Güncelleme Tarihi:
Yenilenlerin sonu
(...) Sultan Mehmed askerine kılıcının hakkı olan yağma için üç gün izin verdi. Şehre ilk girenler sonrakileri disiplin altına aldı. Türk alayları Konstantinopolis'e, başta sancakları ve tuğlarıyla düzenli olarak girmeye başladılar. Sancakları dalgalanıyor, mehter zafer havaları çalıyordu. Asker, kendilerini bekleyen ganimetleri bir an önce üleşebilmek için şehre yayılmaya başladı. Önce savunmanın sona erdiğine inanamamışlardı. Sokaklarda rastladıklarını kılıçtan geçirdiler. Pekra'dan haliç'e doğru çok kan aktı, ancak kısa sürede yatıştı. Askerler esirlerin ve eşyaların daha değerli olduğunun farkına vardılar. Kerkoporta'dan girenler, buraya yakın olan Blahernai'deki İmparator Sarayı'nı yağmaladılar. Saraydaki Venedik birliğini alt ederek değerli eşyaları kapıştılar, kıymetli taşlarla süslü kaplamalarını söküp aldıkları ikonaları ve kitapları yaktılar, mozaikleri ve mermerleri parçaladılar. Askerlerin bir kısmı da surların yakınındaki birkaç küçük kiliseye yöneldi. Harisios Kapısı yanındaki Aya Yorgi ile Petra'daki Aya Yani kiliseleri tahribata uğradı. Ünlü Kariye Kilisesi'ne girenler buradaki mozaiklere ve fresklere dokunmadılar. Sadece, Meryem Ana'ya ait olup Aziz Luka tarafından boyandığı söylenen Tanrı'nın Anası (Hodegetria) adlı ikona kargaşalıkta parçalandı. Buzans'taki kutsal emanetler arasında en önde gelen bu ikona, savaşanlara moral vermesi için kuşatma başlayınca asıl yeri olan İmparator Sarayı yanındaki kiliseden alınarak buraya getirilmişti. Askerler buradan civardaki evlere, pazar yerlerine ve şehrin batısındaki büyük binalara yöneldiler.
Haliç'teki gemilerden sahile çıkanlar Plateia Kapısı'ndan şehre girip buradaki depolara saldırdılar. Bu arada Hagia Teodosia Kilisesi'ne dua etmek için yürümekte olan kadınlar tutsak edildi. Askerlerin bir kısmı buradan tepeye tırmanarak kara surlarından gelenlerle birleştiler ve Pantokrator'daki üçlü kilise ve ona bitişik manastır ile Pantepoptes Kilisesi'ni yağmaladılar. Bir bölümü de Horaia Kapısı'ndan geçerek lumandaki çarşılara dağıldı ve buradan Akropolis Burnu'na ve Hipodrom'a doğru yayıldı. (...)
(Konstantinopolis Düştü. Doğan Kitap. 1999)