Güncelleme Tarihi:
Savaşın bayraklar, haritalar, madalyalar, güç, unvan... gibi gösterilen yüzünün aksine insanlardan oluştuğunu işaret eden bir gövdeye kurulu şiirlerle açılıyor kitap. İki bölümden oluşan kitap, savaşın en karanlık ve kalabalık yerinden yok sayılan insana ve ıssızlığına yakılan bir işaret fişeği. Gücü ve iktidarı sorgulayan; insanı yok sayan bayrakları, üniformaları ve sonuçları ile ezberletilen tarihe karşı bir yepyeni tez: Issız. Kuralları aşan ve sınırdan taşan şiirlerden mürekkep Issız; kahramanlığa, güce, erilliğe, büyüklüğe, iktidara karşı bir isyandan öte insanla bakan ve savaşın ortasında oturup göğe bakan, sakalına güneşler öğreten, hayatı savunan insanların hatıralarına yaklaşan şiirlerden oluşuyor. Cenk Defteri ve Çekirdek bölümlerinden oluşan kitap, militarizmi çoksesli sorgulayan şiirleri bünyesinde taşıyor. Türk şiirinde ilk kez antimilitarist bir yaklaşım bütünlüklü olarak dile geldi Issız ile. Gündoğdu, çağdaşlarından ayrıldığını Issız'daki yaklaşımı ve deneysel yönelimi ile ortaya koyuyor. Hayata ve gerçeklere dilin kazanımlarıyla bağlılığını ortaya koyan Cenk Gündoğdu bütün haritalar kırmızı'da şöyle sesleniyor:
''her şey bitti, bir şeyle her şey bitti
bunu rütbesiz adım söyledi
her şey, bir şeyle bitti
ama savaş bizimle sürüyor
boş bir ev gibi çağırdıkça toprak
doluştuk odalarına onun
üstümüze dünyanın örtüsü bir acı kapandı
bak, yine de saklıyoruz temiz bir mintan
gibi giyeceğimiz o göğü''