Güncelleme Tarihi:
“Bu tutuklamayı hukuki bir nitelemeye tabi tutamıyorum. Benim böyle bir yeteneğim yok. Çünkü bu, Aziz Nesin’lik bir karar. Şimdiye kadar Aziz Nesin’in kitaplarından okuduklarımdan biriktirdiğimle yorum yapabilirim. Yok önünü iliklemiş, yok sağda durmuş... Bu karar sulh ceza hâkimliklerinin bağımsızlığına ilişkin bir zorlama karardır. Bir şekilde Doğan Grubu, Fetullahçılarla ilişkilendirmek isteniyor. Ama Barbaros Muratoğlu’nun yanındaki diğer gazeteciler hakkında bir şey yapılmaması çok anlamlıdır. Dolayısıyla bu bir çamur atmadır. Onlar da biliyorlar bunun hukukla bir alakası olmadığını.”
TUTUKLAMA İNFAZA DÖNÜŞTÜ
Durakoğlu, tutuklamalarda delil yaratan bir mantığın işlemeye başladığını belirterek şöyle devam etti: “Burada sulh ceza hâkimliklerinin yargı sistemindeki konumunu yorumlamalı. Fransa’da sulh ceza hâkimliklerine özgürlükler hâkimliği gözüyle bakılıyor. Bizde kurulmasının gerekçesi olarak Fransa’yı göstermelerine rağmen şu anki işlevleri bakımından tutuklama müesseselerine dönüşmüştür. Tutuklama gerekçesi olmasa bile gerekçeleri olayın içerisinden bir biçimiyle ayıklamak suretiyle, delil yaratan bir mantık işlemeye başladı. Bu mantık, kanunda çok açıkça tedbir olarak öngörülen tutuklama işlemini infaza dönüştürüyor. Tehlikeli olan mantık budur. Önce tutuklamaya karar veriliyor. Sonra tutuklamanın gerekçesi, olay içerisinden ayıklanıyor. Hukuken gerekçe yapılamayacak gerekçeler bulunmaya çalışılıyor. Düşünün ki, Barboros Muratoğlu’nun kendisi ByLock kullanmadığı halde, ByLock kullanan kişiyle konuşmuş olması gibi gerekçeler... Sanki bunu bilebilmesi mümkünmüş gibi... Bunlar hep zorlama gerekçeler.”