Güncelleme Tarihi:
İstanbul'un halka açık plajlarında yaz mevsiminin başından itibaren analizlerini sürdüren İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Halk Sağlığı Müdürlüğü ekiplerinin çalışmasını, AA ekibi görüntüledi.
Yüzme Suyu Yönetmeliği'ne göre çalışmalarını yürüten ekipler, denizin içine girerek ya da bazı durumlarda "su numunesi alma aparatı" denilen uzun bir çubuğun ucuna yerleştirilen tek kullanımlık steril kaplara, deniz suyundan örnekler aldı.
Numune alımı sırasında yüzme alanının koordinatları dahil olmak üzere ısı, nem ve rüzgarın hızı gibi çeşitli meteorolojik veriler ölçüldü ve tutanaklara işlendi. Ardından, numuneler nakil kabında buz kütleleri arasında "soğuk zincir" kurallarına uygun şekilde Halk Sağlığı Laboratuvarı'na ulaştırıldı.
Laboratuvarda mikrobiyolojik incelemeden geçirilen numuneler, 3 gün boyunca takip edildi ve çıkan sonuçlar Sağlık Bakanlığı'nın "Yüzme Suyu Takip Sistemi"ne girildi.
Çalışmalar sonucu İstanbul'daki 81 plaj incelenerek, deniz suyu analizleri yapıldı. Buna göre, kentteki "A" sınıfı 10 plaj "mükemmel", "B" sınıfı 60 plaj "iyi", "C" sınıfı 11 plaj ise "kötü" olarak derecelendirilirken, bu plajların tümünde denize girilebileceği bildirildi.
34 mavi bayraklı plaj açılacak
Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin geçen yıl sonu yaptığı talep üzerine İl Sağlık Müdürlüğü ile koordineli şekilde kentte denize kıyısı olan 34 noktada mavi bayraklı plajların açılması için başlatılan çalışmalar da devam ediyor.
Bu kapsamda, buralardan alınan deniz suyu numuneleri çeşitli işlemlerden geçirilerek, analiz ediliyor.
Deniz suyunun temizliğinden plajın düzenine, can güvenliği önlemlerinden cankurtaran zorunluluğuna, plajdaki çöp kutularının kaç metre uzakta bulunması gerektiğine kadar çok sıkı 33 kriterin tamamının karşılanması durumunda bu alanların mavi bayraklı plajlar olarak yıl sonunda İstanbul halkının hizmetine açılması planlanıyor.
"Halkımız bu plajları rahatlıkla kullanabilirler"
Halk Sağlığı Müdürlüğü Çevre Sağlığı Şube Müdürü Hüseyin Özyurt, her yıl 1 Haziran-15 Eylül arasında İstanbul'daki yüzme alanlarıyla ilgili çalışma yaptıklarını söyledi.
Bu yıl mevsimsel durumları göz önünde bulundurarak çalışmaya 15 Mayıs'ta başladıklarını dile getiren Özyurt, İstanbul'da belirledikleri 81 plajdan numune alarak, mikrobiyolojik izleme yaptıklarını, bunun sonucunda da plajların halk sağlığı açısından uygun olup olmadığına karar verdiklerini ve uygunsa plajı halkın kullanımına açtıklarını anlattı.
Yaz sezonunun başında bir toplantı yapıldığını aktaran Özyurt, "Bir yıl önceki yüzme alanlarının analiz sonuçları ve diğer çalışma sonuçlarına göre, hizmete açılacak alanlar belirleniyor. Bu yıl itibarıyla da 81 adet yüzme alanı hizmete açıldı. Bu yüzme alanlarının hiçbirinde uygunsuz bir durum şu an için gözükmüyor. Halkımız bu plajları rahatlıkla kullanabilir. Mikrobiyolojik bir kirlilik yok. 81 plaj içerisinde yüzmeye engel bir plajımız yok." diye konuştu.
Özyurt, Sağlık Bakanlığı tarafından açılan "Yüzme Suyu Takip Sistemi" adlı siteden vatandaşların, yüzme alanlarının geriye dönük 5 yıllık sonuçlarına, yüzme suyunun kalitesine ve alandaki sosyal tesis, duş, tuvalet, lavabo gibi hizmetlerle ilgili bilgilere ulaşabileceğini kaydetti.
"Analiz sonuçları anlık olarak sisteme yükleniyor"
İl Sağlık Müdürlüğü'nce belirlenen bir takvim doğrultusunda 15 günde bir deniz suyundan numuneler alındığını belirten Özyurt, şöyle devam etti:
"İstanbul'da 3 Halk Sağlığı Laboratuvarı var. Bunlar referans laboratuvarı. Buralarda deniz suyu numuneleri analiz ediliyor. Analiz sonuçları da anlık olarak sisteme yükleniyor. Vatandaşlarımız da bu sonuçları rahatlıkla görebiliyor. Sonuçlar, bilimsel programa göre derecelendiriliyor. Avrupa Birliği çalışma direktifleri doğrultusunda yürütülen bilimsel çalışmalar yıllık duruma göre değerlendiriliyor. Belli kriterleri var. O kriterler sonucunda sezon sonunda tekrardan yapılan toplantıda alınan kararlar raporlanır ve Sağlık Bakanlığına bildirilir. Daha sonra bu yüzme alanlarında 'A', 'B' ve 'C' sınıfı değerlendirmesi yapılıyor. 'A' sınıfı mükemmel, 'B' sınıfı iyi, 'C' sınıfı da kötü olarak ilan edilir. 3 yıl üst üste C sınıfı ilan edilen yüzme alanı kullanıma kapatılır ve kirlilik izleme alanı olarak takip edilir. 3 yıl üst üste A ya da B sınıfı çıkması durumunda tekrardan yüzmeye açılır. Sezon boyunca alınan su numuneleri uygunsuzluk durumlarında hangi yüzme alanında kirlilik var ise orası ivedilikle kullanıma kapatılır ve takip numuneleri alınır. Uygun bulunması durumunda ise hizmete açılır."
"Yüzme alanı olarak belirlenmemiş yerlerde denize girmeyin"
Özyurt, suyun kalitesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, vatandaşlara şu önerilerde bulundu:
"Yüzme alanı olarak belirlenmemiş alanları, vatandaşlarımız kullanmasınlar. Çünkü yüzme alanları, can kurtaran gibi halk ve can sağlığı açısından önemli durumlar göz önüne alınarak belirleniyor. Botla kıyıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ekipleri bekliyor. Kayalık yok. Kum temizliği, temiz su ihtiyacı gibi şeyler mevcut. Bunların olduğu alanları vatandaşlarımız rahatlıkla kullanabilirler. Bunların dışındaki alanlara gidildiği zaman maalesef çok üzücü sonuçlar oluyor. Ölümler, boğulmalar, sakatlanmalar meydana gelebiliyor. Vatandaşlarımızdan ricamız belirlenen 81 plaj dışındaki hiçbir yerde denize girmesinler, bu alanları kullanmasınlar."
"Sudaki bakteriler çeşitli hastalıklara sebep olabilir"
Halk Sağlığı Laboratuvarı Biyoloğu Mustafa Tokgöz de belirli noktalardan periyodik dönemlerde toplanan deniz suyu örneklerinin, numune kabul kriterleri çerçevesinde laboratuvar tarafından kabul edildiğini belirtti.
Deniz suyunun analizine ilişkin bilgi veren Tokgöz, "Analizde 3 parametreye bakılır. Toplam koliform, fekal koliform ve enterekok. Bunlar suyun kirliliğiyle ilgili bize fikir verir. Bu analizler 3 gün içinde yapılır. 24, 48 ve 72 saat dilimlerinde takipleri yapılarak, çıkan sonuçlar sisteme girilir ve Çevre Sağlığı ekiplerince yüzme suyuyla ilgili gerekli işlemler yapılır. Mevzuatta yazan belirli bir sınır değerimiz var. Sınır değerini aştığı zaman ekiplerimizce 'girilemez' diye orada işaretlemeler yapılıyor." diye konuştu.
Tokgöz, bakterilerde toplam koliformun, doğa ve insan kökenli, fekal koliform ve enterekokun ise iz bakteriler olduğu bilgisini vererek, "Bu bakterilerin sudaki varlığı başka bakterilerin ve parazitlerin varlığına işaret edebilir. Çeşitli hastalıklara sebep olabilirler. Üst solunum yolundan alt solunum yolu hastalıklarına, idrar yolu, kulak, göz gibi değişik hastalıklara sebebiyet verebilir." değerlendirmesini yaptı.