Ayten SERİN/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2002 01:48
Fransız Araştırma gemisi ‘‘L'Atalente’’nin verilerinin ardından İstanbul için tehlikeli olan 110 kilometrelik fayın 60 kilometresinin 1912'de kırılmış olabileceği ve bu sayede İstanbul depreminin büyüklüğünün 7.4'ten 7'ye inebileceğinin açıklanması, deprem uzmanlarınca değişiklik yorumlara yol açtı.
Bilim adamlarının görüşleri şöyle:
3 yıl önce söylemiştim
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy (İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü): Biz başından beri Marmara Denizi'nde 17 Ağustosta kırılan fayın Yalova-Çınarcık hattında gittiğini, Marmara'yı boydan boya kat etmediğini, diğer kolun ise Ganos Fayı'nın Marmara Denizi'ndeki devamı olan Tekirdağ Silivri Çukuru'nun güneyinden geçen bir fay olduğunu vurgulamıştık. 1935'ten bu yana Marmara Adası Biga Bloku yılda 2 cm'lik bir yer değiştirme ile 140 cm'lik bir yer değiştirme potansiyeli taşımakta. Bu da fay üzerinde 6.7'lik deprem riskini işaret eder. Bunu da 3 yıl önce Hürriyet'te manşet olan bir haberde anlatmıştım.''
7'ye indi denecek bir veri elde yok
Yrd. Doç Dr. Oğuz Gündoğdu (İÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü): Bu araştırma, bir olgunun arkasında veri tabanıyla ortaya konmasıdır. Açıklamada tehlikenin hálá olduğu söylendi, ben de buna katılıyorum. Mühendislik önlemlerinin bir an önce harekete geçirilmesi gerekir. Biz ‘‘fay tek parça kırılmayacak’’ derken bizim gerekçelerimizden bir tanesi, 1912 depreminin iyi anlaşılması gerektiğiydi. Bugün onların açıkladığını, fayın kırıldığını söylemiştik. Şimdi bunu belgeyle söylüyorlar. Bu bilimsel olarak çok faydalı bir şey ama tehlikeyi değiştirmez. ‘‘7'ye indi’’ denecek veri de elde yok. Doğa tam tersini söylüyor. Varsayalım ki dedikleri doğru; orada 90 yıllık bir enerji var. Düzce depreminin 43 km'lik bir fay boyu vardı ve 7.2'lik büyük bir enerji açığa çıkardı. İstanbul'da bu durumda 7 ve üzeri olması güçlü bir olasılıktır.
Önemli olan, etkileri en aza indirebilmek
Prof. Dr. Ahmet Ercan (Jeofizik Kurumu Derneği Genel Başkanı): Bilimsel veriler, Marmara'da tansiyonunun yükseldiğini gösteriyor. 1912 yılında kırılmış Ganos kırığının yeniden kırılmayacağını ve gerilimin boşalmış olduğunu söylemek, bilimsel gerçeklere aykırı. Deprem olduğundan beri jeofizik ve jeolojik bilgilere dayanarak söylediğimiz değişmeyen tek söylem, Sivriada'dan Mürefte'ye kadar yaklaşık 110 kilometrelik kırığın iki depremle ve iki parçada kırılacağı, İstanbul'a yakın olan parçanın yaklaşık 6.4'lük bir depremle, Tekirdağ'a yakın olan bir parçanın yaklaşık 7 büyüklüğündeki bir depremle kırılacağıdır. İnsanları kırık söylemleriyle meşgul edeceğimize, olabilecek bir depremin etkilerini aza indirmek konusunda yapılacak çalışmalar üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor.