İstanbul Üniversitesi öğrencileri botanik bahçesi için yürüdü

Güncelleme Tarihi:

İstanbul Üniversitesi öğrencileri botanik bahçesi için yürüdü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 2013 17:59

Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’nin İstanbul Müftülüğü’ne verileceği iddiaları üzerine İÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğrencileri ve kendilerine destek veren bazı öğretim üyeleri tepkilerini yürüyerek gösterdi. Biyoloji Bölümü önünden başlayan yürüyüş Botanik Bahçesi’nde son buldu.

Haberin Devamı

Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı’nın da içinde bulunduğu İÜ Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’nin İstanbul Müftülüğü tarafından istendiği söylentileri İÜ Biyoloji Bölümü öğrencilerinin tepkisini çekti. İddiaya göre İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’in de katıldığı bir televizyon programında, söz konusu devir işlemine sıcak baktığını ifade etmesi öğretim üyelerinin de bu duruma tepki göstermesine neden oldu. Bazı bilim insanları da Türkiye’nin ilk Botanik Bahçesi’nde var olan bitki türlerinin birçoğunun başka bir yere götürülmesi durumunda yeni yerlerinde tutunma şansı olmayacağını belirtti.

ÖNLÜKLERİYLE YÜRÜDÜLER

Biyoloji Bölümü öğrencileri tarafından devir işlemine tepkilerini göstermek üzere 29 Mayıs günü organize edilen yürüyüşte, öğrenciler ve bazı öğretim üyeleri beyaz önlüklerini giyerek, Süleymaniye Camii’nin bitişiğinde yer alan Botanik Bahçesi’ne yürüdüler. Yürüyüşte öğrenciler alkış tuttu ve pankart açtı. Yürüyüşte olay çıkmadı. Botanik Bahçesi önüne gelen öğrenciler, yoğun alkış eşliğinde "Botanik bizimdir bizim kalacak" sloganı atarak içeri girdi.

Yürüyüşün ardından gerçekleştirilen panele, İÜ Fen Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Dinçer Gülen, Türkiye Biyologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Dr. İlbay Kahraman ve Biyoloji Bölümü Genel Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Çotuk konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında Fen Fakültesi Çevre Kulübü Başkanı ve Çevre Biyolojisi öğrencisi Ezgi Sesil Coşkun yaptığı konuşmada Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından bilim insanlarının, bitki örneklerini görmeye Botanik Bahçesi’ne geldiğini belirterek şunları anlattı:

"Senelerin emeğiyle oluşturulan bu bitki örnekleri bir dolaptan diğerine taşınırken bile dikkatli oluyoruz. Böyle bir taşınma sırasında bitkilerin nasıl bir hal alacağını size sormak istiyorum. Botanikte yapılan laboratuvar uygulamalarındaki tüm bitki örneklerini biz bu bahçeden temin etmekteyiz. Siz de takdir edersiniz ki bitkiyi incelemeden bitki tahlilini yapmak mümkün değildir. Acaba taşınırken kaç bitki telef olacak? Senelerdir hocalarımızın ve başka çalışanların binbir emekle oluşturduğu, içinde birçok endemik türleri de bulunduran bu bahçe bir bilimsel kaynak olarak taşınma sırasında yaşanacak kayıplarla kaç sene geriye gidecek? Herhangi bir taşınma olasılığında o bahçenin bugünkü halini alması kaç sene sürecektir? Birçok araştırmacı bahçemizdeki bitkileri görmek için burayı ziyaret etmektedir. Bahçemiz bu yönüyle paha biçilemez bir kaynaktır"

"BURASI BİR BİLİM YUVASIDIR"

Öğrencilerin bu duruma sessiz kalamayacağını vurgulayan Coşkun sözlerine şöyle devam etti: "Bu duruma sessiz kalmamak için derhal 2 bine yakın imza topladık. Sosyal medyada oluşturduğumuz ‘Botanik Katledilemez’ etiketiyle de sesimizi rektöre, medyaya ve binlerce insana duyurduk. Birçok insanın desteğini aldık. Duyarlı gazeteciler, köşe yazarlarında ya da radyolarda bu konuya destek verdiler. Bahçede hocalarımızın da katıldığı bir forum oluşturduk ve bu panelin yapılmasına karar verdik. Umarım bu panel sesimizi duyurmada bizi bir adım daha ileriye götürürüz. Burası bir bilim yuvasıdır öyle kalmasını düşünüyorum."

"DEMOKRASİ BİLİMİ REHBER EDİNME SANATIDIR"

Panelin konuşmacıları arasında olan Türkiye Biyologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Dr. İlbay Kahraman demokrasinin azınlıkları dinleme ve onlara tahammül etme sanatı olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

"Çağdaşlık ya da demokrasi, bilimi rehber edinme sanatıdır. Ama ne hikmetse kendini çok çağdaş bir yönetim olarak sunmaya çalışan mevcut hükümet her koşulda ülkenin önünü, ülkenin biyolojik değerlerinin önünü tıkamak için elinden geleni ardına koymuyor. Önce Hidroelektrik Santraller (HES) dediler biyolojik değerlerimizi katlettiler sessiz kaldık. Yöresel olarak bir takım gruplar seslerini yükselttiler ama ülke olarak sesimizi en doruğa çıkarmamız gerektiği durumda maalesef yükseltmedik. Oralara da HES’er yaptılar. Bizim yaptığımız HES’ler yöredeki biyolojik değerleri katleden bir şekle bürünüyor. Rüzg?r ya da güneş enerjisinden yararlanabilecekken, nükleer enerjiyi üstelik de ülkenin en güzel yerlerinde endemik ve biyolojik değerlerin en yoğun olduğu yerlerde kurmakta en ufak bir tereddüt yaşamıyoruz. Bunları yaparken yerel olarak bu ülkeye bir şekilde sahiplenen küçük grupların aktifleşmesinin bir adım ilerisine gidemiyoruz. Oysa sesimizi çıkartmamız gerekiyor."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!