Sefa KAPLAN / BAKÜ
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2011 00:00
Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı TÜRKSAV tarafından düzenlenen ‘Türk Dünyası Hizmet Ödülleri’ vesilesi ile gittiğimiz Bakü’de, Azerbaycan Yazıcılar Birliği’nin başkanı ünlü yazar Anar ile konuştuk. Anar, ‘Sıraselviler’de Bir Otel Odası’ gibi konusu İstanbul’da geçen bir roman daha yazmayı çok istediğini belirtiyor.
SOVYETLER’in bugün bağımsız birer cumhuriyet olan ülkelere bıraktığı birkaç önemli mirastan birisi de kültür ve sanata verilen önem. Bunu İnce Sanatlar Müzesi kadar Azerbaycan Yazıcılar Birliği’nde de görmek mümkün. Beş katlı bir binanın ‘yazıcılar’a yani ‘yazarlar’a tahsis edilmiş olması değil şaşırtıcı olan, şaşırtıcı olan genciyle yaşlısıyla insanların kültürel meselelere olan ilgisi. TÜRKSAV’ın ödül töreninden sonra Azerbaycan Yazıcılar Birliği’nde yapılan kimi tartışmalar bu nedenle can alıcı nitelikteydi.
Ancak, asıl 25 yıldır Azerbaycan Yazıcılar Birliği’nin başkanlığını yürüten Anar’ın odasına girince yaşadığımız şaşkınlık görülmeye değerdi. Çünkü çoğu siyah beyaz olan duvardaki fotoğraflar, iki ülke edebiyatının nerelerde kesişip nerelerde kavşağa dönüştüğünü de seriyordu gözler önüne. Sözgelişi, bir fotoğrafta hayli genç bir Aziz Nesin, Bahtiyar Vahapzâde ile kucaklaşıyor; bir diğerinde aynı gençlikte bir Orhan Pamuk, Anar’la muhabbet ediyordu. Hiç kuşkusuz en fazla göze çarpan muhtelif Nâzım Hikmet fotoğraflarıydı. Cengiz Aytmatov, Cengiz Dağcı, Necip Fazıl, Oktay Akbal, Mevlânâ, Yunus Emre, Genceli Nizamî ve Fuzûlî ise Anar’ın odasını süsleyen diğer dostlarıydı. Bir tarafta ise Edebali’nin vasiyeti çarpıyordu göze...
Nobel’e sevindik ama
Anar ise arkasında Genceli Nizamî’nin resmedildiği bir halının asılı olduğu bir masada oturuyordu. Yanına yaklaşıp, gündemin en sıcak sorularından birisini bırakıyorum masanın üzerine. “Duydunuz” diyorum, “iki gündür, Azerbaycan’ın Eurovizyon’daki birinciliğinin Türkiye’yi nasıl sevindirdiğini anlatıyor arkadaşlar. Merak ediyorum, Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü aldığında, benzer bir sevinç dalgası hasıl oldu mu Azerbaycan’da?”
Böyle bir soruyu beklemeyen Anar kadar, Orhan Pamuk’u çoktan mahkûm etmiş diğer konuklar da şaşırıyor. Kendini ilk toplayan Anar oluyor buna rağmen. “Orhan benim arkadaşımdır, Nobel’i almasına elbette çok sevindim. Ama keşke Ermenilerle ilgili o sözlerden sonra olmasaydı bu...” diyor hüzünlü bir sesle.