CNN Türk/Göksel ÖZKÖYLÜ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2005 14:37
İstanbul'un 115 bin noktasından uydu aracılığıyla düzenli alınan görüntüler, belirli bölgelerde yılda 5-6 santimetreye varan çöküntü olduğunu ortaya koydu.
Aralarında Yeni Camii, Ortaköy Camii gibi binaların da bulunduğu çöküntü, özellikle sahil kesiminde ve dere yataklarında odaklanıyor. Çöküntüler, olası bir depremde en çok etkilenecek bölgelerin saptanması açısından da referans niteliğinde.
Uydudan çekilen fotoğraflarda göze çarpan kırmızı alanlar, İstanbul'un çöküntü alanlarını simgeliyor. Yerleşim alanlarındaki düşey hareketlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışma, çöküntünün hangi bölgelerde odaklandığını gözler önüne seriyor; üstelik milimetrik olarak.
Küçükçekmece-Tuzla-Sarıyer üçgeninde, 1992 -2002 yılları arasında 115 bin noktadan yapılan ölçümler hakkında bilgi veren Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Aktar, bu konuda şöyle diyor:
"Çöküntü, Haliç'in kenarında Yeni Camii mm. bazında iniyor. Haliç kenarına baktığımızda sadece Yeni Camii değil, bir çok yerde çökme olduğunu görüyoruz. Bu çöküntüler yılda 6 cm.'ye ulaşıyor."
ÇÖKÜNTÜ BÖLGELERİ
Görüntüler uydu -radar yöntemiyle, yerden 800 kilometre uzaktan çekiliyor. Belirlenen noktalardan düzenli olarak alınan fotoğraflar üzerinde ölçüm yapılıyor. Yapılan ölçümlerin sonuçlarına göre çöküntü bölgeleri şöyle:
"Yeni Cami'yi de içine alan Eminönü ile Ortaköy Camii ve çevreleri, Karaköy Rıhtım Caddesi üzerindeki binalar; Ayamama Deresi, Harami Dere ve Kurbağalı Dere çevresi, Tarihi Yarımada'da Haliç ve Haliç'e bağlantılı dere yatakları; Kasımpaşa çevresi, Bakırköy - Avcılar arasındaki Küçükçekmece'yi de içine alan sahil şeridi.
SAĞLAM BÖLGELER
Prof. Dr. Mustafa Aktar, "İstanbul için genelde bakıldığında sağlam zemini olan yerler yüksek yerler, oralarda bir sorun yok. Sorun daha çok kıyılarda, eski dere yataklarında, hatta bazen de yapay olarak uygulanmış yerler" diye konuşuyor.
Haliç ve Haramidere gibi noktalardaki çöküntüye büyük ölçüde çevredeki sanayi kuruluşlarının açtığı sondaj kuyuları ve bu kuyulardan çekilen su neden oluyor.
YUMUŞAK ZEMİN
Diğer bölgelerdeki en büyük problem ise zeminin yumuşaklığı. Bu tablo kentin olası depremde en çok etkilenecek alanlarıyla da birebir örtüşüyor. Yani çöküntünün olduğu alanlar aynı zamanda olası depremde hasarın yoğun olarak beklendiği bölgeler anlamına geliyor.
Türkiye'de 1.5 yıldan bu yana uygulanan yöntemle bir sonraki aşamada metro ve tüp geçişin bulunduğu güzergah ayrıntılı incelenebilecek ve bu hatlarda bir zemin çökmesi olup olmadığı aydınlığa kavuşacak. Dahası metro kazısının çevrede zemin çökmesine neden olup olmadığı da ortaya konulabilecek.