İstanbul'u Dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu Dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 1999 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

BU OLAYIN TAKİPÇİSİYİZ

Yeşilköy’de halkın yoğun şikayetine neden olan semt pazarı taşınacak

Yeşilköy'de semt pazarı nihayet taşınıyor. Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Erman Tuncer bürokratik engellerin aşıldığını, Bakırköy Belediyesi ile protokolün ‘bugün-yarın’ imzalanacağını söyledi.

Bundan birkaç ay önce köşemizden 'Semt pazarına jet çözüm' başlığıyla Yeşilköy'deki semt pazarının taşınabilmesi için Büyükşehir ve Bakırköy belediyelerinin anlaştıklarını duyurmuştuk.

Her iki belediyenin de başkan danışmanları yerinde inceleme yapmış, Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan Çiroz'daki yeni park yerinin Bakırköy Belediyesi'ne devrine karar verilmişti.

Fakat pazarın taşınması için öteden beri olağanüstü bir gayretle çalışan Yeşilköy Muhtarı Bülent Yurtsever'den pazarın hala taşınmadığına, bunu Büyükşehir'deki Yeşilköy'de oturan üst düzey bir yetkilinin engellediğini belirten bir faks aldık.

‘‘Kimdir bu yetkili ve neden pazarın taşınmasına engel oluyor?’’ diyerek belediyeye yöneldik. Büyükşehir Belediyesi'nde bu işin başında Başkan Danışmanı Erman Tuncer bulunuyor. Büyükşehir adına yerinde incelemeleri de kendisi yapmıştı.

Üst düzey yetkili

Tuncer sorunun sadece bürokratik bir engelden kaynaklandığını ve pazarın taşınabilmesi için gereken protokolün 'bugün-yarın' imzalanacağını belirtti:

‘‘Protokol imzalandıktan sonra hiçbir iş kalmıyor. Pazar derhal taşınabilir. Yalnız pazarın taşınacağı yerde bizim kiracılarımız var. Bakırköy belediyesi de bu kiracıların zararını karşılayacak.

Muhtar beyin söz ettiği üst düzey yetkiliye gelince... Kendisi Belediyemizin Genel Sekreteri Osman Yıldırak Bey'dir. Ama pazarın taşınmasına değil, devir şekline karşı çıkmış ve buranın satılması taraftarı olmuştu. Ancak sonradan anlaşıldı ki hukuken bu mümkün değil. Şimdi bulduğumuz yeni formül, Çiroz'daki bu pazar yeriyle, bize Osmaniye'de metro için gereken bir yerin takası. Sonuçta her iki iş de halkın yararına. Bu da artık sadece imzaya kalmış bir hadise.’’

Bu imzaların bir an önce atılması ve artık Yeşilköy halkının bu uzun süren sıkıntısına çözüm getirilmesi gerekiyor. Başkan Danışmanı Erman Tuncer'in bu sözlerini senet kabul ediyor, bu olayın takipçisiyiz diyoruz.Savaş ÖZBEY

KAÇAK KATA İZİN VERMEYELİM

FATİH

Okurumuz çaresizlik ve isyan içinde arıyordu bizi. Çünkü apartmanda en üst çatı katı tam kata dönüştürülmüş. Başvurmadığı yer kalmamış. Yeri gelmiş inşaat durdurulmuş. Ama kurallar hiçe sayılmış ve inşaata devam edilmiş. (03.08.1999 tarihinde başlayan inşaat okurumuzun başvurusu üzerine 05.08.1999'da durdurulmuş; gelin görün ki şu anda tamamlanmış durumda!) Fatih, Ereğli Mahallesi, Masura Sokak, No 18, Duru Apartmanı'nın çatısı tam kata dönüştürülmüş. Bizi arayan okurumuz, bu durumu Valiliğe (02-10-(99)/7325 no.lu dilekçe ile), Belediyeye (647/9.8.99 No.'lu dilekçe ile), Fatih cumhuriyet Savcılığı'a (1899-19405 No, 20.08.199 tarih) bildirmiş. Ama ne yaptıysa kaçak kat zorbalarının önüne geçilememiş.

Okurumuz ayrıca Masura Sokak'ta 7 ve 9 No.'lu apartmanların normalde 4.5 kat olması gerekirken beşinci katlarının şu anda bitmiş durumda olduğunu da sözlerine ekledi.

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Biraz inisiyatif, biraz sağduyu olsaydı

FINDIKZADE

Bir arkadaşımın başına gelenler beni çok düşündürdü. Mevzuat yüzünden ne kadar işlevsiz bir hale geldiğimizi ve katılaştığımızı gördüm. Meselenin özünü nasıl da kaçırıyoruz. Mevzuat ve kurallar ‘‘insan’’ın önüne geçebiliyor. Herkes emir kulu olabilir, ama insiyatif diye de bir şey var. İnsiyatif ve sağduyu.

Olay bir yankesicilik olayı. Arkadaşım 4 Eylül Cumartesi günü Fındıkzade otobüs durağında beklerken modern görünüşlü, iyi giyimli 23-24 yaşlarında bir genç kızın kendisiyle ilgilendiğini farkediyor. Hesapta o da otobüs bekliyor. Bir ara genç bir erkekle kısaca laflayıp, tanışmıyormuş gibi birbirlerinden uzakta duruyorlar. Otobüs geldiğinde genç kız kapıyı işgal ederek tıkanıklık yaratıyor. Sürücüyle konuşuyor, daha doğrusu lafa tutuyor. Arkadaşım kapı aralığındaki sıkışıklıkta genç kızın hemen yanında. Genç kız otobüs hareket ederken birdenbire iniveriyor. Sonrası malum. Arkadaşım çantasının fermuarlı gözünden cüzdanının alınmış olduğunu farkediyor. Hemen Karakola gidiliyor. Tutanak tutuluyor. Buraya kadar herşey normal.

Lütfen bir telefon

Arkadaşımın cüzdanı içinde ehliyeti ve kredi kartı kartı da çalınmış durumda. Üstelik kredi kartı yeni alınmış olduğu için şifresi de yazılı. Tutanak tutulduğu sürece tek bir düşüncesi var: Bir an önce bankaya telefon ederek kartı iptal ettirmek. Çünkü şifresi hırsızların eline geçmiş durumda. Yani dakikalar önemli.

Arkadaşım karakoldan telefon etmek istiyor. Ona dışardan etmesini söylüyorlar. Telefon kartı olmadığı için bunu yapamayacağını söylüyor ve ‘‘Lütfen, buradan telefon edeyim, bütün paramı çekecekler, şifre ellerinde diyor’’. Ama karakoldaki görevli ‘‘Buradan telefon ettiremeyiz’’ diyor, başka bir şey demiyor. Dışardan, başka bir yerden telefon etmesini söylüyorlar. Arkadaşım çaresiz, çünkü cüzdanı çalındığı için bunu yapamayacağını söylüyor, ne telefon kartı alabilir, ne de telefon ücretini ödeyebilir. Polis, bankaya gitmesini söylüyor. arkadaşım çaresizlik içinde ‘‘Bugün cumartesi, nasıl gidebilirim’’ diyor.

Bir telefon için yalvarmış kısacası. Bir an önce, dakikaların bile önemli olduğu bir durumda, kredi kartının iptali için; yalnızca bir telefon edebilmek için çabalamış durmuş. Görevli ise ‘‘Devletin telefonunu kullandıramayız’’ diyor, başka bir şey demiyormuş.

Sonuç mu, gerçekten dakikalar içinde kredi kartı hesabındaki para çekilmiş. Yüklüce bir miktar üstelik. Neden? Devletin telefonu kullandırılmadığı için. İyi de devlet kimin için var? Karakollar, oradaki görevliler? Peki telefon kredi kartının iptali için değil de, diyelim ki devlet açısından önemli bir dosyayla ilgili olarak kullanılmak istenseydi, ne olacaktı?

Mesleklerimizde robotlaşıyoruz. Hizmetle meslek icra etmek arasındaki bağlantıyı unutmuş durumdayız. Yukarıdaki örnek bunun en iyi örneği.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!