Güncelleme Tarihi:
Thomas Friedman: Eski dostlar birbirine küserse
Hem İsrail hem de Türkiye’nin müttefiki olarak, Gazze’ye yardım ulaştırmak için İsrail’in ablukasını kırmaya çalışan filonun komandolarla girdiği çatışmayı izlemek ıstırap verici bir olaydı. Şahsen, İsrail ve Türkiye’nin son zamanlarda çizgilerinden çıktıklarını düşündüğüm gibi, ABD’nin yapması gerekenin acilen bu iki ülkeyi orta noktaya çekmesi olduğunu düşünüyorum.
Bana göre Türkiye’nin bir köprü görevi görmesi veya Yahudi-Hıristiyan Batı dünyası ile Doğu’daki Arap ile Müslüman dünyası arasındaki hendek olarak görülmesi büyük önem taşıyor. Türkiye’nin Batı ile Doğu arasındaki istikrar sağlayıcı rolü dünyanın düzende kalabilmesi için kritik noktalardan birini oluşturuyor.
Birçokları Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tarafından reddedilmesi ardından Müslüman dünyasına yaklaştığını düşünüyor. Ancak ben, insanlar İsrail’in Gazze’ye müdahalelerini bu kadar eleştirirken Suriye’nin Lübnan başbakanının suikastına, İran rejiminin kendi seçmenlerine yönelik sertliğine, intihar bombacılarının Pakistan’da 100’e yakın kişiyi öldürmesine ve Hamas yanlısı militanların Gazze’deki Birleşmiş Milletler (BM) kampını yok etmesine bir tepki göstermemesini anlamakta zorlanıyorum.
Türkiye Batı ile Doğu arasında kendine has bir role sahip. Eğer Türkiye çok fazla doğuya kayarsa, Arap dünyasında daha fazla nüfuz sahibi olabilir ancak stratejik güvenini kaybedebilir. Daha da önemlisi, İsrail ve Araplarla iyi ilişkileri olan Müslüman, modern ve demokratik konumunu da yitirebilir. Kriz sona erdiğinde, Türkiye tekrar dengesini bulmalı.
* Thomas Friedman: Birçok Pulitzer Ödülü’ne sahip New York Times’ın köşe yazarı. Dünya Yuvarlak Değildir adlı kitabı, ABD’nin en çok satanlar listesinde uzun bir süre bir numarada yer aldı.
Başyazı: İsrail ve Gazze ablukası
İsrail’in tamamen yüzüne gözüne bulaştırdığı askeri müdahale için hiçbir özür bulunamaz. Düzenlenen komando baskınında Türk bayraklı bir gemide 9 aktivist ölürken, İsrail büyük bir eleştiri dalgası altında kaldı.
Bu üzücü olay aslında İsrail’in kendi eliyle açtığı bir yara. Saldırı İsrail’in bir zamanlar Müslüman dünyasındaki en büyük müttefiki Türkiye ile ilişkilerini bozdu, Gazze’deki Hamas önderliğindeki hükümete büyük bir propaganda gücü verdi ve Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi ile yürütülen Ortadoğu barış süreci görüşmelerini tehdit ediyor.
Baskın ardından sorulan sayısız soru, en kısa zamanda nesnel uluslararası soruşturma gerektiriyor. İsrail savunma güçleri komandoların saldırıya uğradığını gösteren görüntüler yayınladı. Peki askerler neden kendilerini ölümcül güç kullanmayı gerektirmeyen şekilde savunmaya hazırlanmamışlardı?
İsrail ve ABD’nin sorması gereken daha önemli bir soru var: Gazze’ye uygulanan abluka bir işe yarıyor mu? Hamas’ı zayıflatmaya yetiyor mu? Yoksa sadece Gazze’nin 1.4 milyonluk nüfusunu cezalandırmaya ve Hamas’ın tahriklerini örtmeye mi yarıyor?
Bu noktada ablukanın adil olmadığı ve İsrail’in uzun dönem güvenlik çıkarlarına ters düştüğü açıkça görülüyor. Üç yıl önce Hamas Gazze’nin kontrolünü ele geçirdiğinde başlatılan ablukanın amacı Gazze halkını kısa zamanda yeni hükümetlerine karşı çevirmekti. Ancak üç yıl sonra Hamas halen kontrolde olduğu gibi abluka İsrail hükümetinin başarısızlıkları için bir mazeret haline geldi.
Amos Oz*: İsrail güçleri denizde başıboş geziniyor
Onlarca yıldan bu yana Yahudilerin güç kullanabilme gücü tekrar ve tekrar bizi sarhoş etti. İsrail devletinin kurulduğu dönemlerde, Filistin’de bulunan Yahudi nüfusunun çoğunluğu İngilizleri ülkeden atmak ve İsrail’in kuruluşunu kabul etmeyen Arapları püskürtmek gibi amaçlar için askeri güç kullanmanın işe yarayabileceğini düşündü.
1967’deki Altı-Gün savaşından beri, İsrail askeri kullanım üzerinde sabitlendi. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka ve insani yardım taşıyan gemilerin şiddetle engellenmesi, bu yaklaşımın “güçle yapılamayan bir şeyin daha büyük bir güçle yapılmasını” gösteren basamaklarını gösterdi. Bu yanlış görüş Hamas’ın Gazze kontrolünün silah kullanarak çözülebileceğini varsayımından doğuyor.
Ancak Hamas sadece bir terör örgütü değil. Hamas bir inanç ve hiçbir inan bugüne dek güç kullanarak yok edilemedi. Bir fikri yok edebilmek için daha çekici ve kabul edilebilir olan başka bir fikir öne sürmeniz gerekir. Bu şekilde, İsrail için tek çıkış noktası Hamas’ın Filistinlilerle Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde 1967 sınırları ile belirlenmiş bir bağımsız devlete yönelik anlaşmaya varması olacaktır.
*İsrailli yazar ve gazeteci Amos Oz, Berşeva’daki Ben-Gurion Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yapmaktadır.
-- Türkiye’nin sağladığı kaynaklar ablukanın sınanmasını sağladı
Son üç yılda küçük bir grup aktivist, İsrail’in ablukasını aşmak amacıyla defalara Gazze’ye kargo ulaştırmayı denedi. Ancak Özgür Gazze Hareketi çok daha zengin bir Türk organizasyonu ile bir filo oluşturunca, ablukayı aşma girişimi tam bir baş ağrısı haline geldi.
Örgütün sağladığı para, insan gücü ve sembolik yankı İsrail tarafından ciddi ve büyüyen bir tehdit olarak kabul edildi. Filoya yapılan ve 9 kişini ölümüne neden olan saldırı ardından, hareket yeni bir stratejiye yöneldi. Taktiksel olarak başarı dünyanın İsrail’in sivillere karşı askeri güç kullanmasını görmesi oldu.
Salı günü Türk örgütü İstanbul’da garip bir kutlama içindeydi. İnsani Yardım Vakfı (İHH) üyelerinden Ömer Faruk, “Sesimizi duyurduk. İsrailli yetkililere çok minnettarız” dedi. İHH, Filistinlilere dikkat çekmek ve Gazze’ye yardım ulaştırma amacı için büyük tekneler ve milyonlarca dolar bağış yaptı. İsrailli yetkililer ise örgütün kendini İsrail’in yok edilmesine adayan Hamas’ı cesaretlendirdiğini öne sürüyor.
İHH, tamamen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidara getiren dini tüccar sınıfından gelen bağışları kaynak kullandığını belirtiyor. İHH bir hayır cemiyeti olduğunu belirtirken, özel bir savunma grubu olan İsrail Projesi, gazetecilere gönderdiği internet sitelerine ait linklerde İHH’nin “radikal İslamcı, Batı karşıtı” olduğunu öne sürdü.
--İsrail’in filo baskını ardından, ABD müttefikleri arasında kaldı
İki önemli müttefiki arasındaki ayrılığı kontrol altına almak isteyen Obama yönetimi, Salı günü Türkiye’nin öfkesini yatıştırmaya çalışırken, İsrail’i Gazze yardım filosuna yağılan ölümcül saldırı nedeniyle kınamaktan çekindi. ABD Başkanı Barack Obama, yaşanan trajedinin “güvenilir, tarafsız ve şeffaf bir soruşturmaya” tutulması çağrısı yaptı.
Ancak İsrail’i devlet terörünü desteklemekle suçlayan Türkiye’nin gösteriler çabalar altında sakinleştirilebileceği belirsiz. İsrail ve Türkiye arasındaki derin ayrılık, Obama yönetimini en önemli dış politika konularını oluşturan Ortadoğu ve İran hususunda zor bir duruma sokuyor.
İsraille ilişkilerini kesmek istemeyen ABD, Tel Aviv’in Filistin ile olan dolaylı barış görüşmelerini devam ettirmek istemediği gibi, dünya sahnesinde giderek nüfuzu artan Türkiye ile arasını bozmak istemiyor.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye ve İsrail’in iyi müttefikleri olduğunu ve yaşanan trajik olayla ilgili olarak beraber çalıştıklarını belirtti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, Clinton’ın açıklamaları öncesinde ABD’nin ilk tepkilerini eleştirmiş ve “tam bir dayanışma istediklerini, bunun İsrail ve Türkiye arasında bir tercih yapmak gibi gözükmemesi gerektiğini” söylemişti.