temiz hava standartlarını yakalayamıyor. Bu durum özellikle astım, KOAH gibi hastaları tehdit ediyor. Havası alarm veren İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın yaptığı ölçümlere göre, hava kirliliğinin en yoğun olduğu yer Anadolu Yakası’nda Göztepe olarak görünüyor. Göztepe’de hava diğer tüm ilçelere göre daha üst düzey bir kirliliğe sahip. En temiz olduğu yerler ise Adalar olurken Kandilli, Kağıthane’nin bir bölümü, Avcılar, Fatih de ‘iyi’ kategorisinde yer alıyor. Geri kalan ilçelerin birçoğu ‘orta’ kirlilik kategorisinde bulunuyor. Marmara Bölgesi’nde ayrıca alarm veren bir diğer yer ise Tekirdağ. Araştırmalara göre küresel hava kirliliği seviyesinin azaltmasıyla insanlarda ortalama yaşam süresinin 2.2 yıl uzayabileceği düşünülüyor.
‘İKİ ANA SEBEBİ VAR’
Hava kirliliği yaratan 2 unsurun olduğunu belirten CNN TÜRK Meteoroloji Danışmanı Prof. Dr. Orhan Şen, “Bunlar havayı kirleten kömür gibi yakıtlar, trafiğin yarattığı kirlilik gibi unsurlar ile hava şartları. Çıkan kirliliğin atmosferde dağılması gerekiyor. Dağılmazsa konsantrasyon artar. O zaman da ölçümler bize havanın kirli olduğunu gösterir. Rüzgâr olmadığı için hava kirliliği, sis, pus birbirine karışıyor” dedi.
TEMİZ HAVA ÖMRÜ DE UZATIYOR
- Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre hava kirliliğinin her yıl 7 milyon insanın erken ölümüne neden olduğunu belirten Türk TORAKS Derneği’nden göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Nilüfer Aykaç, şöyle konuştu: “Dünyada her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor. Yine DSÖ standartlarına göre bir bölgede temiz hava solunabilmesi için PM 2.5 değerinin metreküp başına en fazla 5 mikrogram olması gerekiyor. Hava kirliliğinin bu seviyeye indirilmesi halinde ortalama yaşam süresinin 2.3 yıl artacağı belirtiliyor. Ülkemizden de Dr. Kayıhan Pala, ben ve Dr. Yeşim Yasin bir çalışma yaptık ve partikül maddeye maruz kalmanın 2018 yılında 44 bin 617 kişinin erken ölümüne yol açtığını gördük. İstanbul’da son yıllarda kentleşmenin plansız yapılması, nüfus artışı, ısınmanın karbon içeriği yüksek fosil yakıtlar aracılığıyla yapılması artışa katkı sunmaktadır. Kış dönemlerinde ısınma ihtiyacının artması ile birlikte hava sirkülasyonunun azalması, meteorolojik olaylar da bu artışa önemli katkı sağlar. Ayrıca yeşil alanın gittikçe azalması, kentlerdeki dikey yapılaşma kentte yaşayanları nefessiz bırakmaktadır.”