Güncelleme Tarihi:
Netanyahu, 1995’te yayımlanan “Terörle Mücadele: Demokrasiler İçeride ve Dışarıda Teröristleri Nasıl Yenebilir” isimli kitabında, kaçırılan askerler karşılığında terörist takası yapılmasının “İsrail’in defalarca yaptığı bir hata” olduğunu, teröristlerin serbest bırakılmasını reddetmenin “terör karşısında benimsenecek en önemli politikalardan biri olduğunu” yazdı.
Jerusalem Post gazetesinin haberine göre, İsrail Başbakanı, kitapta, “Hüküm giymiş teröristlerin cezalarını doldurmadan serbest bırakılmaları, masum insanların hayatlarını kaybedebilecekleri şantaj durumlarından sıyrılmak için kolay ve çekici bir yol olarak görülse de faydası en iyi ihtimalle anlık olabilir” yorumunu yaptı.
Tutukluların serbest bırakılmasının teröristlerde, “Yakalanırsam cezam kısa olur” duygusunu yaratacağını ve cesaret vereceğini ifade eden Netanyahu, bu tarz politikaların savuşturulmaya çalışılan şantaj olaylarını artıracağını savundu.
Ancak Netanyahu'nun söyledikleriyle yaptıkları arasında daha önce de önemli farklar olmuştu.
Örneğin, Netanyahu, 1997 yılında başbakanken, Ürdün’de Hamas lideri Halid Meşal’e düzenledikleri suikastta başarısız olan İsrailli ajanlarını ülkelerine geri getirebilmek için Hamas’ın fikir liderlerinden biri olan Şeyh Ahmed Yasin’in serbest bırakılmasına karar verdi.
Maliye bakanıyken de birçok sefer tutukluların serbest bırakılması için oy kullanan Netanyahu, o dönemde yaptığı açıklamalarda “serbest bırakılanların hiçbirinin elinde kan olmadığını” söyledi.
Netanyahu, 1996’da Yosef Fink ve Rahamim Elşeyh’in iadesi karşılığında Hizbullah’a 45 Şii tutukluyla 100’den fazla Hizbullah militanının cenazelerini vermeyi kabul etti. 1997’de ise El Halil Sözleşmesi kapsamında 750, Wye Çiftliği Anlaşması kapsamında ise 250 tutukluyu serbest bırakmıştı.
Kasım 2003’te maliye bakanı olduğu dönemde ise Elhanan Tannenbaum’un serbest bırakılması ve Benny Avraham, Adi Avitan ve Ömer Savayid’in cenazeleri karşılığında 430 tutuklunun serbest kalması için oy kullandı.