Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2001 00:00
DÜNYA Turizm Fuarı nedeniyle Turizm Bakanı Mustafa Taşar ile birlikte iki, üç günden beri Londra'dayız.Buradan bakınca
haberler hem iyi, hem azıcık tatsız.İyilerinden başlıyorum.Birincisi İstanbul ile ilgili.Bakanlık nihayet İstanbul turizmine el atmaya ciddi bir şekilde karar vermiş.Yarın Taşar'ın açıklayacağı kampanya 1 Aralık tarihinden itibaren başlıyor.Kampanyanın hedefi yıl sonuna kadar İstanbul'a 50 bin turist çekmek.Reklam filmi, broşürler hazır.En önemlisi İstanbul'un Paris'in Eiffel Kulesi ya da New York'un Özgürlük Heykeli gibi bir sembolü olacak.Bakanlık bunun Kızkulesi olmasına karar vermiş.Topkapı Sarayı, Boğaziçi de adaylar arasındaymış, ama Kızkulesi hatıra objesi olmaya daha elverişli olduğu için yarışmayı kazanmış.Şimdi önümüzdeki günlerde Kızkulesi objeleri oteller, dükkanlara dağıtılacak.İstanbul kampanyası çerçevesinde, THY ile anlaşarak Avrupa'dan ucuz paket turların düzenlenmesi tasarlanıyor.Düşünün ki, Paris bir yılda 10 milyon turist, yani Türkiye'nin tüm kapasitesi kadar turist çekmeyi başarıyor. İstanbul da başarılı bir kampanya ile bir milyonun üzerine çıkarsa fena mı olur?Bu arada Londra'da karşılaştığım VİP turizm sahiplerinden Yasemin Pirinçcioğlu'dan öğreniyorum ki bir ay önce kurulan İstanbul Forum'u adındaki sivil inisiyatif de bugünlerde harekete geçmeye hazırlanıyor.Forumda kimler var?5 yıldızlı yabancı otellerin genel müdürleri, büyük seyahat acenteleri sahipleri, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi.Forum, 11 Eylül sonrası ABD'nin artık kolay hareketlenecek bir pazar olmadığı ve ağırlığın Avrupa'ya kaydırılması görüşünden yola çıkarak Avrupa'nın önemli başkentlerinde yoğun bir lobicilik faaliyetleri başlatacak.İlk aşamada önemli yabancı gazeteciler, köşe yazarlarıyla temas kurulacak.Yasemin Pirinççioğlu ve Lütfi Kırdar'ın Genel Müdürü Orhan Sanus, Londra'da karşılaştıkları Taşar'dan kendilerine destek olmasını rica ediyorlar.Sanıyorum, İstanbul Forumu'yla işbirliği, İstanbul kampanyasına girişecek Turizm Bakanlığı için de önemli bir fırsat.Hapşırık Atlantik’i aşar mı, aşmaz mı?NEW YORK'un 11 Eylül'den sonra yaşadığı ikinci felaket haberi fuarın açılış günü geliyor. Doğal olarak herkes tedirgin oluyor.11 Eylül'ün bizi nasıl etkilediği ortada. Taşar'a soruyoruz. ‘‘ABD hapşırsa bizi etkiler. Bu uçağın düşmesinden yine etkilenir miyiz?’’‘‘Merak etmeyin hapşırık Atlantik’i aşmaz’’ diyor.Peki ABD ne durumda? ABD standını yokluyorum. ABD'nin standı geniş bir alanda. Eyalet, eyalet ayrılmış.Teksas’la California arasında Elvis Presley kılıklı biri geziniyor. New York standı ayrı.‘‘I love NY’’ logosu her yerde. NY Turizm Bürosu Şefi Markly Wilson'un kartının logosu da ‘‘I love NY’’.Wilson iyimser. 11 Eylül'den sonra doluluk oranı yüzde 30'a kadar düşen otellerde bu oran bir hafta önce yüzde 70'e fırlamış.Bu Airbus kazası nasıl etkileyecek durumu? ‘‘Sabotaj olmadığı kesinleşti. Rahatladım’’ diyor.New York'un aldığı önlemler var tabii. Fiyatları kırmak, yüzünün yara almamış yanını göstermek için yabancı gazetecileri davet etmek gibi.‘‘Bunu da atlatacağımıza inanıyorum’’ diyor Wilson.Umarım öyle olur.98 bin sterlinlik stant bu kadar olurTURİZM Bakanı Mustafa Taşar hayli iddialı konuşuyor.‘‘Türkiye'de ilk turizm hamlesini Özal yapmıştı. İkincisini talebesi olarak ben yapacağım. Artık büyük düşünmek zorundayız. Turizmde 1. ligde oynayacağız. Turizm gelirlerinde 14 sıradayız ve buna rıza gösteremeyiz. Londra fuarı turist potensiyelimizi arttırmak için son derece önemli’’ diyor.Öyle konuşuyor, ama ne yazık ki Türkiye standını görünce benim gibi, herkes gibi keyfi kaçıyor.İki, üç gün boyunca gezindim, durdum. Bizimkisi kadar kadar özensiz bir tek stand yok tüm fuar alanında. Hiçbir konsepti yok, rengi yok, karakteristiği yok. Sadece dört duvar sadece ve son anda iliştirildikleri belli olan Türkiye posterleri.Kapakodya'dan ünlü çömlek ustası Galip Bey getirilmiş.Adamcağıza ilk gün nerede çalışacağı bile gösterilmemiş; bulduğu Fethiye posterinin altına kurmuş tezgahını. Oysa Kapadokya posteri birkaç adım ötede.Hani Türkiye'nin iddiası?Yanıbaşımızdaki Lübnan, Ürdün standları
rüya gibi.Onları geçin. KKTC standı bizimkiyle karşılaştırılmayacak kadar hoş.KKTC Turizm Bakanı Serdar Denktaş'a soruyorum.120 metrekareye kurulu stand için 50 bin sterlin harcanmış.Tasarımını, kendi bakanlıklarından bir mimar çizmiş.Türkiye standı 465 metrekareye kurulu ve 98 bin sterline malolmuş.KKTC 50 bin sterlin harcayabiliyorsa, Türkiye herhalde bu kadar önemli bir fuar için kesenin ağzını biraz daha fazla açabilirdi.Bırakın parayı, biraz ilgiyle, bir iki çiçekle belki sıcak bir atmosfer yaratılabilirdi.Mustafa Taşar, ‘‘Görünüşe aldırmayın. Tur operatörleriyle görüşmeler nasıl geçti ona bakın. İngilizler'in toplam turist sayısı içerisindeki oranı 8.8 dolayında. Bunu arttıracağız’’ dese de İngiliz televizyonlarının, onca rengarenk, albenisi olan standın ardından kameralarını bizim standa çevirdiklerini düşünün.Her neyse, dilerseniz tekrar iyi haberlere dönelim.Birincisi, Türkiye standı önümüzdeki yıl hem 700 metrekarelik bir alana taşınacakmış, hem de hakettiği yerde olacakmış.Yani, en önemli rakipleri İtalya, Fransa, İspanya ve Yunanistan'ın yanıbaşına yerleşecekmiş.Şimdiki yeri nedense Ortadoğu bölümünde.İkincisi, Earl's Court Sergi Sarayı'nın tam tepesine yani ilk bakışta hemen görebiliceğiniz yerine yeni logosuyla çok hoş dev bir Türkiye posteri asılmış.Bunun bağlantısı tam bir yıl öncesinden yapılmış.Bu da Turizm Bakanlığı'nın tanıtım kampanyasını yürüten DDF Şirketi'nin başarısı.En güzel haberi en sona sakladım elbette.MHP kediyi nasıl severTURİZM Bakanı Mustafa Taşar ile birlikte Londra'ya gelen heyette, Antalya Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu, bakanlık ve başbakanlık yetkililerinin dışında yedi milletvekili de var.MHP'li Mustafa Gül, DYP'li Fadlı Ağaoğlu, MHP'li Mehmet Nacar, ANAP'lı Mehmet Güneş, DYP'li İlhan Aytekin, SP'li Ahmet Karavar ve AKP'li Tevhit Karakaya.Mustafa Gül ile konuşuyoruz.‘‘Biliyorsunuz’’ diyorum. ‘‘Türkiye'nin bu sıkıntılı günlerinde milletvekilerine nasıl tepki var. Sizin bu seyahate katıldığınız basında çıktığı an okurlardan telefonlar yağacak’’.‘‘Bizim de bilgimizi, görgümüzü arttırmamız, görmemiz, gezmemiz gerek’’ cevabını veriyor.Bunun yorumunu yapmıyorum ve küçük bir anekdota geçiyorum. Elçilikteki yemekte, Taşar, Kilis milletvekili Mehmet Nacar ve gazeteci arkadaşlarla aynı sofradayız.Konuşma nasıl gelişti pek anımsamıyorum. Kilis milletvekili Nacar bir ara ‘‘pissik paçasını ayırmak’’ gibi bir laf etti.İzahatı Taşar getirdi: ‘‘Güneydoğu'da evliliğin ilk gecesi erkek son sözün onda olduğunu göstermek için kedi yavrusunun iki bacağından ayırır.’’ Daha sonra gülerek Nacar'a döndü ve ilave etti: ‘‘ANAP'lılar kediyi okşayarak sever, MHP'liler ise işte böyle sever.’’
button