12. İstanbul Bienali bu yıl şehre yayılmıyor. İsimsiz (Soyutlama), İsimsiz (Ross), İsimsiz (Pasaport), İsimsiz (Tarih) ve İsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm) adlı beş temayla sadece Antrepo No 3 ve 5’e konuşlanıyor. Bienalde bu başlıklar altında 500’ü aşkın eser ve 50’den fazla kişisel sunum yer alacak. İşte bu beş başlık ve eserler hakkında küçük bir rehber...İsimsiz (Ross)
EŞCİNSELLERLE İLGİLİ NE VARSAİsimsiz (Ross) bölümü adını Gonzales-Torres’in 1991’de yaptığı, renkli kâğıtlara sarılmış yüzlerce şekerden oluşan eserinden alıyor. Torres’in birçok eserine ismini veren Ross Laycock, sanatçının ölümünden beş yıl önce, 1991 yılında AIDS’ten kaybettiği partnerinin adı. Sevgilisine bir saygı duruşu niteliğindeki bu
eser, bir yandan izleyicilerin, ağırlığı sabit tutulan (Ross’un öldüğü zamanki ağırlığı olan 79.4 kg) bir yığından aldığı şekerlemelerle yaşamın uçuculuğunun altını çizerken, diğer yandan seyircilerin sergiden aldıkları şekerlerle, sanat eserini kendi bedenlerinin bir parçası haline getirmelerini konu ediyor. Tema, eşcinseller arasında aşk, ilişkiler, aile, kimlik, arzu, cinsellik ve kayıp temalarına gönderme yapan işleri bir araya getiriyor. Torres’in en akılda kalıcı eserlerinde biri ‘İsimsiz’ (1991), New York’ta 24 farklı yere yerleştirilmiş ve boş bir yatağın siyah-beyaz fotoğrafının bulunduğu billboardlardan oluşuyor. Bu eserini Ross’un ölümünden hemen sonra yapmış.
Bu bağlamda tema kapsamında yatak konseptine gönderme yapan 3 eseri kaçırmayın derim...
Torres’in bu ünlü eserine benzer yatak temalı ilgi çekici eserlerden biri olan Tammy Rae Carland’ın, Gonzalez-Torres’in Ross’un öldüğü yılda yaptığı, boş yatağının siyah-beyaz fotoğrafını gösteren ünlü ‘İsimsiz’ine (1991) doğrudan bir gönderme yapan Lezbiyen Yatakları (2002) adlı fotoğraflar serisi, çift kişilik boş yatakları sergiliyor. Yatak temasını kullanan bir diğer sanatçı ise video çalışmalarıyla dünya çapında tanınan ve ilk defa bienalde video dışında bir eseriyle yer alacak olan Kutluğ Ataman. Ataman, forever (2011) adlı yapıtında, eski bir sevgilisiyle paylaştığı bir yatağı kişisel hatıralarıyla yüzleşebileceği bir heykele dönüştürüyor. Yatağı ortadan ikiye kesen Ataman, daha sonra renkli ipliklerle onu geri dikiyor. Bir diğer yatak konseptli eser ise 1982’de Brezilya’da doğan Jonathas de Andrade’nin 1’de’si (2010) adlı yapıtı. Eserde aynı kıyafetleri giymiş yakışıklı iki Brezilyalı erkek, iki adet tek kişilik yatağın geniş bir çift kişilik yatağa nasıl çevrileceğini, hem nesnel bakımdan tasvir edici, hem de örtük bir şekilde tahrik edici şemalar ve fotoğraflarla gösteriyor.
İsimsiz (Pasaport)
SINIRLAR VE SORUNLARIİsimsiz (Pasaport) bölümü, Torres’in her biri gökyüzünde süzülen kuş imgeleriyle süslenmiş çok sayıda kitapçığın üst üste durduğu bir desteden oluşan
‘İsimsiz’ (Pasaport #II), (1993) başlıklı eserinden esinleniyor. Siyasi ve ideolojik sınırların kaldırıldığı, kesintisiz bir yolculuğun mümkün olduğu bir dünyaya özlemi gösteren bu işten ilham alan ‘İsimsiz’ (Pasaport) temasında, ulusal kimlik, sınırlardan geçiş, haritalama, ülke kavramı, ekonomik göçler, siyasi ve kültürel yabancılaşma konularına değinen eserler yer alacak.
Bu temayı en iyi işleyenlerden biri Amerikalı sanatçı Hank Willis Thomas, Yuva Denilebilecek Bir Yer (Afrika-Amerika) (2009) başlıklı yerleştirmesinde, Afro-Amerikalıların melez kimliklerine gönderme yaparak, gelmiş olabilecekleri hayali bir ülke önermesinde bulunuyor. Özel olarak tasarlanan bir haritada Afrika ve Amerika kıtaları tekrar yapılandırılarak Afrika-Amerika adı altında birleştiriliyor ve farklı bir Afrika diaspora tarihi öngörülüyor. Hank Willis Thomas’ın kişisel sunumlarda da sergilenen bir işi oldukça dikkat çekiyor. Ben İnsanım; Varım. Amin serisinden, 2009 başlıklı eserde, 16 tane yan yana dizilmiş çerçevede ilk bakışta birbirinin aynısı gibi duran ama dikkatle bakınca beyaz bir zemin üzerine siyahla yazılmış “I am 3 / 5 Man, Am I A Man, I Am a Man, Be A Man ???. I Am Human, I Am I Am ,I Am. Amen” yazıları dikkat çekiyor.
Bir başka öne çıkan eser ise çalışmalarında kullandığı günlük hayat nesnelerini esrarengiz objelere dönüştürerek dünyadaki sürekli değişim ve hareket halinde olan toplumları anlatan sanatçı Mona Hatoum’un Belucisi (çok renkli) (2008). Zengin ve karmaşık desenli halıda Hatoum, Batı merkezli bir perspektiften çizilmiş dünya haritalarına karşı, kara kütlelerinin doğru ölçeklerdeki dağılımını gösteren ‘Peters Projection’ yöntemiyle halıyı aşındırarak yerin dünya haritası şeklinde görünmesini sağlıyor.
BİLETLER 8-20 TL12. İstanbul Bienali’nin bilet fiyatları tam 20, 20 kişi ve üstündeki gruplar 12, ilköğretim ve lise öğrencileri ile 65 yaş üstü izleyiciler, öğretmenler, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyeleri için indirimli biletler 8, 20 kişi ve üstündeki indirimli gruplar 4 lira. Gişede kimliğini gösteren üniversite öğrencileri sergileri ücret öedemen gezebilecek. Biletler İKSV binası ve Antrepo No. 3 gişelerinden alınabilir. Bienali bir gün değil, birkaç günde gezmek, etkinliklere katılmak isteyenler içinse iki kişilik 12B Sınırsız bileti 50 lira.
Sergiler, pazartesi hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında açıkken, perşembe günü saat 22.00’ye kadar gezilebilir.
KAHVE MOLASI İÇİNBildiğiniz gibi İstanbul Bienali bu sene tek mekanda Antrepo 3 ve 5’te olacak. Bir antrepodan diğerine geçerken dinlenmek, gördüğü eserleri arkadaşlarıyla değerlendirmek isteyen sanatseverler Antrepo 5’in giriş katında yer alan Caffe Nero’da mola verebilir. Kahvenizi yudumlarken hemen yan taraftaki dergilik alanından bienalle ilgili yayınlanmış dergileri de alıp okuyabilirsiniz.
İsimsiz (Tarih)
TARİH NE ANLATIRİsimsiz (Tarih) bölümü Torres’in, tarihsel ya da popüler kültürden isim gruplarını ilgili yıllarla beraber siyah bir fon üzerine beyaz harflerle yazdığı kronolojik yapıtlarından birinden, ‘İsimsiz’, 1998 adlı işinden esinleniyor. Bienalde, zaman anlatısı ve uzam deneyimi arasındaki biçimsel ilişkilere dikkat çekmek amacıyla uzun bir odaya kurulmuş İsimsiz (Tarih) başlıklı sergi kapsamında tarihin yazımına, tarihin yazdıklarına ve yazmanın tarihine odaklanan eserler sergilenecek.
Bu temada Türk sanatçı Cevdet Erek’in, 2007’den beri yaptığı Latince ve Arapça yıl ibarelerine, aynı zamanda ‘0’ ve ‘şimdi’ ibarelerini taşıyan cetvel koleksiyonuna bir yenisini ekliyor. Sanatçının, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve 2009’a kadar yaşanan üç askeri müdahalenin tarihleri olarak ‘1923’, ‘1960’, ‘1971’, ‘1980’ ve ‘2009’ rakamlarını üzerine yazdığı Cetvel Darbesi (2009) serideki kilit yapıtlardan biri olacak.
Bölüm kapsamında en çok ses getirecek eserlerden bir diğeri de tanınmış Türk sanatçı Aydan Murtezaoğlu’na ait. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk’ün halka Latin harflerine dayalı yeni Türk alfabesini tanıttığı 1928 tarihli ünlü fotoğrafından esinlenen Karatahta serisiyle ilişkili bir grup yapıt ve belge bu eserle bir araya geldi. Tarih yazımı temasının yanı sıra yazının tarihine de odaklanan eser, bu bölümü gezen sanatseverler için çok doğru bir başlangıç noktası olacak.
İsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm)
SAVAŞ MANZARALARIİsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm) başlıklı tema, Torres’in aynı ismi taşıyan ve 1-7 Mayıs 1989 tarihleri arasında Amerika’da silahla öldürülmüş 460 kişinin kimlik bilgilerinin bulunduğu, üst üste konmuş sayfalardan oluşan 1990 tarihli sarsıcı yapıtından esinleniyor. Dünya çapında büyük bir hızla artan ateşli silahların yaygınlığını gözler önüne serecek bu bölümde yer alan sanatçıların savaşı, cinayeti, saldırganlık eylemlerini inceleyen işleri var. Bu temada akıllarda yer etmiş eseriyle yer alan Pulitzer ödüllü Amerikalı fotoğrafçı ve foto muhabiri Eddie Adams ise Vietnam War fotoğraf serisiyle Brady’den bir asır sonra Vietnam Savaşı’nın dehşet verici anlarını gözler önüne seriyor. Adams’ın Vietnam ordusundan bir askerin, bir Vietkong savaşçısını başından vurarak öldürüşünü gösteren Bir Vietkong Tutsağının Sokakta İnfaz Edilişi, Saygon (1968) 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri kabul ediliyor. İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarından birine dikkat çeken ve kayıpları ölü insan görüntülerini kullanmadan gösteren Belçikalı sanatçı Kris Martin’in Obüs Mermi Kovanları II (Obussen II, 2010) adlı yerleştirmesi, Birinci Dünya Savaşı’ndan artakalmış 700’den fazla altın renkli boş Howitzer mermi kovanından oluşuyor.
İsimsiz (Soyutlama)
POLİTİK VE FİZİKSEL YIKIMİsimsiz (Soyutlama) bölümü Gonzales-Torres’in ‘İsimsiz’ (Kan Tahlili-Sürekli Düşüş) (1994) adlı eserinden ilham alıyor. Yatay ve dikey çizgilerin oluşturduğu ızgara şeklinde çizilmiş bir şemada, sol üst köşeden sağ alt köşeye doğru inen çapraz bir çizginin yer aldığı bu minimalist eser HIV’li bir insanın giderek zayıflayan bağışıklık sistemini temsil ediyor. İsimsiz (Soyutlama) bölümü de, saf soyutlamayı ve yüksek modernist çizgiyi politik ve fiziksel temalarla yıkan yapıtları bir araya getirecek. Bienal’in bu bölümde dikkat çeken eserler arasında sanatın bir sistemi olup olmadığını sorgulamak üzere bir başka sistem kurmaya karar veren 1983 doğumlu Brezilyalı genç sanatçı Theo Craveiro’ya ait. Waldemar Cordeiro’nun Görünür Fikir (1956) başlıklı meşhur resminden yola çıkarak, resimdeki ızgara yapısını alıp cam ve tahta çerçeveli bir karınca çiftliği yaratmış sanatçı. Karınca Yuvası - Görünür Fikir (1956/2010) başlıklı eser için, Berlin’den getirilen karıncalar bir süre Edirne’de Trakya Üniversite’sinde uzmanlar gözetiminde Türkiye’deki yaşamlarına adaptasyon döneminden geçtiler.
Bir başka çarpıcı eser ise dört bin 500 fotoğraftan oluşan Beyrutlu sanatçılar Joana Hadjithomas ve Khalil Joreige’nin büyük boyutlu beyaz tek renkli bir yapıtı andıran 180 Saniyelik Kalıcı Görüntüsü (2006). İlk bakışta beyaz üzerine mor harelere sahip olan soyut bir resim gibi gözüken esere yakından bakıldığında fotoğraf parçacıklarının kimilerinde
film karelerindeki gibi belli belirsiz suretler fark ediliyor. Sanatçılar Joreige’nin dayısına ait olan bir filmi 1985’te Lübnan İç Savaşı sırasında dayının kaçırılmasından 16 yıl sonra (kendisi hâlâ kayıpmış) bulmuş ve eseri filmi kare kare basarak oluşturmuş.
BU ÇANTALARDAN SADECE 100 TANE VARBienal süresince Antrepo 3’ün içinde ve mimari tasarımını, bienalin sergi mekanlarını da tasarlayan Japon mimar Nishizawa’nın yaptığı İKSV Tasarım Mağazası standlarına uğramayı unutmayın. Burada İstanbul Bienali’ne özel yayınların yanı sıra, bienale özel tişörtler, çantalar ve bienal sanatçıları Mona Hatoum, Hank Willis Thomas, Claire Fontaine ve Abraham Cruzvillegas tarafından tasarlanan ve sadece 100’er adet üretilen numaralı çantalar satın alınabilir.
ÇOCUKLAR İÇİNİKSV ve Pace Sanat Merkezi, bienal kapsamında çocuk eğitim programları gerçekleştiriyor. 20 Eylül salı günü 6-14 yaş grubu için başlayacak çocuk eğitim programları, bienalin açık kaldığı 8 hafta boyunca, haftada 4 gün olmak üzere (salı, çarşamba, perşembe ve pazar) günde 2 grup halinde gerçekleştirilecek. 6-7, 8-11 ve 12-14 yaş grupları olmak üzere 3 farklı yaş aralığındaki 20’şer kişilik gruplar, eğitmenlerle birlikte İstanbul Bienali sergilerini gezebilecekler. Katılım için önceden rezervasyon şart: 0212 334 08 18.
SANAT ÖĞRETMENLERİNEİstanbul Bienali kapsamında ilki geçen bienalde gerçekleştirilen, sanat öğretmenleri için özel olarak hazırlanmış bir eğitim programı bu yıl yeniden yapılacak. İstanbul’daki özel ve devlete ait ilköğretim okulları ile liselerde görev yapan 200 sanat öğretmeni, 29 ve 30 Eylül’de tüm gün eğitim programına katılabilecek. Eğitimi uzman Mine Küçük verecek.
KÜRATÖRLERDEN EL KİTABI
12. İstanbul Bienali için üç yayın hazırlandı: İstanbul’u Hatırlamak konferans kitabı, sanatçı röportajlarını içeren bir el kitabı ve sergi konuları ile kurulum sürecini anlatan bir katalog. Kasım 2010’da yapılan ve İstanbul Bienali’nin tarihine göz atan İstanbul’u Hatırlamak isimli konferans, aynı ismi taşıyan bir kitaba dönüştürülerek bienalin ilk yayını. İstanbul’u Hatırlamak kitabı sergi mekânlarından ve İKSV’den 25 liraya satın alınabilir. Küratörlerin sanatçılarla yaptığı röportajların yanı sıra renkli fotoğraflarla tema sergilerinin anlatıldığı Bienal El Kitabı, sergi mekânları ve İKSV’de sadece 5 lira. 12B Sınırsız ve Bienal Artı bileti sahipleri el kitabını ücretsiz temin edebilir. Sergi konuları üzerine odaklanan altı yeni metin ve bienalin kurulum görsellerini içeren bir İstanbul Bienali Katalog’u ise İKSV binası, sergi mekânları ve kitapçılardan 35 liraya satın alınabilir.
REHBER VE IPAD’LE DAHA FAZLA BİLGİ
12. İstanbul Bienali, bu yıldan itibaren sadece el kitabıyla değil, iPad ve akıllı telefonlarda kullanılabilen İKSV Mobil uygulamasıyla da gezilebilecek. Bienali İKSV Mobil uygulamasıyla gezmek isteyenler, bienal mekânında açılacak stantlardan
Koç/Bilkom tarafından sağlanacak iPad’leri temin edebilecek. Vodafone desteğiyle geliştirilen İKSV Mobil uygulamasında, bienal sergileri hakkında ayrıntılı bilgi yer alacak. Yok ben dijital sevmem, gerçek rehber isterim, diyorsanız rehberli turlar da mevcut. Her gün 11.00, 13.30, 15.00, 16.30 saatlerinde başlayan turlar, bienal biletini gösterenlere 20, indirimli biletini gösterenlere 8 lira olacak.
KİŞİSEL SUNUMLARI ATLAMAYIN
13 gönüllü çalıştı: Kuveyt doğumlu sanatçı Ala Younis’in bienalde yer alan eseri Kurşun Askerler, 2010-11, 1:200 ölçekte 12.235 askerden oluşuyor. Kurşun askerlerin, Ortadoğu’da savaşlarla alakası olmuş veya karşı karşıya kalmış Mısır, Lübnan, Irak, İran, İsrail, Ürdün, Filistin, Suriye ve Türkiye’nin askeri üniformalarına uygun şekilde boyanabilmesi için ağustos ayından itibaren 13 gönüllü sanatçı Younis’e yardım etti.
Geçen yüzyıldan fotoğraflar: Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı, zamanının çok ötesinde eserleri, inanılmaz cesareti ve hayata karşı duruşuyla büyük saygı hak eden fotoğrafçımız Yıldız Moran Arun’un, geçen yüzyılın başında çektiği fotoğraflar bienalin solo sergiler kısmında yer alacak.
Kudüs’ün yıkılmış evlerinden parçalar: Solo sergilerde dikkat çeken eserlerden biri Filistinli sanatçı Bisan Abu-Eisheh’in Evcilik Oyunu adlı yapıtı. Eser, Kudüs’te yıkılmış evlerden toplanan parçalardan oluşuyor. Giysi, mutfak aleti ve CD gibi gündelik hayata ait kişisel nesnelerden granit parça, tahta ve boru gibi mimari unsurlara uzanan parçalar müzelere benzeyen camekânlar içinde sergilenecek. Her bir parçanın nereden geldiğini belirten etiketin üzerinde ait olduğu evin ayrıntılı planı, yıkım tarihi ve evde yaşamış olan kişi sayısı var.
Tüyler, tüfekler ve doğu: Bir başka etkileyici eser ise Hollanda doğumlu sanatçı Eylem Aladoğan’ın, “Ruhunu dinle, kanım her an çekilebilecek demir tetiklerin şarkısını söylüyor” (2009-2011) başlıklı heykel çalışması. Sanatçı büyük kuş tüyleri, tüfek namluları ve dipçikler gibi şekillerden oluşan bir öbek yaratıyor. İki bölümden oluşan eserin bir yanı Doğu’ya özgü mimari şekil ve desenlerden türemiş hatları sergilerken, diğer yanı birbiriyle bağlantılı bir dizi kanat tüyü görünümünde.
Bunlar sınır mı: Özlem Günyol ve Mustafa Kunt, Bitmeyen Karalama adlı yapıtlarında, bütün ülkelerin sınırları aynı boyutta kağıda çizilerek üst üste bindirip, bakınca amaçsız bir karalama gibi görünen; ancak aslında eksiksiz bir şekilde çizilmiş ülke sınırlarından oluşan ve içerisinde kara mizahı barındıran bir küre yaratıyor.