Güncelleme Tarihi:
AYRINTILARDA SAKLI
“LAFI peşin söyleyeyim. Bir, 24 Haziran’da cumhurbaşkanı olduğumda Trabzon’a iki sözüm var: Fındık 15 lira olacak, fındık bahçelerinizi ‘orman’ deyip elinizden aldılar ya, onları geri vereceğiz. Hemşerimle bu aralar anlaşamıyoruz. Ben meydanlarda geleceği anlatıyorum. İkide bir bana laf söylüyor. Ben de yanıt vermek zorunda kalıyorum. Onlardan biri şu; ‘Partiyi kurmadan önce Gülen’e gidip icazet aldın mı?’ O da bana ‘İspatlamazsan namertsin’ dedi. Ben de diyorum ki, ispatlamazsam namerdim. Şu soruyu soruyorum: Kiminle gittiğini biliyorum. Bunu bana söyleyen kişi seninle birlikte giden kişi zaten. Birlikte gittiniz. Ama ona zarar verirsin biliyorum. Şimdi aranız bozuk. Zaten yanında kim kaldı ki yola çıktığın? Ben onu korumak pahasına söylemiyorum. ‘Söyle’ derse ismini de veririm. Ayrıntılarda saklı. 24 Haziran’dan sonra tümünü anlatacağım zaten.
GÖSTER ŞU DİPLOMAYI
Mezun olduğum okula gittim. Okul arkadaşlarımla 18 yaşında fotoğraf çektirdiğim okulun bahçesinde, 54 yaşında tekrar fotoğraf çektirdim. Her konuda yanıt veriyorsun da bu konuda da bir şey yapsan diyorum. 2016’da rektöre talimat verdi; ‘Rektör bey şu diplomayı çıkar ortalığa’ diye. 2 yıl geçti yok. Valla ben 1 saat önce telefon açtım, 1 saat sonra okula gittim, diplomayı verdiler. Ben hemşerimden bunu istiyorum. Hadi hemşerim, şu diplomayı bir göster.
MİLLETİ BARIŞTIRACAĞIZ
Biz önümüzdeki dönemde önce bu milleti barıştıracağız. Sonra ekonomik olarak büyüyeceğiz. Hep birlikte adil olarak bölüşeceğiz. 81 milyonluk Türkiye’de yaşı 15 ile 29 arasında 5 milyon çocuk kayıp. Bu 5 milyon genç okulda, işte, kursta değil. Nerede olduğunun kaydı devlette yok. Sıkı durun, bir şey daha... Son 40 yılda Türkiye’de 31 milyon kişi göç etmiş. 57 milyon seçmen var. Bunun sadece yüzde 7’si köylerde yaşıyor. Çok ilginç değil mi? Köylerde insan kalmamış. 57 milyonun tam yarısı 11 büyük şehirde yaşıyor. Köylerini, kasabalarını terk etmiş, büyük şehirlere kaçmış. Bizim insanları yeniden köyüne döndürmemiz lazım. Bunun yolu tarımı, hayvancılığı desteklemektir. Bunu hep birlikte başaracağız.
ZARARI KİM ÖDEYECEK
Döviz yükseliyor, durdurulamıyor. Ekonomi Bakanı ‘Kurlardan bana ne’ diyor. Başbakan çıkıyor ‘Dolsa ne olur, dolmasa ne olur’... Cumhurbaşkanı ‘İlgilenmeyin bununla’ diyor. Ama bir zamanlar, ‘Dolarlarınızı bozdurun’ demişti. O zaman 3.40 idi, şimdi 5’e geliyor. Vatandaşa ‘bozdurun’ dedin, sen kendininkileri bozdurdun mu? İki vatandaş seni dinledi, bozdurdu yüzde 45 zarar etti. Bu zararı kim karşılayacak?
YANINA GELİR SAVUNURUZ
Bir konu daha var; ‘Bunlar Menderes gibi beni idam eder’ diyor. Nereden çıktı bu ya? Duygu sömürüsüne gerek yok. Bir kere idam kalktı. Ortağın Bahçeli’ye sor, idamın kalktığını en iyi o bilir. Merak etme CHP var, engel oluruz, korkma sen korkma. Menderes, oğlu ticaret yapmak istediğinde ‘Olmaz, ben başbakanken yapamazsın’ diyen adamdır. Senin Menderes ile ne benzerliğin var? Ama korkma, birileri öyle bir şey yapmak isterse biz karşılarına dikiliriz, yanına geliriz, savunuruz seni, koluna gireriz, korkma. Ama hiç böyle bir şey yokken de meydanlarda duygu sömürüsü yapma.
FETÖ’DEN Mİ ÖĞRENDİNİZ MONTAJI
Geçenlerde Samsun’daydım. Gençler bisiklet getirdi, ben de bindim. Sosyal medyada gördüm benim bisikletli fotoğrafı almış, caminin içine yerleştirmiş. Bunlar namussuz, ahlaksız. Camiyi babasının tapulu malı zannediyor. Cami hepimizin, terbiyesiz herifler. FETÖ’den mi öğrendiniz bu montajlamayı?”
SANKİ BİZ İTHALİZ
İlk kez yemek tarifi yapacağım Trabzon’da. İki su bardağı Çin kuru fasulyesi, yanında iki kaşık Tunus zeytinyağı, yanına bir adet İran soğanı, bir kaşık Ukrayna salçası, üç bardak Amerikan pirinci olacak, Rus doğalgazında ısıtacak, ayrıca Fransız düdüklü tenceresini kullanacaksınız. Oldu mu size kuru fasulye-pilav. AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Kuru fasulyeyi Çin’den alıyoruz. Erdoğan yerli ve milli, sanki biz yabancıyız. Her gittiği yerde yerli ve milliyim diyor, sanki biz ithaliz. Hani halk arasında jarsey denen inek türü var ya. Hani sarı, ufak... Onların tereyağı fazladır. Bana bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı. ‘O ineklerden anamın ürettiği tereyağı ile okudum’ demişti. Çoğu öğretmen Trabzon’da o ineklerin yağıyla okumuştur. Biz de o ineklerin tereyağıyla okuduk.