Güncelleme Tarihi:
İsrail’in Gazze’ye giden yardım filosuna düzenlediği kanlı baskının ardından Türkiye tepki olarak ülkedeki büyükelçisini geri çağırdı ve hava sahasını İsrail askeri uçaklarına kapattı. Öte yandan Başbakan Tayyip Erdoğan da Yahudi devletini bir “yalan makinesi” olarak tanımladı. İsrail de kendi payına düşeni yapıp vatandaşlarını Türkiye’ye gitmemeleri konusunda uyardı.
Ancak bu iki eski müttefik arasındaki iş ilişkileri birçok açıdan eskisi gibi devam ediyor.
Şu an Türkiyeli askeri ve sivil yetkililerden oluşan bir delegasyon İsrail’i ziyaret ederken, subaylar ve askerler, Negev’de insansız hava araçlarını nasıl kullanacaklarını öğreniyor. Bu araçlar İsrail’in Gazze’deki Filistinlileri vurmak için kullandığı araçların aynısı.
Anlaşmayla ilgili olarak açıklama yapmasına izin verilmediği için adının kullanılmasını istemeyen İsrailli bir yetkili, Türk subayların İsrail’e geldiğini çünkü onları eğitmek için Türkiye’ye gönderilen kişilerin filo baskınından sonra ülkelerine geri çağrıldığını söyledi.
Yine de 190 milyon dolarlık Heron anlaşması iptal edilmedi. Dahası, analistlere göre yaklaşık 3 milyar dolar değerinde olan sivil iş anlaşmaları da devam ediyor. İsrailli bir yetkili, “Her şey planlandığı gibi devam ediyor. Bir değişiklik yok. Her zamanki iş ilişkileri” dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Soli Özel, “İki ülke arasındaki iş ilişkileri iyi gidiyor. İş dünyası bunun devamlılığını görmek isteyecektir” dedi.
Yatırımların ve ticaret ilişkilerinin devam etmesi, Türkiye ve İsrail arasında yıllar boyunca kurulan güçlü ilişkilere işaret ediyor. Yıllar süren yatırımlar ve büyük silah anlaşmaları göz önünde bulundurulduğunda, ilişkilerin kopmasının o kadar kolay olmadığı anlaşılabiliyor.
Net rakamlar vermek zor ancak Jane’s Defense Weekly dergisinin Türkiye temsilcisi Lale Sarıibrahimoğlu, Türk askeri kaynaklarına göre iki ülke arasındaki askeri ticaretin 2007 yılında 1.8 milyar dolar değerinde olduğunu söyledi. Sarıibrahimoğlu, İsrail’in Türkiye’nin ABD’den sonraki ikinci en büyük askeri teknoloji kaynağı olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye, İsrail’le ilişkilerin normale dönmesinin tek yolunun Tel Aviv’in baskın için özür dilemesi, yaralılara ve baskında hayatlarını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesi ve bağımsız bir uluslararası soruşturma başlatılması olduğunda ısrarcı. Şu ana kadar, İsrail bağımsız soruşturma fikrine karşı çıkarken, hükümet krizi yumuşatmak ve ilişkileri normale döndürmek için elinden geleni yaptı.
Örneğin bu hafta, Başbakan Benjamin Netanyahu, Türkiye’yle sıcak ilişkileriyle bilinen Bakan Binyamin Ben-Eliezer’i, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla gizli bir toplantı yapması için görevlendirdi.
İsrail Devlet Televizyonu’na Cuma gecesi bir röportaj veren Netanyahu, “Bu ilişkinin bozulmaya devam etmesi ne İsrail’in ne de Türkiye’nin çıkarınadır” dedi. Başbakan, “İsrail özür dileyemez çünkü askerlerimiz linç edilmemek için kendilerini korumak zorundaydılar” derken can kayıpları için üzgün olduklarını da sözlerine ekledi.
İsrail’in Türkiye’yle arasındaki serbest ticaret anlaşmasının iptal edilmesini kimse gündeme getirmedi. Hatta filo olayından çok kısa bir süre sonra Türkiye bu anlaşma gereğince İsrail’in OECD’ye girişine izinverdi.
Ancak sorunlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Sarıibrahimoğlu’na göre Türk yetkililer İsraillilerin kendilerine karşı kullanılabileceği gerekçesiyle Türk savaş uçaklarının istihbarat toplama kapasitesini artıracak 141 milyon dolarlık bir anlaşmayı iptal etmesinden endişe ediyor.
Türkiye-İsrail ilişkileri uzmanı ve Bar-Ilan Üniversitesi Begin-Sedat Stratejik Çalışmalar Merkezi Direktörü Efraim Inbar, “Eminim ki biz Türklerle paylaştığımız hassas bilgilerin İranlıların eline geçeceği konusunda daha endişeliyiz” dedi.
İsrail’in Türkiye’yle ilgili tedbirli tavrı yeni değil. Yine adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan İsrailli yetkililer Tel Aviv’in Ankara’ya Ofek casus uydusu satmama kararının bunun bir kanıtı olduğunu söyledi. Sivil tarafta ise, bozulan diplomatik ilişkilerin en büyük zararını Türkiye’nin turizm sektörü çekiyor. Bir dönem İsrailli turistlerin favorisi olan Türkiye’ye bu yıl neredeyse bütün rezervasyonlar iptal edildi.
İsrail Türkiye İş Konseyi Başkanı Menaşe Karmon, İsrailli şirketlerle Türk şirketler arasındaki uzun vadeli işbirliği sona ermese de ortaklık ve yatırım girişimlerinin yavaşladığını söyledi. Karmon birçok İsrailli şirketin “Bekleyip siyasi cephede ne olacağını görmeye karar verdiğini” ifade etti.
Karmon’un Yafa limanına bakan ofisinin penceresinden yan yana dalgalanan İsrail ve Türk bayrakları görülebiliyor. Bu manzara ülkede çok da yaygın değil. Karmon ilerleyen günlerdeki gelişmeler konusunda umutlu. Hatta İsrail’e gelecek Türk işadamları için bir gezi planı hazırlamakla meşgul olduğunu söyledi ve ekledi: “Türkler düzenli olarak İsrail’i ziyaret ediyor, bunda yeni bir şey yok.”