Güncelleme Tarihi:
Kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 38,29 olarak ölçüldü.
SON 15 YILIN ORANLARI
Barajlardaki doluluk oranı, 27 Ocak tarihi baz alındığında 2005'te yüzde 49,64,
2006'da yüzde 88,60,
2007'de yüzde 54,62,
2008'de yüzde 25,24,
2009'da yüzde 49,48,
2010'da yüzde 96,15,
2011'de yüzde 88,21,
2012'de yüzde 65,80,
2013'te yüzde 74,17,
2014'te yüzde 32,66,
2015'te yüzde 85,13,
2016'da yüzde 73,80,
2017'de yüzde 84,63,
2018'de yüzde 73,39,
2019'da 90,69,
2020'de yüzde 55,25,
2021'de ise yüzde 34,22 olarak gerçekleşti
YAĞIŞLARIN KARAKTERİ İSTANBUL'DAKİ BARAJLARIN DOLULUK ORANINI ETKİLİYOR
BÜ Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, "Yağışların karakteri giderek değişmeye başladı. Yağışlar bir anda kuvvetli bir şekilde düşüyor, sel oluyor ve gidiyor, bir faydası olmuyor" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, AA muhabirine, dünyada gündeme gelen kuraklık, iklim değişikliği ve yağışlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İklim değişikliğinin aslında dünyanın enerji problemi olduğunu belirten Tek, bu çözülmeden küresel iklim değişikliğine çare bulunmasının mümkün olmadığını kaydetti.
Tek, Türkiye'nin uzun kurak süreçten geçtiğini, geçen hazirandan 15 Ocak'a kadar yağışların mevsim normallerin çok altında gerçekleştiğini söyledi.
Sonbaharda yağış miktarının oldukça azaldığına dikkati çeken Tek, ocak ayının ikinci periyodunda yağışların gelmeye başladığını kaydetti.
Tek, Pasifik'te "El Nino" ve "La Nina" gibi atmosferik olayların meydana geldiğini anımsatarak, "Pasifik ısındığı zaman bizde kuraklık oluyor, Pasifik soğuduğu zaman bizde yağışlar biraz daha artmaya başlıyor. Geçtiğimiz yaz ülkemiz 'El Nino' dönemindeydi. Pasifik'te sıcak sular vardı, o dönemde bizde kuraklık kendisi gösterdi. Yavaş yavaş 'El Nino' periyodundan çıkıyoruz, 'La Nina' periyoduna giriliyor. 'La Nina' periyoduna girildiğinde yağışlar başlamış vaziyette." değerlendirmesini yaptı.
"Mart, nisan ve mayısta yağışlar ortalama ve üzerlerinde gözüküyor"
Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Tek, önümüzdeki günlerde devam edecek yağışların ocak ayı sonuna kadar önce batı, sonra yurdun doğu ve orta kesimlerinde etkisini göstereceğine söyledi.
Şubatta ortalamanın altında yağış olacağının tahmin edildiğini belirten Tek, "Mart, nisan ve mayıs aylarında, yağışlar ortalama ve üzerlerinde gözüküyor. Burada yağışların karakteri önem kazanıyor. Dönem dönem kuraklık yaşıyoruz ve bundan sonra da yaşayacağız. Kullanma suyunun sadece yağışlara bağlı olarak çözülmeye çalışılması çok doğru bir yaklaşım değil. İstanbul'daki baraj havzaları topladığımızda kentin 200 günlük suyuna yetiyor. Çözümlerden biri de belli belli metrekare üzerinde alanları olan yerlerde sarnıçlar kurulması." diye konuştu.
Tek, nüfus artışına paralel olarak su kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerektiğini, tasarrufun kuraklık döneminde tek başına yeterli olamayacağını belirtti.
Yağışta su biriktirilmesinin önemli olduğunun altını çizen Tek, denizden su arıtma teknolojisinin çok pahalı ve fazla enerji kaynağı gerektirdiğini kaydetti.
"Kurak süreçleri ülkemizde yaşamaya devam edeceğiz."
Kuraklık dönemlerinde İstanbul'daki barajların dolulukların yüzde 19'lara kadar düştüğüne dikkati çeken Tek, şunları kaydetti:
"Ocağın ikinci periyodunda kuzeyden akımlar gelmeye başladı. Bu ayda gelmeye başlayan yağışlarla birlikte İstanbul'daki baraj doluluk oranları yüzde 30'ların üzerine çıktı. Ocak ayı sonuna kadar yine yağışlı sistemler gelecek. Önümüzdeki yağışlarla İstanbul barajlarındaki doluluk oranının yüzde 40'lara kadar ulaşacağını düşünüyoruz. Kurak süreçleri ülkemizde yaşamaya devam edeceğiz."
Adil Tek, normal yağışın sızma denilen yeraltı sularının beslenmesine çok faydası olmadığını, kar yağışının barajların doluluk oranını daha çabuk artırdığını söyledi.
Kandilli Rasathanesi'ndeki 100 yıllık ölçümlerde yağışların matematik analizinin görüldüğünü kaydeden Tek, yağışların miktarı artmakla birlikte yağışlı gün sayısının azaldığını söyledi.
Tek, yağışların karakterinin giderek değişmeye başladığına değinerek, "Yağışlar bir anda kuvvetli bir şekilde düşüyor, sel oluyor ve gidiyor, bir faydası olmuyor. Bu durum da küresel iklimin önemli göstergelerinden bir tanesidir." dedi.
Dünya Meteoroloji Teşkilatının yayınladığı bir makaleye göre yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde bazı bölgelerdeki üretimlerde enerji harcamaların düştüğünü aktaran Tek, Çin'in üretim bölgelerindeki hava kirliğinde ise azalma görüldüğünü bildirdi.
"Meteorolojik karakterli doğal afetlerde tek başınıza bireysel tedbir alamıyorsunuz"
Tek, bu dönemde sıcaklıktaki genel yükselme trendinin sürdüğünü kaydetti.
Sıcaklığın artması ve yağışların karakterinin değişmesinin orman yangınlarını artırdığını anlatan Tek, şöyle devam etti:
"Örneğin, deprem çok büyük bir felakettir fakat depreme dayanıklı bina tercih ederseniz depremden bireysel olarak korunabilirsiniz. Meteorolojik karakterli doğal afetlerde ise tek başınıza bireysel tedbir alamıyorsunuz. Dünyadaki doğal afetler sıralamasında deprem 4. sırada geliyor. İlk sırada meteorolojik karakterli olan doğal afetler, sıcak hava dalgaları, sel su baskınları ve fırtına olayları var."