İslamcı mahfillerde en popüler onlar

Güncelleme Tarihi:

İslamcı mahfillerde en popüler onlar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2001 00:00



Ersin KALKAN
Haberin Devamı

İslamcı siyasetin kaderi buradan geçiyor

Son on yıl boyunca siyaset sahnesinin önemli aktörü haline gelen, oylarını artırıp iktidar ortağı olacak kadar büyüyen siyasal İslam durgunluk dönemine girdi. Sadece Türkiye'de değil dünyada da durum böyle. Siyaset bilimciler, bundan sonra çözülmenin ve dağılmanın yaşanacağını söylüyorlar. Bir yandan da ‘‘Parti kapanacak mı? Kapanırsa ne olur kapanmazsa ne? Kaça bölünecek? Lider kim olacak?’’ gibi soruların yanıtları aranıyor.

Bu arada gündelik hayatın belirleyeni olan popüler değişim gözlerden kaçıyor. İslami cemaatlerde çok okunan yazarlar, en çok izlenen televizyoncular, sinemacılar, edebiyatçılar ne söylüyor, hayata nasıl bakıyor? Bu alan önemli çünkü geleceğe dair ipuçları burada, siyasetin kaderi de.

Evlerde, İslami mahfillerde, düğün salonlarında, camilerde, okullarda, kuran kurslarında, iş çevrelerinde sözkonusu kültür öncülerinin yazdıkları, gösterdikleri, söyledikleri tartışılıyor.

Değişimi yakalayamayan, slogandan ibaret olan şarkılara itibar edilmiyor, olduğu yerde sayan yazar eskisi kadar satmıyor. İslami çevreler on yıldır önünde durmaksızın çevrilen ve hiç değişmeyen çemberden sıkıldı.

Referanslar aynı kalıyor belki ama kim yeni bir ses ve renk verirse gözler ona dönüyor. Zaman içinde yükünü tutup kulvarını değiştirmeye, referanslarını unutmaya başlayan, zevkü sefa alemlerine dalan eski radikal, yeni zenginler inceden alay konusu oluyor. Sahnelerde hicvediliyor, kitapların satırları arasında doğranıyor.

Kayıtsız şartsız kocasına itaat eden İslamcı kadın figürü artık çok gerilerde kaldı. Hakkını arıyor, hukukunu sorguluyor, bunu yaparken de evrensel jargonu kullanıyor.

İstanbul'un Etiler ya da Şişli'sinde pek tanınmayan ama Bayrampaşa, Bağcılar ya da Fatih'te dolaştıklarında ortalığı ana baba gününe döndüren yeni yıldızlar kim? En çok hangi yazarlar okunuyor ve bunların kalemine dolananlar neler? Bir zamanlar yaptıkları islamcı propagandist filmlerle sinema salonlarını tıka basa dolduran sinemacılar şimdi ne düşünüyor? Kadınlar ne söylüyor, televizyoncular neyi nasıl tartışıyor? İşte tüm bunların izini sürdük. Ortaya bu sayfalarda okuyacağınız best-seller İslami portreler çıktı.

Dr. Ömer Karaoğlu

(34, Besteci, Yorumcu)

İstanbul doğumlu. İkitisat doktoru olduktan sonra müzik için üniversiteden ayrıldı. Kadın hayranları erkeklerden fazla ama zorunlu kalmadıkça kadınlarla tokalaşmıyor. Evli, iki çocuk babası, hoşsohbet ve müşfik. Albümleri: Adı İçin Yaşamak, Gökyüzü Depremleri, Sızı, Azade, İzler, Karayel. Türkiye'nin bu koşullarında aşktan söz etmenin uygun olmadığı inancında. Güftelere ilginç alınlıklar koyuyor. Örneğin ünlü Fransız şair Baudelaire'den ‘‘Sen ey kanatlı yolcu, bir zamanlar ne güzeldin’’ ya da Hıristiyanların büyük azizi François'dan ‘‘Yalvarırım Rabbim alsın ruhumu benden / Aşkının yakıcı ve tatlı gücü senin...’

Hakan Aykut

(27, Aranjör)

İstanbul doğumlu. Kalksam ve Dirilsem, Bir Güneş Doğuyor, Umut Sancısı, İzler adlı solo albümleri çıkardı. Liste başı olan Son Söz ve Gampare albümlerinin yönetmenliğini yaptı. Kuran'daki peygamber kıssalarından yola çıkılarak yapılacak olan tarihsel bir müzik albümünün hazırlıklarını sürdürüyor. Müziğin evrensel bir dil olduğuna inanan Aykut, gelenek ve yenilik arasında her zaman bir çatışma olduğunu düşünüyor.

Başar Dikici

(21, Neyzen)

Genç yaşına rağmen birçok albümde enstrüman çaldı. Çok fazla ayırdetmeksizin güzel olan tüm müzik eserlerini ve tarzlarını seviyor. Günde bazen sekiz saat müzikle uğraşıp, ney üflüyor. Taner Yüncüoğlu, Ergün Ekşi, Hakan Mutlu ve Ömer Karaoğlu'nun albümlerinin oluşumuna katıldı.

AYŞE BÖHÜRLER

(38, Araştırmacı Programcı)

Kadının adını arıyor

1963 Kayseri doğumlu. Orta öğrenimini Erenköy kız Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Tesettürlü olduğu için uzun süre çalışamadı. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve girişimlerinde aktif roller aldı. Yazı ve araştırmaları gazete ve dergilerde yayınlandı. 1992'de İzlenim dergisi'nde iki yıl Aile ve Eğitim Bölümü editörlüğü yaptı. Aynı görevi haftalık Aksiyon Dergisi'nde sürdürdü. Kanal 7'den gelen bir teklif üzerine ‘‘Başörtüsü’’ belgeselinin metin yazarı grubuna katıldı. 1995'te Kanal 7'ye kadın ve çocuk programları sorumlusu olarak transfer oldu. Kadın, çocuk, eğitim, belgesel ve tartışma programları hazırladı. Kendi hazırlayıp sunduğu ‘‘Konuştukça’’ programı üç yıldır yayında. Programına Zeynep Göğüş, Vivet Kanetti, Ayşe Önal, Seda Güler, Nicole Pope, Necef Uğurlu, Yazgülü Aldoğan, Prof. Edibe Sözen, Ayşe Düzkan, Kezban-Hüseyin Hatemi, Canan Arın, Sibel Eraslan, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Hidayet Tuksal, Prof. Mehmet Altan gibi pek çok yazar ve siyasetçi konuk oldu.

AHMET HAKAN

(35, Anchorman, Programcı)

Varolduğu cepheye mesafeli

Yozgat doğumlu. Televizyonculuğa TGRT'de başladı. Kurulduğu günden beri Kanal 7'de, haberin başında. İskele Sancak adlı tartışma programıyla farklı çevrelerin dikkatini çekti. Bu programdaki tartışmalar zaman zaman gündem oluşturuyor. İskele Sancak'ta İslami kesimin en çok karşı olduğu siyasi portrelere, örneğin Doğu Perinçek'e, Ömer laçiner'e söz hakkı verdi. Çok sayıda İslamcı yazarın katıldığı bir başka programında da konuklarına ‘‘Hizbullah'a neden karşı çıkmadınız?’’ diye sordu. ‘‘İslam ve Kadın’’ başlıklı tartışma bu alanda yapılmış en ilginç programlardan biri oldu. Programa katılan İslamcı kadın yazar, televizyoncu ve sanatçılar erkeklere isyan etti. Bu programda İslami kesimdeki erkeklerin, pederşahi düzeni sağlamlaştırmak için Kuran ve hadisleri istedikleri şekilde yorumladıkları söylendi. Ev işlerinin, çocuk bakımının, kadının toplumdaki yerinin, sokak yasağının tartışıldığı bu programda Ahmet Hakan'ın tarafsızlığı İslami kesimin erkek kalemlerin tepkisini çekti. İslami kesim entelejansiyasının önde gelen isimlerinden. Katıldığı bir şiir programında ise Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel gibi İslamcı şairlerin yanısıra Ece Ayhan, Edip Cansever gibi sol cenah şairlerini de bildiği ve sevdiği ortaya çıktı.

Ahmet Kurtuluş

(27, Reklamcı)

Küpeli gurme

Yeni kuşak organizatör, tanıtım ve reklam işleri uzmanı. Papirüs Ajans genel koordinatörü. Müzik dinliyor, gezmeyi, denizi, güneşi seviyor. Yeni kuşak diğer islamcılarda olduğu gibi tesettüre uygun bol pantolon giymek, jean'i reddetmek gibi giyim kuşam takıntısı yok. Küpe de takıyor, yazın sıcağında şort da giyiyor.

İslami kesimin gurmelerinden. O hangi lokantada boy gösterirse, biliniyor ki orada güzel yemek yapılıyor. Şimdilerde Cerrahpaşa'daki Paşa Konağı'nda sık görülüyor. Sadece yeri geldiğinde ve karşısındaki ısrarla kendi sınırlarını belirginleştirirse İslami kimliğini ortaya çıkarıyor. İçki içen arkadaşları var. Çilingir sofrasına oturmaktan yüksünmüyor ama teklif geldiğinde ‘‘Üstünüze afiyet bana dokunuyor’’ diyerek reddediyor. Israr edilirse salvoları ‘‘Sağlığıma değil maneviyatıma dokunuyor’’ diye yumuşak bir şekilde geçiştiriyor.

Kurtuluş, dünyada iki ayrı estetik, iki ayrı kalite yok olamayacağı inancında: ‘‘Yakın geçmişle bugünü karşılaştırmak için 10 yıl önceki müzik kasetlerine bakmamız yeterli. Kaset kapaklarına sanatçının ismi, şarkıların listesi yazılır, ne bileyim bir de gül, ya da lale gibi bir çiçek deseni konulurdu. Renkler özensiz, dizayn kalitesiz, kasetin doldurulduğu stüdyo ilkeldi. Ama yüzbinlerce kişi bu kasetleri alır dinlerdi. Şimdiki kasetlere bakın. Sezen Aksu'nun, Kayahan'ın kasetlerinden farklı değil. Kapaklarda artık çok iyi sanatçıların stüdyosundan çıktığı belli olan fotoğrafları var. Grafiğine önem veriliyor. Bu İslami kesimde kalitenin yükselmesine delalettir. Bu kesim son on yıl içinde kentleşmiş ve uygarlığın nimetlerinden yararlanmaya başlamıştır. Artık geleneksel kurallara göre çalışan arkadaşlar çok sıkıntı çekecekler. Şunu anlamaları gerekiyor: Bu işin ideolojisi olmaz. Kötü ürünü değil dava arkadaşına bazen babana bile satamazsın.’’

Cemil Tokpınar

(38, Yazar)

Orta yolcu aşk gurusu

Popüler anlamda aşkı İslamcıların lügatına sokan yazar. 2000 Kasım'ında yayımlanan ‘‘Ömür Boyu Aşk’’ altı ayda 40 baskı yaparak rekor kırdı. Özellikle kadınlardan büyük ilgi gördü. Ömür Boyu Aşk'ı internet sitesine de dönüştürdü. Yakında gençlik üzerine bir kitabı yayımlanacak. Ömür Boyu Aşk kitabından sonra İslamcı kesimde büyük ilgi gördü. Birçok televizyon ve radyo programlarında kitapla ilgili tartışmalar yapıldı. Bu tartışmalardan en ilgincini Haydar Dümen'le yaptı. Dümen, ömür boyu aşk tezinin çağımızda geçersiz olduğunu söylerken Tokpınar, bütün çağlarda insanların ölümsüz aşkın peşinde koştuğunu savunuyordu. Bu arada yazarın bir diğer hedefi, aşktan muzdarip olmuş kalplere şifa verecek bir çatı oluşturmak. Moral FM'de yaptığı Yuvamız isimli canlı yayın programında ailevi sorunları olan dinleyiciler dertlerini anlatıyor.

Ali Rıza Demircan

(62, Yazar)

Cinsellik ombudsmanı

1980'li yıllarda İslami kesimde cinselliğin açıkça telaffuz edilmediği bir dönemde ‘‘İslama Göre Cinsel Hayat’’ kitabını yazarak büyük bir çıkış yaptı. Sadece korsan baskılarının yüzbinleri bulduğu yayın dünyasında konuşuluyor. Daha önce Süleymaniye Camii kürsüsünden imam olarak vaaz veren Demircan, kısa bir sürede cinsellik ombudsmanı oldu. Ama birçok muhafazakar yazar, Demircan'ı 'mahrem' konuları alenileştirmekle suçladı. Cinsellik konusunda cesur çıkışların yer aldığı İslama Göre Cinsel Hayat'tan sonra bu alanda onlarca kitap yazıldı. Demircan tartışma programlarının aranılan ismi.

Mehmet Tanrısever

(48, işadamı, film yönetmeni)

Hacı Fellini

İstanbul Hadımköy Kıraç'daki bir çelik tencere fabrikası görenleri hayrete düşürüyor. Tenis kortları, kapalı ve açık yarı olimpik yüzme havuzları, diskoteği, saunası, mescidi, toplantı salonu, cep sineması, konferans salonuyla birlikte geniş araziye yayılmış. Mert Çelik fabrikasında sabahları Türkçe Kuran okunarak işe başlanıyor, her hafta seminerler düzenleniyor, hafta arası bir gün de işçiler için dans günü.

Bu iş yerinin sahibi Sürgün ve Çizme gibi uluslararası ödüllü filmlerin yönetmeni, Minyeli Abdullah'ın yapımcısı, İslami sinemanın en büyük ismi Mehmet Tanrısever. Bir yandan 44 ülkeye ihraç ettiği tencere-tava pazarlıkları yaparken diğer yandan Cengiz Aytmatov'la yapacağı yeni filmin konuşmalarını sürdürüyor. Aytmatov'un Beyaz Gemi adlı romanı günümüz İstanbul'unun koşullarına uyarlanacak. Senaryo ve telif için Aytmatov'a ödeme yapılmış.

Tanrısever Konya'nın Bağyurdu Köyü'nde doğmuş. İlkokulu bitirdikten sonra tarla, çayır işlerinde çalışmış. Bir çocukluk arkadaşı, ‘‘Eline kitapları alır, bozkıra çıkar, ovaların sessizliğini dinler, sonra düşündüklerini anlatırdı. Derin konuşurdu biz pek anlamazdık’’ diye anlatıyor onu. 15 yaşındayken İstanbul'a gelmiş. Esenler'de bir ‘‘göz dama’’ yerleşip çelik atelyesinde çalışmaya başlamış:

‘‘Karanlık atelyelerde çalışırken yüzümüz ve boğazımız uçuşan metal parçalarıyla simsiyah olurdu. Güneş gökyüzünden çekildiğinde atelyeden çıkar kendimi güneşin doğduğu yere atmak için sabırsızlanırdım. Benim için güneş geceleri sinemaların içinde doğardı. Bir koltuğa gömülür, güneşe benzeyen o büyülü ışığın beyaz perdeyi aydınlatmasını beklerdim. Tüm yabancı oyuncuları yanımdaki çalışma arkadaşımdan daha iyi tanırdım. Müziği ve dansı da çok seviyordum. 1970'te Beyoğlu'nda şimdiki Vakko'nun karşısındaki binada dans kursu veriliyordu. Kaydımı yaptırıp dans öğrendim. Valsler, tangolar...’’

Mehmet Bey, 1976'da küçük bir atelye açmış. 1979'da evlenmiş. Sonra da kendini dine vermiş, beş vakit namaza başlamış. Bu hal dört yıl sürmüş:

ESKİ FİLMLERİNİ ELEŞTİRİYOR

‘‘İlk zamanlar huzur bulmuştum ama sonra sorgulamaya başladım. Ve bir gün soluğu psikiyatristte aldım. Bana 'Hayatla barış, ölmeden kendini mezara sokmuşsun' deyince durumun vehametini anladım. Yavaş yavaş yeniden müzik dinlemeye, sinemaya gitmeye başladım. İçinde yer aldığım cemaat önce beni çok yadırgadı, günaha bulaştığımı düşündüler ama sonradan alıştılar. Bir video kamera aldım ve amatörce çekimler yaptım’’.

Mehmet Bey Mesut Uçakan'la tanıştıktan sonra Minyeli Abdullah'ın yapımcısı olmuş. İş yapmaz dedikleri film 500 bin seyirciye ulaşınca yol açılmış. Sonra çevredekilerin teşvikiyle yönetmenliğe başlamış. Sürgün filmi de böyle ortaya çıkmış. Yurt içinde ilgi görmeyen film Şanghay Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülü, ABD Philadelphia'da En İyi Yabancı Film ödülü, Venedik Film Festivali'nde En İyi Yabancı Film dalında ikincilik, Montreal ve Şanghay festivallerinde çeşitli ödüller kazanmış. Tanrısever'e ‘‘Hacı Fellini’’ lakabı da bu filmden sonra takılmış.

Hacı Fellini, eski filmleri için özeleştiri yapıyor: ‘‘Bugün asla çekmem. Çeksem de sivriliklerini törpüler yumuşatırım. Çünkü dünyayı gezdikçe gördüm ki kainat öyle ak ve karadan ibaret değil. Eskiden kendimi sadece Müslüman ve Türk olarak tarif ederdim. Şimdi önce insan olduğumu düşünüyorum. Dünyanın tek millete doğru gittiğini görüyorum. Allah dünyayı yaratırken çoğulcu ve demokrat davranmış ama biz herkesin tek tip olması için elimizden geleni yapıyoruz. Dünyayı biz ve onlar diye ayırıyoruz. Ben de bir zamanlar böyle düşünüyordum.’

Mehmet Emin Kazcı

(39, Yazar)

Hülya Avşar'a Dostoyevski bile sataşamazdı!

Akit Gazetesi yazarı Mehmet Emin Kazcı için son yıllarda İslami basında görülen en güler yüzlü yazar demek mümkün. İslamcı kalemlere genel olarak egemen olan sert, kavgacı üsluptan epey uzakta. Esprili, yufka yürekli ve yaşama çok geniş bir pencereden bakan yazılara imza atıyor. Çifte standardı eleştiren yazar, fikir suçları konu olunca sol ya da laik diye ayrım yapmadan tüm mağdurları savunan yazılar yazıyor.

Bir yazısında din üzerinden siyaset yapılmasına şiddetle karşı olduğunu, siyasetin halkın güvenini kazanacak plan ve projelerle yapılması gerektiğini söylüyor. FP'yi eleştirdiği bir makalesinde artık 70'lerdeki politika anlayışının geride kaldığını, fikir üretilmeden sadece iki ayet, iki hadis söyleyerek halkta temayül uyandırma döneminin geçtiğini savunuyor. Devletin ideolojik bakış açısından arındırılıp liberalleşmesi gerektiğine inanıyor.

Kazcı'nın esas farklılığı İslami basında yer almayan konuları rahat bir şekilde köşesine taşıması. Birçok yazısından kadın haklarının sıkı bir savunucusu olduğu anlaşılıyor. Aşk üzerine de kalem oynattığı için kadınlar tarafından çok okunuyor. Aslında bir edebiyatçı. Tiyatro oyunları var. Çehov, Dostoyevski ve Tolstoy en sevdiği yazarlar. Ceberrut Kaynana adlı eseri Ulvi Alacakaptan tarafından sahnelendi.

İşte farklı yazılarından bazı satırbaşları:

Kadınlara yapılacak en büyük iyilik öncelikle onları kurtarılması gereken varlıklar olarak görme hastalığından vazgeçmemizdir.

Güzele pek düşkün ülkemizde Hülya Avşar'a, değil bir profesörün, yaşasaydı Dostoyevski'nin bile karşı çıkma/sataşma olasılığı ya da hakkı olamazdı.

Dini filmlerde boş çuval gibi ayakta zor duran, görüntüsü öyle adeta 'zulm görmek isterim, bana zulmet' mesajı veren, ağlamalı, inlemeli, her an aşağılanmaya teşne bir ses tonuyla konuşan kahramanları sevmiyorum.

Mehmet Şevket Eygi

(66, Yazar)

Din baronu

İslamcı kesimin estetik ve nezaket gurusu. Milli Gazete'de köşe yazarı. İslamcı kesime yönelik en ağır eleştirileri içeriden yapmasıyla ünlü. Siyaset-tarikat-cemaat üçgenindeki rant ilişkilerini ağır dille eleştiren yazar ‘‘Din Baronları’’ lafını literatüre sokan kalem olarak biliniyor. Galatasaray Lisesi mezunu olan Eygi, yazılarında sık sık estetiğe, sanata, tarihe vurgu yaparak aristokrat bir İslami yapılanmayı savunuyor.

ULVİ ALACAKAPTAN

(52, Tiyatro yönetmeni, oyuncu)

Marksizmden döndü Brecht'ten vazgeçmedi

Sahne hayatına Dostlar Tiyatrosu'nda başladı, Ortaoyuncular'da devam etti. Ferhan Şensoy'un Şahları da Vururlar adlı oyununda dikkatleri çekti. Zaman zaman sinema filmlerinde rol aldı. Hababam Sınıfı'nda oynadı. Sanatçı ve aydın bir aileden geliyor. Ünlü tiyatrocu Muammer Karaca'nın ve hukukçu Uğur Alacakaptan'ın yeğeni. 1980'lerin başından bu yana dini bir yaşam tarzını tercih etti. Mizah ağırlıklı tiyatro eserleri sahneye koydu. İnsanlar ve Soytarılar, Kara Geceler Efendim, Başkasının Ölümü, Ceberrut Kaynana gibi oyunları Türkiye'nin her yanında ve yurdışında sahnelendi. En çok etkilendiği tiyatro kuramcısı ve oyun yazarı Berthol Brecht oldu. Dünya görüşünü değiştirdi ama Marksist Brecht'in metaforik sahneleme tekniğini hiç bırakmadı. Oyunlarında Brech'in 'göstermeci tiyatroculuk' tarzını uyguladı. Birçok yazısında İslami kesimde tiyatro ve sanata olan ilgisizlikten hep yakındı. Halen Engin Noyan'ın yazdığı ve birlikte yönettikleri Suç adlı oyunu sahneliyor. Son yıllarda o da modaya uyarak televizyon dizisinde oynayan tiyatrocular kervanına katıldı. Halen Dadı adlı televizyon dizisinde oynuyor.

Erkan Mutlu

(39, Aranjör, yorumcu)

Dadaşlar ve Kayahan'a çaldı

Dedesi ud, babası bağlama çalarmış. ‘‘Kendimi hatırladığımda abimin gitarında ritm atıyordum’’ diyor. İstanbul doğumlu. Yüzme, masa tenisi, ve bahçe işleri hobisi. Favori rengi beyaz, yemeklerden iskender kebaba bayılıyor. Marmara Üniversitesi'nde piyano ve müzik eğitimi gördü. 1978'den beri profesyonel. Kurduğu orkestrayla Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği yarışmada birincilik aldı. Orkestralarda tuşlu çalgılar üzerinde çalıştı. Üç yıl Ersen ve Dadaşlar'la sonra da Kayahan'la çalıştı. 1985'ten bu yana aranjör ve müzik yönetmeni olarak mesleğe devam etti. Fatih Kısaparmak, Mozaik-1, Grup Türkiyem, Hüseyin Tatar gibi kişi ve gruplarla çalıştı. İlk Cemre ve Telal Bedru kasetleriyle ticari kaygılardan uzaklaştı. Sonsuzluğa Hasret isimli tasavvuf örneklerinden oluşan albümü çok ilgi görünce ikincisini yaptı. Serden Geçtim'de kahramanlık türkülerini derledi. Gitmeye Geldim-Ateşi Aşk albümlerinde yorumunu belirginleştirdi. Toprak Rengi Bir Hayal adlı new age bir albüm yaptı. Daha sonraları birçok örneği çıkacak olan Kervansaray enstrümental serilerini başlattı. İki de çocuk kaseti var. STV'de Mutlu Akşamlar ve Erkan Mutlu ile Gece programlarını hazırlayıp sunan Mutlu, Kanal 7'de de program yapıyor. Reklam cıngılları ve belgesellere müzik çalışmaları da var. Son günlerde Hu adlı albümüyle vitrinlerde.

En çok satanlar

Kitap

1. Fasıldan Fasıla Fethullah Gülen

2. Kükreyen Fare ve Müritleri Tamer Korkmaz

3. Mesel Denizi Mehmet Akar

4. Ömür Boyu Aşk Cemil Tokpınar

5. Kendini Arayan Adam Halit Ertuğrul

6. Kafka'dan Yufkaya Mehmet Emin Kazcı

7. Senin Hikayen Fatma Karabıyık

8. Mavi Lale Nazan Bekiroğlu

9. Gül Sarısı Ali Çolak

10. Aşıklar Kitabı İbni Cevzi

11. Esir Çocular Cenneti Mehmet Altan

12. Köprü Ayşe Kulin

13. Biraz da Müzik Çinuçen Tanrıkorur

14. Sağ Beyin Yöneticisi Derleme

15. Tefhimül Kuran Mevdudi

Albüm

1. Ömer Karaoğlu İzler

2. Abdurrahman Önül Döne Döne 1-2

3. Taner Yüncüoğlu Gampare

4. Erkan Mutlu Gönül Dili 1-2

5. Orhan Hasalmaz Türküler 1

6. Hakan Aykut Bir Güneş Doğuyor 1

7. Hasan Dursun N. Saldık Resulluha

8. Mustafa Demirci Aşka Dair

9. M. Emin Ay Pervane ve Onun Güzel İsimleri

10. Ergün Ekşi Sonsöz

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!