Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN'DAN SIKI PAZARLIK |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından Bakan Binali Yıldırım başta olmak üzere projede yer alan firmaların yönetim kurulu başkanlarını kürsüye davet etti ve proje için pazarlığa başladı. |
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Bugün Türkiye’nin iki büyük şehrini İstanbul ve İzmir’i birbirine bağlayacak çok büyük bir projenin temelini atıyoruz. Buradan Dilovası’ndan otobana girecek bir araç, asma köprüyü geçecek, oradan Orhangazi ve gemlik üzerinden Bursa çevre yoluna çıkacak, oradan sonra araç Ulubat Gölü’nün doğusundan, Mustafa Kemal Paşa ve Susurluk’tan geçerek Balıkesir’e gelecek. Soma, Kırkağaç ilçelerimizden geçen araç, Turgutlu’dan batıya yönelecek ve İzmir çevre yoluna girerek İzmir’e ulaşacak.
"İSTANBUL-İZMİR 3,5 SAAT"
Bu proje sadece İstanbul ve İzmir’i bağlamakla kalmayacak, yol üzerindeki illerimiz bu otoyoldan istifade edecek hem de çevre iller bu otoyolu kullanacak. Çok geniş bir hat, 18 il bundan istifade imkanını bulacak. Bu otoyolla birlikte ticari olarak yeni bir canlanmayı yaşayacağız. Şu anda İstanbul İzmir arası mevcut devlet yoluyla 8 ila 10 saat arası sürüyor. Bu yolun tamamlanmasıyla bu süre 3,5 – 4 saat gibi bir süreye düşecek. İstanbul’dan yola çıkan araç 2 saatte Eskişehir’e ulaşacak.
Bağlantı yollarıyla birlikte tam 421 km yol inşa etmiş olacağız. Tabi bu proje kapsamında, bir başka büyük projeyi daha gerçekleştiriyoruz. Dilovası’ndan Hersek’e 3 km uzunluğunda bir asma köprünün de inşaatına başlıyoruz. Bu köprü tamamlandığında, dünyadaki en uzun ikinci köprü Türkiye’de inşa edilmiş olacak. En uzun 20 köprü arasında Türkiye’de şu anda iki köprü var.
Bu proje kapsamında toplam 18 km uzunluğunda 30 viyadük, 7,5 km uzunluğunda 4 tünel yapıyoruz. Yaklaşık 50 bin kişilik bir istihdam sağlanacak ve inşaat sektörümüz bu projeden olumlu yönden etkilenecektir. Trafiğin hafiflemesi sayesinde, 870 milyon liralık bir tasarruf elde edilecek. Projenin maliyeyi 11 milyar Türk lirası. 7 yılda bitmesi planlanan köprü, inanıyorum ki daha kısa sürede tamamlanacaktır. Biraz sonra pazarlığını burada yapacağız.
İNŞAAT ŞİRKETLERİNE “DAHA ÇABUK YAPIN” ÇAĞRISI
Ben kendime göre evde bir hesap yaptım. Bu hesaba göre bu çağda artık böyle bir projenin bu kadar süreye yayılmasını, bu kadar güçlü firmalara ben yakıştıramadım. Böyle güçlü firmaların oluşturduğu bu konsorsiyum bunu kısa sürede halletme süresine sahiptir.
Bizim Kurtuluş Savaşı’nda ve öncesinde yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri yol sıkıntısıydı. O günleri okuyanlar, İstanbul’dan Yemen’e gitmek, asker götürmek ya da oradaki askerlerimizi Anadolu’ya transfer etmek için yabancı şirketlerin gemilerini kullanıyorduk. Seyahat aylarca sürüyordu. Taşıt bekliyorlardı. Doğu cephesine asker sevkıyatı yapılacak, askerlerimiz trenle Pozantı’ya taşınıyor, Toros’lar yürüyerek aşılıyor, ardından da Elazığ’a kadar meşakkatli bir sevkıyat yapılıyordu.
“YOL MEDENİYETTİR”
Biz bu yola çıkarken, yol medeniyettir dedik. Bunun içinde kendimize ilk etapta 15 bin km duble yol hedefini koyduk. Şimdi bu hedefe çok yakınız, 2 bin kilometremiz kaldı.
Cumhuriyetimiz ilanı ardından başlatılan karayolu noktasında, bize kadar iktidarımıza kadar 79 senede yapılan 6100 km bölünmüş yol var. Ama şu 7.5 yıl içinde yapılan ise işte her şey ortada, 7 bin kilometreyi şu anda yakaladık, aştık.
Demiryolu inşaatında da maalesef Gazi Mustafa Kemal’e kadar atılan adımlar var. Ama ondan sonra bir duraklama süreci ve bize kadar bu süreç böyle geldi. Biz yoğunlaştık. Nüfus arttı, ticaret hacmi arttı. Ama bizim yol uzunluğumu artmadı. 2002’ye geldiğimizde Türkiye’deki bölünmüş yol az önce söylediğim gibiydi. Seçimlere girerken bir söz verdik ve ülkemizi bölünmüş yol ağıyla öreceğiz dedik. Bir taraftan da demiryolu ağıyla da öreceğimize söz verdik. Sözlerimizin arkasında duruyoruz.
8 yılda 13 bin kilometre duble yol yaparak bunu ispatladık. Sadece bu değil, illerimizi, ilçelerimizi, köylerimizi, hatta yayla ve mezralarımızı da yollara kavuşturduk. KÖYDES ve BELDES projemiz de bunun adımıdır. Bunlarla bu adımlar atıldı.
Demiryolu, denizyolu ve hava taşımacılığında Türkiye’ye ilkleri yaşattık. Yarın THY’de 4 yolcu ve bir kargo uçağının teslim törenini yapacağız. Yani artık ülkemiz, kendi 777’lerine kavuşuyor. Artık dünyanın Türkiye’den bir diğer ucuna non-stop gidecek uçaklara sahip oluyoruz. Kendi uçak sayımızı 149’a çıkaracağız. İstanbul’daki üç büyük projemiz. Marmaray, tüp geçit ve üçüncü köprü projelerimizi de gerçekleştireceğiz.
Diyor ki Ziya Paşa: “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde”
KILIÇDAROĞLU'NA CEVAP
Her zaman söylüyorum Ankara’nın sığ gündemine takılıp kalsaydık, o seviyesiz üsluba takılıp kalsaydık, Türkiye’ye bu eserleri kazandıramazdık. İktidarken taş üstüne taş koyamayanlar, bunu yapan bu iktidarı yavaşlatmak için yapmadıklarını bırakmadılar.
Bizim dilimizde, Marmaray var, dünyanın en büyük ikinci köprüsünü inşa etmek var, hızlı tren var, demiryolları var, en büyük ulaşım projeleri var, doğu’yu batı’yla buluşturmak, kuzey’i güney’le buluşturmak, adalet barış var. Ama aynı anda, aynı zamanda o politikacıların dilinde nelerin olduğunu görüyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ına nezaketsiz dil kullanan politikacı profili Türk milleti adına bir talihsizlik, yüz karasıdır. Bu dil, rütbe-i aklın yani fikir ve edep düzeyinin neresinde olduğunu gösteriyor.
Bu hakaretleri açıkça söylüyorum. Bu partilerin mensupları olan değerli kardeşlerim de tasvip etmiyor. Bu sözleri sarf eden kişilerin, mensup olduğu bu hareketler, milletimden de alıcı bulmuyor.
Biz bu dile bu üsluba eyvallah etmeyiz. Ama aldığımız terbiye onlara aynı dille de cevap vermemize müsaade etmez. Bakın biz dünyanın en büyük ikinci köprüsünün temelini atıyoruz, Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 87. yıl dönümünde cumhuriyetimize en önemli armağanını veriyoruz. Onlarsa deli dumrul olmanın sevdası içinde. Ben bir kez daha bu üslubu edep adap yoksunluğunu milletime havale ediyorum. Milletim zaten gereken cevabı vakti geldiğinde yine verecektir.