A.A.
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2007 17:50
İstanbul'da son 4 yılda yapılan operasyonlarda yaklaşık 30 ton uyuşturucu ele geçirildi. Operasyonlarda 12 bin 272 şüpheli gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün narkotik suçla mücadelesini konu alan 16 sayfalık raporda, transit
trafik ve sokağa yönelik çalışmaların yanında, uyuşturucunun hedefi olabilecek vatandaşların bilgilendirilmesi ve uyuşturucu maddelere direnç geliştirilmesi için eğitim çalışmaları da yürütüldüğü ve olumlu sonuçlar alındığı belirtildi.
Uyuşturucunun, bireylerin sağlığını, refah düzeyini ve güvenliğini tehlikeye attığı vurgulanan raporda, özellikle fakir ve gelişmekte olan ülkelerin uyuşturucu madde suçlarıyla savaşmak için gerekli kaynağı ve olanakları bulamadıklarından uyuşturucunun zararlarından daha fazla etkilenmekte olduğu dile getirildi.
Ancak uyuşturucu olgusunun sınır tanımayan nitelikleri nedeniyle dünya üzerinde tüm ülkelerin az veya çok bu sorunla yüzleştiği dile getirilen raporda, son dönemde hız kazanan uluslararası terörizm ve uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadelenin, üretim bölgelerinden tüketim merkezlerine ulaşan güzergahların değişmesine neden olduğu ifade edildi.
Türkiye'nin de kararlılıkla devam eden uyuşturucu mücadelesi sonucunda kaçakçıların başka güzergahlar arama yoluna gittiği bildirilen raporda, “Kuzey Karadeniz Rotası”nın oluştuğu belirtildi.
Sınırlarda alınan güvenlik tedbirlerinin artmasıyla kaçakçıların başka yöntemlere de yöneldikleri anlatılan raporda, “Örneğin, sınır kapılarında çok gelişmiş x-ray cihazlar faaliyete geçtiğinden bu yana, Pendik (İstanbul) ve Çeşme (İzmir) gibi daha önce atıl halde bulunan RO-RO çıkışlarında hareketlerin çoğaldığı ve her iki yerle ilgili artan TIR yakalamaları, bunun bir ispatı olarak karşımıza çıkmaktadır” denildi.
“HER ŞEYE RAĞMEN ANADOLU VE İSTANBUL” TERCİHİTürkiye'de konuşlanan kaçakçılık şebekelerinin her şeye rağmen tercihinin Anadolu ve İstanbul geçişinin kullanılmaya devam edilmesi yönünde olduğu belirtilen raporda, şöyle denildi: “Eroin yakalamalarına bakıldığında son yıllarda belirgin artış görülmektedir. Uyuşturucu madde ticaretinde geçiş noktası olarak çok önemli bir coğrafyada bulunan ülkemizde yıllardan beri İstanbul ve periferisi (çevresi) önemli bir yer tutmaktadır. Balkan rotası kullanılarak yurt dışına çıkarılan uyuşturucu maddenin nakliyesi için ilimiz transit güzergah olarak tercih edilmektedir.”
Raporda, İstanbul polisinin son 4 yıldaki çalışmalarında, 3 ton 318 kilogram esrar, 13 ton 595 kilogram eroin, 5 ton 418 kilogram baz morfin, 201 kilogram kokain, 233 kilogram afyon sakızı, 6 ton 789 kilogram asit ve 4 ton 711 kilogram sentetik hap ele geçirildiği ve 12 bin 272 şüphelinin yakalandığı belirtildi.
Türkiye'de son 4 yılda yakalanan eroinin yüzde 50'sinin, ecstasy ve kokainin yüzde 80'inin, captagonun yüzde 20'sinin ve esrarın yüzde 15'inin İstanbul polisi tarafından ele geçirildiği belirtilen raporda, bu dönemde sokağa yönelik yapılan 5003 ayrı operasyonda 512 kilo eroin, 3 ton 318 kilogram esrar, 201 kilogram kokain, 3 milyon 182 bin adet ecstasy tablet, 267 adet ruhsatsız silah ele geçirildiği ve toplam 10 bin 329 kişinin yakalandığı bildirildi.
TÜRKİYE'NİN İMAJINDA DEĞİŞİKLİKTürkiye'nin 1990'lı yılların sonunda Avrupa'nın en saygın dergilerinden birinde kapak olduğu, kapaktaki resimde Türk Bayrağı ve üzerinde şırınga bulunduğu hatırlatılarak, yani Türkiye ve uyuşturucunun yan yana vurgulandığı dile getirilen raporda, şimdi ise Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Ofisi başta olmak üzere tüm uluslararası örgüt ve toplumların son dört yıldır Türk güvenlik güçlerinin başarılı çalışmalarını raporlara geçirdiği ifadesine yer verildi.
Eroin oranında Türkiye yakalamasının AB üyesi 25 ülkenin yakalamasına eşit seviyede olduğu anlatılan raporda, Batı Avrupa'da eroin tüketimi azalmaktayken ve Avrupa genelinde yakalamalar düşerken sadece Türkiye'nin eğrisinin artış yönünde olduğu dile getirildi. Türkiye'deki 2004 ve 2005 yıllarındaki yakalamaların yüzde 50'sini İstanbul polisinin tek başına gerçekleştirdiği vurgulanan raporda, 2006 yılında Türk güvenlik güçlerinin eroin yakalamasının 10 ton 300 kilogram ile AB ülkelerinin üstüne çıktığı belirtildi.
Raporda şöyle denildi: “Yakalamalar maddelerin varlığının ve trafiğinin göstergesi olurken, ne var ki tersi bir durum yani yakalama oranlarının düşüklüğü veya yokluğu, mutlak olarak o bölgelerde madde kaçakçılığının yapılmadığı anlamına gelmemekte, aslında mücadele yetersizliğine işaret etmektedir. Türkiye'nin ortaya koyduğu başarılı mücadele örneği bu perspektiften ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Aksine yaklaşımlar mücadeleci birimlerin moralini olumsuz yönde etkilemekten başka bir işe yaramayacaktır.”
ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİRaporun uluslararası işbirliğine ilişkin bölümünde de uluslararası platformda mücadelede ikili ilişkileri ve koordinasyonu üst düzeyde tutan İstanbul polisinin, uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadelede başarılı olmanın ilk şartının işbirliği ve yardımlaşma olduğuna inandığı kaydedildi. Raporda, bu çerçevede Türkiye'de görev yapan ABD, Almanya, Suudi Arabistan, İngiltere, İtalya, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç, Belçika, İspanya ve İsrail'in narkotik irtibat görevlileriyle aylık toplantılar yapıldığı, diğer ülkelerle de işbirliği yapılarak küresel mücadeleye destek olunduğu ifade edildi.
İstanbul'da 2006 yılı içinde ABD, Almanya, Danimarka, Hollanda, İngiltere ve İsrail ile yapılan işbirliği sonucu narkotik içerikli 17 planlı operasyon gerçekleştirildiği vurgulanan raporda, bu operasyonlarda İstanbul'da toplam 643 kilogram eroin, 58 kilogram kokain, 75 bin adet ecstasy ve 1 kilo amfetaminle birlikte 63 kişinin yakalandığı kaydedildi. Raporda, Hollanda polisince “Spohr” ve İstanbul polisince “Akdeniz” adıyla yürütülen ortak araştırmanın, 10 Mayıs-15 Ağustos 2006 tarihleri arasında Hollanda, Almanya ve Türkiye'de yapılan 5 operasyonda 29 şüphelinin yakalanması ve 960 kilogram eroinin ele geçirilmesiyle sonuçlandığı kaydedildi. Raporda, “İstasyon” adlı operasyonda da geçen yılın Şubat ayında Bolivya'dan 2 konteyner içinde yola çıkarak Gambiya-Umman-İran rotasını takiben Türkiye'ye gelen kokainin ele geçirilmesi sırasında, ABD'nin DEA ve Danimarka'nın SOCA teşkilatlarıyla yürütülen işbirliğinin sevindirici olduğu ifade edildi.