İstanbul'u dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 1999 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

ALKIŞLAR

Birkaç küçük güzellik...

Celalettin Demirel adlı bir okurumuzdan bir faks aldık. Kendisi, tanık olduğu bir takım güzellikleri bizlerle paylaşmak istemiş, çünkü bugünlerde çok ihtiyacımız olduğunu söylüyor, aynen yayınlıyoruz:

‘‘Hürriyet-İSTANBUL'daki köşenizi ilgiyle takip ediyorum. Yanlışlıkları belirtirken, güzellikleri de alkışlıyorsunuz. Evet herşey kötü gitmiyor. Ben işim nedeniyle hergün Şişli'den, Maltepe'ye gidip geliyorum. Bazen çift katlı otobüslere, bazen de trene binip vapurla karşıya geçiyorum. Yol kenarlarında yemyeşil ağaçlar, çöpleri toplayan görevliler.. E-5 Karayolu üzerindeki bağlantı yollarının çoğu bitti, geriye kalan bölümlerde de çalışma devam ediyor.

Emeği geçenlere teşekkürler

Ya Bostancı tren istasyonu altgeçidine ne demeli? Yıllarca bu daracık, karanlık, pis kokulu, tehlikeli geçidi kullandık. Şimdi harika bir çarşıyla, kocaman, rahat, aydınlık bir geçide kavuştuk. Emeği geçen herkese teşekkürler.

Ayrıca artık trenlere asılanları da pek göremiyoruz. Çünkü kapılardaki kollar kaldırılıyor ve makinist kapıları otomatik olmarak açıp kapatıyor.

Değerli okurumuza çevresinde gördüğü bu gelişmeleri bize aktardığı için teşekkür ediyor, adı geçen olumlu çalışmalara katkısı olan herkese 'Alkışlar' diyoruz.

BU OLAYIN TAKİPÇİSİYİZ

Ümraniye’den sorular var

ÜMRANİYE

Ümraniye'den okurlarımız, belediyenin kendilerinden istediği 'asfalt kaplama vergisi'nden dolayı kafalarının karıştığını söylüyor. Görüştüğümüz belediye yetkililerinden ise henüz bir yanıt yok.

Bize faksla ulaşan Ümraniyeli okurlarımız belediyenin kendilerinden topladığı ‘‘asfalt kaplama vergisi’’nden şikayet ediyor. Bu vergiyi neden ödediklerini anlamadıklarını söyleyen okurlarımız, bu işin takipçisi olmamızı istiyor.

Sözkonusu 'harcamalara iştirak payı' makbuzları, vatandaşlardan 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 86-93'üncü maddeleri uyarınca talep ediliyormuş. Ve istenen rakamlar bizim elimizdeki makbuz örneklerine göre 3 milyonla 32 milyon arasında değişiyor.

Ümraniyelilerin, kafalarını karıştıran bu vergiyle ilgili soruları var:

‘‘1986 yılından beri aynı semtte ikamet ediyorum, o yıldan beri asfaltımız var. Bu para şimdi neden toplanıyor? T. C. vatandaşı olarak normal vergilerimizi zaten ödüyoruz. Hani ödediğimiz vergiler bize yol, su, elektrik olarak geri dönecekti? Yeni kurulan mahallelerle eskileri arasında nasıl bir denge gözetiliyor? Yoksa belediyenin böyle bir endişesi yok da kolaya kaçarak kısaca bina kıymetleri üzerinden mi vergi topluyor?’

Bütün bu soruları ve şikayetleri köşemizde yayınlamadan önce Ümraniye Belediyesi yetkililerine ilettik. Yanıtlarını bize geçtiğimiz cuma gününe yetiştireceklerini sözünü vermişlerdi ancak hala ses yok.

Takipçisi olmamızı istedikleri konuda belediyeden kaynaklanan gecikme nedeniyle Ümraniyeli okurlarımızdan özür diliyor, yetkililerin bu konuda yapacakları açıklamaları sizlere bildireceğiz diyoruz. Çünkü bu olayın takipçisiyiz.

Tüpgaz, çadır, mangal, vs...

YILDIZ PARKI

Daha önce ‘‘Piknik yapmayı bilmiyoruz’’ başlığı altında sütunlarımızda yer verdiğimiz konuyla ilgili yoğun telefon, faks ve e-mail alıyoruz. Hepsinde de İstanbul'un sayılı mesire yerleriyle ilgili vahim tablolar çiziliyor. Okurlarımızın konu ettikleri yerler farklı, ama dile getirdiklerinde ortak bir cümle var: ‘‘Bir felaket olduktan sonra mı önlem alınacak?’’

Çok tanıdık geldi, değil mi?

Nedense geç kalmak gibi bir alışkanlığımız var.

Nedense toplumsal belleğimiz zayıf.

Ve nedense felaketler hep göz göre göre geliyorum diyor.

Parkta tüpgaz, mangal

Bir okurumuzun Yıldız Parkı ile ilgili anlattıkları da işte ne yazık ki bu sözleri doğrular nitelikte.

Okurumuz, Yıldız Parkı'nda gördüklerini aktarmış. Tarihi değerdeki bina ve ağaçların piknik yapmaya gelenlerce nasıl tehlikeye düşürüldüğünü dile getirmiş. Tüpgaz ve mangal... Daha fazla söze gerek var mı? Okurumuz ayrıca çadırlardan söz ediyor. Bu, madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise görevliler var. Okurumuz, görevlilerin yeterince duyarlı ve sorumlu davranmadıklarından yakınıyor.

Eğer bir alanda orayı tehlikeye düşürecek şekilde piknik yapıyorsak, bu piknik yapmayı bilmedğimiz anlamına gelir.

Piknikten sonra çöplerimizi toplamıyorsak yine piknik yapmayı bilmiyoruz demektir.

Ertesi hafta, bir hafta öncesinin çöpleri üzerinde piknik yapıyorsak bu da herhalde piknik ve keyif kavramının hakkını verdiğimiz anlamına gelmiyor. Bu, bir kültür ve bilinç meselesi. Ve buna çare bulmak uzun soluklu bir süreçle gerçekleşebilir gibi gözüküyor.

Ama piknik alanındaki ağaçlar bugün, şimdi tehlikede.

O halde?

O halde önlem, belki de sözkonusu alanlarda görevli sayısını arttırmak olabilir. (Yok, öyle ‘‘ateş yakmak yasaktır’’ türünden uyarıcı tabelalara umut bağlamak fazla iyimserlik olur bence.)

Hiç kuşku yok ki ‘‘herkesin başına bir bekçi’’ ya da yasakçı bir tavır uygarlıktan uzak, ilkel yöntemler. Ama tehlikeli bir şekilde ‘‘eğleniyorsak’’, bu da ilkellik değil mi? Bir gün piknik alanlarında ağaçları ve doğayı koruma adına görevliler görürsek, sanıyorum hiç kimse ‘‘biz bunu haketmiyoruz’’ diyemeyecek.

Manzaraya bakılırsa hakediyoruz....

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Göksu Mezarlığı'nda ziyaretler eziyet

ANADOLU HİSARI

Anadolu Hisarı'ndan bir okurumuz, Göksü Mezarlığı'nın durumunu anlatıyor: Daha önce mükemmel diye tanımladığı ve yakınlarının defnedilmiş olduğu mezarlık son 7-8 yılda bozulmuş. Bakımsızlık bir yana, okurumuz, aile kabristanını ziyaret edip dua etmenin neredeyse imkansız hale geldiğini belirtiyor. Çünkü mezarlık içindeki yollara gelişigüzel defin yapılmış. Kabristana ulaşan yolların üzerinde mezarlar olduğu için yürünemediğini, birçok mezarın üzerine basmak ya da atlamak gerektiğini söyleyen okurumuz son iki yılda aile kabristanına ancak 10-15 metre uzaktan bakıp dua edebildiklerini, manevi görevilerini dilediğince yerine getiremediğini ifade ediyor. Bunun için birkaç kez başvuruları olmuşsa da sonuç alamamışlar.

Dikkat araç var!

DRAGOS

Trafik terörü kentin her yerinde. Üstelik yalnızca araç trafiğine açık yollarda değil. Yürüyüş parkurlarında da... İşte bir okurumuzun e-maili:

‘‘Tarih, 20.5.1999, saat, 20.05; yer: Dragos sahilyolundaki, trafiğe kapalı olması gereken yaya yürüyüş yolu. Araç: 34 MBD 96, beyaz Şahin.

Yayalara ayrılan bu yürüyüş parkurunda içinde iki genç beyin olduğu bu araç yaklaşık 50-60 km'lik bir süratle tozu dumana katarak bisikletli çocukların ve onlarca yayanın arasından basıp geçti. Tam bir trafik canavarı.

Uyarmak bela demek

Nasıl olur da araçlara yasak olan bu bölgede bu kadar hızlı ve tehlikeli araç kullanıyorlar anlamak mümkün değil. Az kalsın eziliyordum. Maltepe-Kartal sahilyolundaki yayalara açık yürüyüş yolunda hemen hergün, her akşam karşılaştığımız vakalardan sadece birisi bu. Maalesef burası trafik teröristlerinin eline kalmış durumda. Yüzlerce kişi, koşan, piknik yapan, bisiklete binen ve çocuğunu gezdiren insanlar bu teröristleri uyarınca da başları belaya giriyor.’’

Bu dörtyola ışık gerek

ÜSTBOSTANCI

Bize Dr. Kemal Akgüder Caddesi'nin son derece işlek bir cadde olduğunu ve bu caddenin Yeniyol kavşağında hemen hergün kaza meydana geldiğini bildiren okurlarımız, buraya acilen trafik ışıkları konulmasını istiyor.

Bir aydır sususuz!

GÖZTEPE

Bize Çiftehavuzlar Ahmet Refik sokak sakinleri adına apartman yöneticilerinin imzalarıyla çekilen faksta bölgede bir ayı aşkın süredir devam eden su sorunundan şikayet ediliyor: ‘‘Sokağımızda bulunan 40-90 kişilik apartmanlarımıza su gelmemektedir. Sular ancak bazı günlerde geceyarısından sonra bir-iki saat, o da tazyiksiz olarak akıyor. Hiçbir uygar ihtiyacımızı karşılayamaz hale geldik.Sağlığımız tehdit altında ve temizliğimizi dahi yapabilmek için tankerlerle su getirtiyoruz. Mağduriyetimizin bir önce giderilmesi için gerekenin yapılmasını istiyoruz. Yönetenlerin dikkatine..

Sokak asfalt istiyor

ALTUNİZADE

Altunizade Mahallesi Güllübahçe Sokak, Pişkinler Çıkmazı sakinleri adına bir okurumuzun, bize ulaştırdığı bir isteği var. Okurumuz sokaklarının çok işlek olduğunu, bölgede bir de hastanenin olması dolayısıyla araç trafiğinin günün her saatinde işlediğini belirtiyor. Hastanenin otopark çıkışı bu sokağa olduğu için asfalt olmaması, bölge sakinlerini rahatsız edecek düzeyde toza neden oluyormuş. Site sakinleri olarak birçok kez belediyeye başvurduklarını belirten okurumuz, bu soruna bir an önce çözüm bulunmasını istiyor.

Yönetenlerin dikkatine.

Altgeçitte lağım var

KÜÇÜKYALI

Küçükyalı'dan bize yazan bir okurumuz, yeni yapılan sahilyolu altgeçitindeki lağım akıntısından yakınıyor: ’Bu altgeçidin yapımını daha bir yıl önce tamamladılar. Yapılan çalışma yeni olmasına rağmen altgeçitte ciddi bir lağım akıntısı ve buna bağlı lağım kokusu var. Hiç de medeni olmayan bu duruma, Küçükyalılılar olarak yetkililerin bir çare bulunmasını istiyoruz.’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!