Ä°STANBUL'DAN CÄ°P KULLANICISI PROFÄ°LLERÄ° Otoparklarda cadde ve sokaklarımızda daha sık görmeye baÅŸladığımız cipleri kimler kullanıyor? Bu cipler neden ve

Güncelleme Tarihi:

İSTANBULDAN CİP KULLANICISI PROFİLLERİ Otoparklarda cadde ve sokaklarımızda daha sık görmeye başladığımız cipleri kimler kullanıyor Bu cipler neden ve
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2000 00:00

Ä°STANBUL'DAN CÄ°P KULLANICISI PROFÄ°LLERÄ° Otoparklarda cadde ve sokaklarımızda daha sık görmeye baÅŸladığımız cipleri kimler kullanıyor? Bu cipler neden ve ne zaman kullanılmakta? Gerçi bu konuda bilimsel bir çalışma yapıldı mı bilmiyorum ama ben bilimsel olmayan bazı bulgular elde etmiÅŸ durumdayım. Cip Kullanıcıları ile ilgili sözkonusu bulgularımı, bu insanları baÅŸlıca dört grup altında toplayarak açıklamak istiyorum.Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Mensup Cip SürücüleriBu grubun irdelenmesi, yazımızın konusuna gir(e)memektedir. Gerçek Offroad'cularBu gruba girenler, büyük illerimizi saran ciplenme modası çıkmadan çok daha önceki yıllardan baÅŸlayarak, kar, yaÄŸmur, çamur demeden kendilerini ÅŸehir dışındaki bozuk yollara, patikalara, dere yataklarına atan, bir aracın ÅŸoför mahallinde oturmanın dışında da spor yapan, kondisyonu yerinde, saÄŸlıklı, kuvvetli, geceyi çadırda veya gerektiÄŸinde uyku tulumu içinde geçirebilen, çoÄŸunluÄŸu 40 yaşın altında insanlardır. Bu satırların yazarının bu gruba girenlere saygı duymaktan baÅŸka söyleyecek sözü yoktur.Çok paraları olduÄŸu için ve ciplenme modasına uymak için ciplenenlerBu tipler, genellikle pahalı cipler kullanırlar. Adam iÅŸe gidip gelirken ya diÄŸer arabasını ya da ÅŸirketin aracını kullandığı için, cip genellikle hanımın süpermarketlere gidip gelmek için kullandığı bir araç olmaktan öteye geçememektedir. Bunlarla zaten herkes alay etmekte olduÄŸundan, artık daha fazla üzerlerine gitmek bize yakışmaz.Cipi hayatına deÄŸil, hayatını cipe uydurmaya çalışan orta-üst sınıfBu grubun mensupları, genellikle eskiden sol tandanslı fikirleri benimsemiÅŸ, yüksek tahsilli, çok zengin olamasalar da, karı-koca çalıştığı için rahat bir hayat sürebilen, çocuksuz veya büyümüş tek çocuklu çiftlerden oluÅŸmaktadır. Televizyonda futbol izlemek dışında sporla pek ilgileri yoktur. Kullandıkları cipler genellikle fazla pahalı olmayan, mutlaka ikinci el alınmış, (para kolay kazanılmıyor) ama vergi ödemeyerek zenginleÅŸmiÅŸ arkadaÅŸlarına da ayak uydurtmaya yetebilecek durumdaki araçlardır.Hafta sonlarını kendilerininkine benzer ÅŸartları haiz arkadaÅŸlarıyla geçiren bu insanlar, doÄŸanın güzel bir ÅŸey olduÄŸunu ve ona açılmak gerektiÄŸini 35 yaşından sonra keÅŸfedip, 40'lı yaÅŸlarında ciplenmiÅŸlerdir. Aslında kendilerinin de gülünç bir durumda olduklarının farkına varamadıkları için, üçüncü kategoriye girenler ile 'onlar da' içlerinden alay ederler. Bu grup, ciplendikten sonra her haftasonu ya Belgrat ormanlarının içlerine, ya da Åžile taraflarına giderler. Eylemi daha tam sindiremedikleri, hatta henüz kursaÄŸa dahi indiremedikleri için, evlerinde cipsiz dost ve ahbaplar misafir konumunda otururken şöyle durumlar oluÅŸur: Her sayısını mutlaka almak zorunda hissettikleri 'Atlas' dergilerinin arasından seçilmiÅŸ beÅŸ altı adedi birdenbire ortaya çıkarılır ve gerek Türkiye, gerekse dünya genelinde ciple gidilebilecek ne kadar çok yer olduÄŸu belgelenmeye baÅŸlanır. Oysa o sırada izleyici ve tasdikçi rolü yüklenilen zavallı cipsiz misafirler, zaten o belgelenmeye çalışılan gerçeÄŸi (üstelik uzun süreden beri) çok iyi bilmektedirler. Ama yine de 'aman nahoÅŸ bir durum olmasın' diye bazı sahte hayret ve hayranlık nidaları yükselterek ev sahiplerini mutlu etmeye çalışırlar. Ancak, cipli ve aynı zamanda 'Atlas' dergili bu sonradan olma-direksiyonbaşı offroadcuları, misafirlerin o andaki sahte tepkilerini ciddiye alırlar. Hatta daha da ileri giderek bunları ciplerine ve Atlas dergilerine karşı duyulan gıpta ifadeleri olarak algılamaya baÅŸlarlar. En sonunda, 'sözkonusu güzel yerlere tek cipe iki aile sıkışarak gidilmesi' ÅŸeklindeki samimi görünümlü ancak sürrealist teklifi yaparak konuyu iyice çıkmaza sokarlar.Maalesef top böylece ciplilerden cipsizlere geçer. Cipliler, davetlerini yapmış olmanın verdiÄŸi huzurla, (evde yalnızken de karıştırabilecekleri) Atlas dergisinin sayfaları arasında gezinirken, cipsizler bu kez de davet sahibini kırmadan bu teklifi (bir daha yapılmamak üzere) nasıl reddedeceklerini düşünmeye koyulurlar. 40 yıllık alışkanlıklarını bırakıp ciplerine uydurmaya çabaladıkları (ama aslında tamamen apayrı bir yaÅŸam tarzı olan) bu haftasonu gezintileri, 'o kadar cip aldık, ÅŸuralara da gitmezsek anlatacak ÅŸeyimiz olmaz' baskısı altında sürer gider… Gezintinin (aslında hiç itiraf edilmese de) en zevkli tarafını oluÅŸturan etli sandviç ve bira tüketme seansı için, hangi kasaptan kimin hangi eti alacağı, füme peynirin kim tarafından getirileceÄŸi, domuz sosisinin hangi ÅŸarküteriden alınacağı, bir gece önceden konuÅŸularak karara baÄŸlanır.Eskiden sol görüşlü (kendilerine sorsanız, halen sol görüşlü) olan bu tipler, köylü ve emekçi sınıfına duymak zorunda oldukları sempatiyi, bu yeni yaÅŸamlarına şöyle sokuÅŸtururlar: Cipin saÄŸ ön koltuÄŸunda oturan kadın, bu cipli-hafta-sonu gezintilerinin en çok sevdiÄŸi tarafının 'geçtikleri küçük köylerdeki kahvelere girerek oradaki yaÅŸlı köylülerle sohbet etmek' olduÄŸunu söyler. Hatta ben, bu amaçla, yola çıkmadan önce bir kutu lokum yaptıranını bile biliyorum. Yani o kahveye gidilecek, orada oturanın da bir 'insan' olduÄŸu tamamen gözardı edilecek, ve ona doÄŸal ortamında ele alınacak bir canlı türünü incelemeye gelmiÅŸ bir bilimadamı edasıyla yaklaşılacak. Åžeytan diyor ki; bir gün iÅŸi gücü bırakıp git, köylü kılığına gir. Otur, kahvede beklemeye baÅŸla. Bizim cipliler gelip, tam o klasik 'mahsul nasıl bu sene dayı?' muhabbetini baÅŸlatmaya yeltenince de cevabı yapıştır: 'boÅŸ ver ÅŸimdi mahsulü falan, sen bize iyi margarita nasıl hazırlanır onu anlat bakalım!.' Acar DENÄ°ZLÄ°ER - 17 Mayıs 2000, ÇarÅŸamba Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!