Güncelleme Tarihi:
İşte çeşitli ülkelerin en önemli basın organlarında öne çıkan başlıklar ve haber özetleri...
JERUSALEM POST
Yaakov KATZ: TÜRKİYE KRİZİNDE İSRAİL'İN SANILANDAN DAHA FAZLA KAYBEDECEK ŞEYİ VAR
Türkiye ile yaşanan son gelişmeler yüzünden, askeri ilişkiler kopma noktasına geldi ve İsrail’in en önemli silah ithalatçıların biriyle ticari ilişkiler neredeyse tamamen dondurulmuş oldu. İsrail, vahşetin kol gezdiği Ortadoğu’da iyice yalnızlaştı. İsrail, bundan sonra olacaklar konusunda ne gibi adımlar atacağını bilmiyor. Türkiye, İsrail için herhangi bir komşudan çok daha fazlasıydı. Terörle savaşta dayanak ve güvenliği ilgilendiren hassas istihbarat konularında sırdaş ülkeydi. Ankara, İsrail ile ilişkileri zayıflatma kararını açıkladığı gün, ABD’nin yeni füze radarlarını topraklarına kabul etti. İsrail de, Türkiye de ABD’nin bölgedeki en önemli iki müttefiki. Böyle olunca, iki ülkenin arasındaki buzları eritme görevini ABD’nin üstlenmesi olası görünüyor.
HAARETZ
Akiva ELDAR: TÜRKİYE İLE YAŞANAN KRİZ, DİPLOMATİK TSUNAMİNİN BAŞLANGICI
Türkiye ile aramızda yaşananlar, diplomasi, güvenlik ve ekonomi alanlarında karşılaşacağımız saldırıların kırmızı alarm niteliğindeki bir başlangıcı. Türkiye’nin İsrail mallarını boykot etme tehdidi de sadece ilk adım. Bu yaptırımlar, ekonomik zorluklar nedeniyle Tel Aviv’de sokaklara dökülen 450 bini aşkın eylemciyi de etkileyecek. İsrail’de sosyal adalet isteyen halk da bozulan ilişkilerden nasibini alacak, çünkü taleplerinin gerçekleştirilmesi daha da gecikecek. İsrail hükümet sözcüsünün televizyonlara yaptığı açıklamalara bakılırsa sorun “özür dileme” meselesi değil, Türkiye’nin rejimiyle ilgili. Ancak, eğer Netanyahu Mavi Marmara baskınının hemen akabinde Türkiye ile buzları eritecek hamleler yapmış olsaydı, olay bu kadar büyümezdi. Şimdi Türkiye’nin büyükelçilerini ülkeye çağırması, Mısır ve Arnavutluk’a aynı yolu göstermiş oldu. Bu krizin devamı da gelecektir.
YNETNEWS.COM
TÜRKİYE İLE NELER OLACAK?
Yoshi Yehoshua: Türkiye’nin gölünü alalım
İsrail’in Türkiye ile söz dalaşına girme ve haklı olduğunu ispatlamaya çalışma lüksü yok. Sorumlu bir devlet olarak güvenliği önemsemeli ve gurur yapıp, egosunu düşünerek davranmamalı. Özür dilemek onursuzluk değildir. Aksine, özür dilemenin sonuçlarını göğüslemek, dilememenin sonuçlarına katlanmaktan çok daha kolaydır. Palmer raporunda belirtilmese de, özür dilenmelidir. Türkiye ile ilişkilerin daha da kötüleşmesine mahal verilmemelidir. Başbakan Erdoğan Gazze’yi ziyaret ederse, İran ve Suriye ile ilişkilerini güçlendirirse, İsrail bölgede daha kötü bir pozisyona düşecektir.
Moshe Ronen: Türkiye’ye taviz vermeyelim
Bir devletin onurlu olması önemlidir. Hele ulusal onur, daha da mühimdir. Birçok savaş bu nedenle çıkmamış mıdır? Adalet de önemlidir elbette. Birleşmiş Milletler hukuki açıdan da İsrail’i haklı bulmuştur. Türkiye’nin “özür” talebi birçok nedene dayanıyor. Öncelikle, İslami eğilimi bilinen Recep Tayyip Erdoğan içten içe, Yahudilere karşısında diz çöktürtmek istiyor. İkincisi, Erdoğan ona oy verenlere “sert adam” imajı çizme peşinde. Üçüncü sebep ise, Türkiye’nin bölgede “lider ülke” olma arzusu. Özür, sözcüklerden ibaret değildir. İsrail bir kez özür dilerse, bundan sonra hep dilemek durumunda kalır. Bunun doğruluğunu Türkiye’den örneklerde de görüyoruz. Türkiye yıllardır Ermenilerden soykırım için özür dilemeyi reddediyor, Kürt halkına ise özerklik hakkı vermeye hiç yanaşmıyor.
GUARDIAN
Başyazı: İSRAİL VE TÜRKİYE DALGALI DENİZE AÇILIYOR
İsrail bir kez daha stratejik bir ilişki yerine taktiksel bir zaferi tercih etti. Arap dünyasında iktidardan düşen diktatörlerle birlikte belirsizliğin arttığı bir ortamda, Türkiye'nin bir muhatap olarak önemi giderek daha çok arttı. Türkiye'nin Gazze ablukasını Uluslararası Adalet Divanı’na taşıması doğru bir karar. Palmer başkanlığındaki heyet tarafından Mavi Marmara olayıyla ilgili kaleme alınan BM raporu, bugüne kadar BM Genel Sekreterinin Gazze konusunda yaptığı bütün açıklamalarla, bundan önceki Goldstone raporuyla ve BM İnsan Hakları Konseyi'nin Eylül ayında yayımladığı raporla ters düşüyor. Eğer Palmer raporunun öne sürdüğü gibi Gazze ablukası uluslararası hukuka uygunsa, o zaman işgalin de uygun olması gerekir. Türkiye ile İsrail ilişkilerindeki sorunlar, BM Genel Kurulunda bu ay Filistin'in devletleşme planlarına ilişkin yapılacak oylamaya da yansıyacaktır.
THE NATIONAL
Başyazı: TÜRKİYE KENDİNE YENİ BİR ROL BİÇİYOR
Türkiye politikası anlamlı bir dönemeçte. Ülke bu değişimi haber verir gibi, içte ve dışta dört bir yana mesajlar veriyor. Bu, Türkiye’nin İsrail ile askeri ve diplomatik ilişkilerinde bir kopuşun işaretidir. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi sonunda, “karar vericilik” rolünü ordudan alıp sivil inisiyatife verdi. Daha önce benzeri görülmemiş kararlar alan Ankara, ABD’ye de Washington ile çatışma pahasına da olsa, ulusal çıkarlara uygun kararlar alacağının net sinyalini vermiş oldu.
GLOBES
Yuval AZOULAI: GERGİNLİK İŞ ORTAKLIKLARINI OLUMSUZ ETKİLEMEZ
İsrail ve Türkiye arasında 2010 yılı ortasından bu yama yükselen tansiyon, iki ülke arasında rutin seyrinde devam eden iş ortaklıklarını bozmadı. İsrail İhracat ve Uluslararası İşbirliği Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre İsrail’in Türkiye’ye yaptığı ihracatın (Ocak-Haziran) tutarı 1.1 milyar dolara yükselirken, Türkiye’nin İsrail’e yaptığı ihracat yine aynı dönemde 1.25 milyar doları buldu. Türkiye’nin, İsrail’in ihracat yaptığı ülkeler arasında 7’nci sırada bulunduğunu belirten İhracat Enstitüsü Başkanı Avi Hefetz “Türk iş adamlarının İsrail ile ilişkilerini kesmek istememesini, siyasi gelişmelerdeki olumsuzluğun ticarete yansımamasını umuyoruz” dedi. İsrail’in İmalatçılar Derneği Başkanı Shraga Brosh ise “Türkiye ile çift taraflı ticari ilişkilerimizin, diplomasi krizine rağmen, önceden belirlendiği biçimde devam edeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.