Güncelleme Tarihi:
Cami mimarisinin en güzel ve en kötü örneklerini birarada sergileyen İstanbul'da birkaç mimarın yaptığı çağdaş denemeler birbirine benzeyen tek tip yapıların arasında dikkat çekiyor.
Sayıları 70 bini bulan camiler geleneksel değerlerimizi ne kadar yansıtıyor? İslam-Osmanlı Mimarisi'nin en güzide örneklerini sergileyen İstanbul, bugün cami mimarisi açısından nasıl bir tablo sergiliyor? Gecekondu mahallesinde yükselen minareler yeni bir mimari kimliğin mi yoksa estetik bir garabetin mi abidesi?
Bu sorular yoğun olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Ekim 1999'da yaptığı bir açıklamasıyla kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Bir tarafta cami yaptırma dernekleri ve yapılan eserlerin sahipleri savunmalarını ileri sürerken diğer tarafta oldukça geniş bir mimar-tarihçi topluluğu bu durumun vahim olduğunu savunuyor.
Tartışmanın siyasi boyutu bir tarafa birçok mimari yayın artık bu konuya yer veriyor, örnekleriyle konuyu tartışıyor. İşte bu yayınlardan bir tanesi de Yapı Mimarlık, Kültür ve Sanat Dergisi. Dergi, Aralık sayısında Dr Ömer İskender Taluk ve Dr Kemal Kutgün Eyüpgiller imzalarıyla iki makaleye yer verdi. Bu yazılarda geleneksel Türk-İslam camileriyle bugünkü camiler mimari bir karşılaştırmaya tabi tutuluyor ve örnekleriyle çağdaş cami denemelerine yer veriliyor. Camilerin en kötü örnekleri gibi çağdaş denemelerin de yoğunlaştığı yer yine İstanbul. İşte Cumhuriyet'le birlikte mimarideki genel dönüşümün camilere ilk yansımaları ve bunların boyut olarak küçük, sayıca az örneklerinden seçmeler:
ABDURRAHMAN SOYAK CAMİSİ (Göztepe)
Soyak Blokları'nın hemen yanındaki bu caminin özellikle cephe tasarımında çağdaş bir çizgi denenmiş. Mimarı Deniz Çağlarduman, projenin başında düşündüğü daha serbest kubbesiz cami tasarımını başta maliyet olmak üzere çeşitli sınırlandırıcı etkenler nedeniyle gerçekleştiremediğini söylüyor.
MEHMET EFENDİ CAMİSİ (Kağıthane)
1997 tarihli bu cami Suudi Arabistan'da çalışan mimar Mahmut Sami Kirazoğlu imzalı. Mekan, ahşap kafeslerle örtülü ince, uzun pencere dizilerinden ışık alıyor. Mihrap ise üçgen planlı bir niş görünümünde ve üzerine yaşmağı anımsatan bir eleman yerleştirilmiş.
SARAÇ DOĞAN CAMİSİ (Şehremini)
Millet Caddesi'ndeki bu cami mimarsız mimari olarak tanımlanan yaklaşımın bir ürünü. 1977 tarihli cami, cami yaptırma derneğinin girişimleriyle tasarlanmış ancak Vakıflar Genel müdürlüğü kubbesiz olduğu için karşı çıkınca bir ara yol bulunarak betonarme tonozlu bir üst yapı ile üst örtü atılmış.
TARABYA MERKEZ CAMİSİ
1964 tarihli olan bu cami yol yapımı sırasında yıkılan eski caminin yerine Ali Barman tarafından yapılmış modern bir yapı. Projesi İsviçre'den hazırlanmış ancak kubbesi olmadığı için belediye izin vermeyince değişiklikler yapılmış. Cemaat camiyi bu son haliyle de beğenmeyince mimarın camiyle ilgilenmesini engelledi ve proje ikinci bir değişikliğe uğradı. Kübik bir kütlesi olan cami dıştan bitişik silindirler gibi duran soncemaat yeri ile dikkat çekiyor. Batısında yer alan minare ve Kur'an kursu sonradan yine mimarın görüşü alınmadan eklenmiş.