Güncelleme Tarihi:
İsrail Hava Kuvvetleri’nin Suudi Arabistan hava sahasından, Suriye-Türkiye sınırı üzerinden ya da doğrudan Irak’ın ABD uçaklarıyla dolu hava sahasını kullanarak İran’a ulaşmayı planladıkları da haberde altı çizilen noktalar arasında.
İşte Goldberg’ün 14 sayfalık dosyasından dikkat çeken detaylar:
"Obama yönetiminin önümüzdeki 12 ay içinde İran’a karşı herhangi bir askeri operasyon düzenleme ihtimali çok düşük. Bu arada yaptırımlar dolayısıyla Tahran’ın nükleer programdan geri adım atması, ya da reformcu Yeşil Hareket’in güçlenerek hükümeti ele geçirmesi ya da en azından muhalefetin iktidarın aşırılıklarını dengeleyebilecek bir konuma gelmesi de mümkün.
Ancak bunlardan çok daha olası olan şey İsrail’in İran’ın nükleer tesisleri üzerine bir hava operasyonu düzenlemesi.
Önümüzdeki Temmuz’a kadar İsrail’in 100 civarında F-15E, F-16I ve F-16C uçağıyla Natanz ve Kum’daki uranyum zenginleştirme tesislerini, İsfahan’daki nükleer araştırma merkezini ve belki de Buşehr reaktörünü vurma ihtimali yüzde 50’nin üzerinde. İsrail uçakları Suudi Arabistan hava sahasından, Suriye-Türkiye sınırı üzerinden ya da doğrudan Irak’ın ABD uçaklarıyla dolu hava sahasını kullanarak İran’a ulaşacak.
Böyle bir hamle birçok riski ve potansiyel felaketi de beraberinde getiriyor: İran’ın ve hatta Hizbullah’ın ölümcül saldırılarla cevap vermesi, bölgenin genelini etkileyecek bir savaş, petrol fiyatlarında felaketle sonuçlanacak kadar büyük bir artış, ABD-İsrail ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi, dünya genelinde Yahudilerin bir anda terörist saldırıların hedefi haline gelmesi ve çok yüksek bir ihtimalle Tahran’daki yönetimin elinin daha da güçlenmesi.
Eğer operasyon gerçekten başarılı olur ve İran’ın nükleer programı önlenirse, İsrail yukarıda bahsi geçen felaketlerin yanı sıra, elinde nükleer silahlar bulunan, din temelli, yok etme amacı taşıyan Yahudi karşıtlığının önüne geçmiş olacak. Böylece Ortadoğu’nun Arap rejimleri kamuoyu önünde İsrail’i kınarken, gizliden gizliye teşekkürlerini de gönderebilir.
İsrail’de üst düzey görevlerde bulunan, hatta aralarında Başbakan Benjamin Netanyahu da bulunan 40 yetkiliye bir soru soruldu: İsrail’in yakın gelecekte İran’ın nükleer programına saldırma ihtimali nedir? Bu soruya ilk etapta herkes cevap vermek istemese de sonuçta bu ihtimalin yüzde 50’nin üzerinde olduğu konusunda bir uzlaşmaya varıldı.
Elbette böyle bir söylentinin yayılması İsrail’in çıkarına. En azından Obama yönetiminin dikkatini çekmenin yolu bu. Ancak hükümetin içinden ve dışından, farklı partilerden isimlerin bu görüşü desteklemesi ve gizlilik çabaları durumun ciddi olduğuna işaret ediyor."