Islak imzada sorular ve cevaplar

Güncelleme Tarihi:

Islak imzada sorular ve cevaplar
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 26, 2009 13:54

'AK Parti ve Gülen Cemaatini bitirme' belgesi olarak bilinen 'İrtica Belgesi'yle ilgili polemik, imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunun Adli Tıp tarafından tescil edilmesinin ardından yine alevlendi. Gözler belgeyi reddeden ve 'Kağıt Parçası' olarak tanımlayan Org Başbuğ'a çevrilmişken, savcılık, Genelkurmay'dan 6 subayı ve 35 bilgisayarı istedi. Peki tüm bunlar ne anlama geliyor. İşte Metehan Demir'in kaleminden sorular ve cevaplar....

Haberin Devamı



Metehan DEMÄ°R YAZIYOR

Kamuoyunda, bilinen adı ile ‘AK Parti ve Gülen’i bitirme planı’.

Genelkurmay karargahında Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek imzası ile hazırlandığı iddia edildi. Sonrasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ‘kağıt parçası’ diyerek reddetti. Aylarca ses çıkmadı. En son olarak da bir ihbar mektubu ile ıslak imzalı orijinal belge ortaya çıktı. Üzerinde soru işaretlerinin giderek arttığı bir belge.

Herhalde yakın tarihte ne olduğu, kimler tarafından nerede hazırlandığı konusunda bu kadar yoğun tartışmanın yaşandığı bir belge daha gelmemiştir.

Gerçek ise vahim. Gerçek değil ise devletin bir kurumuna yapılan sistematik saldırı açısından daha vahim.

Haberin Devamı

Bu kadar yaşanan kafa karışıklığında ortada dolaşan çok sayıda soru var. Ciddi anlamda da objektif tespitler gerekiyor...

Tabii şu noktayı unutmadan, burada tüm taraflara sorulacak sorular var. Kimsenin, ‘bana neden soru soruluyor’ diye sitem etmemesi bu konunun aydınlanması açısından şart.

Bu noktadan hareketle, madde madde soruları ve tespitleri şöyle sıralamak mümkün.

-Haziran ayında Taraf Gazetesi’nin haberi ile patlak veren ve sadece fotokopisi olan bu belgede en büyük tartışma sahte veya orijinal olup olmadığı konusunda yaşandı. O günden bu yana yaklaşık 5 aya yakın bir süre geçti. Genelkurmay Başkanı’nın, ‘kağıt parçası ‘ sözleri ile kesin bir ifade ile reddettiği süreçte karargah geçenlerde, hatta, ‘Hala bulunamadı, orijinali nerede?’ mealinde bir çıkışta bile bulundu. Tam bir sinir harbine dönen gelişmelerde, orijinal belge sonunda medyadaki haberlere göre ortaya çıktı.

-Eğer gerçekten doğruysa…Bu belge gerçekten karargahta mı hazırlandı? Kimler tarafından, ne zaman ve kimin emri ile hazırlandı? Geçtiğimiz dönemlerde emekli olmuş bazı askerlerin de bu sürece etkisi oldu mu? En önemlisi, komuta kademesinin bu işten ne kadar haberi oldu?

-Medyada detayları ile yer alan ihbar mektubunu kaleme alan subay bu kadar konuya hakim ise ve son anda bu belgeyi kurtardığını söylüyorsa, demokrasiye açıkça müdahale edilen bu çalışmayı neden daha önce bildirmedi?

Haberin Devamı

-Haziranda ortaya çıkan bu belgenin ardından 5 aya yakın zaman geçti. Eğer iddialar doğru ise, tüm diğer evraklar ortadan kaldırıldığı o sıralarda neden hemen haber vermedi? Neden en gerekli kritik belge kurtarılabildi? Eğer karargahta belge imha ve kaldırma operasyonu yapıldıysa, son anda kurtarıldığı ifade edilen bu evrak neden en önce ortadan kaldırılmamış? Bu en hafif olanı mıydı? Belgeyi ele geçirdikten sonra bu kadar beklemeye gerek var mıydı? Bu subay kimlerle görüştü?

-Genelkurmay Başkanlığı’nda bu tür evrakların ortadan kaldırılması ile ilgili emri kim verdi? Yasadışı bu çalışma ile ilgili kimin, kimlerin haberi oldu? Benzer belgeler de var mı? Hakkında işlem yapılanlar oldu mu?

Haberin Devamı

-İlgili kurumlar neden önce TSK yerine medyayı bilgilendirdi? Böylesine bir belge için, ‘Sayın komutanlar, burası demokratik bir ülke…Herhalde böylesine orijinal bir belgeye söyleyeceğiniz bazı şeyler olacaktır’ denilmesi daha doğru olamaz mıydı?

- TSK kendi içindeki köstebekler sorununu çözebildi mi?

Ortada görüldüğü giderek sayısı arttırılabilecek çok soru var.

-İşte tam bu noktada bazı tespitler yapılması gerekiyor…

-Öncelikle, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ saatler süren basın toplantısı ile, ortaya meslek şerefini ve bulunduğu makamın onurunu koyacak şekilde bu belgenin karargah emri ile hazırlanmadığını çok kesin bir dille ifade etti. Bir Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyunun gözünün içine baka baka kurumunu kurtarmak adına böylesine bir yalan söyleyeceğine inanmak çok zor. Hele, daha önce, demokrasi dışına itibar edeceklerin TSK içinde barınamayacağına dair açıklamalar yapan bir komutanın yalan söylediğine inanmak mümkün değil. Ancak, bu noktada, yıllardır TSK içinde durumdan vazife çıkaran, komutan bilgisi dışında inisiyatif alan, ‘benim vatan sevgim diğerlerinden daha fazla, bu nedenle benim bir şeyler yapmam lazım’ diyenlerin olabileceği gerçeğini de unutmamak lazım. Sağda solda yıllardır böyle isimlerin verdiği rahatsızlığı herkes çok iyi bilir. Buradan hareketle, bu tür bir belgenin hazırlanması için harekete geçebilecek muvazzaf personel çıkabilir. Bunlar komutanların bilgisi dışında çapları çeşitli rütbeler içinde değişebilen bir illegal mekanizma oluşturarak bazı girişimlerde bulunabilirler. Bu nedenle, Başbuğ’un bu evrağı, ‘kağıt parçası’ olarak tanımlaması mümkün. Yani, ‘Bizim ve Genelkurmay emri ile bu belge hazırlanmamıştır’ mesajını vermek amacını taşımış olabilir. Ama burada, Orgeneral Başbuğ’un ilk süreçte danıştığı yakın kurmayları tarafından beklemeden acele ile yanıltılmış olabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

Haberin Devamı

-Yine de, bu seviyede Genelkurmay’ın, eğer böyle bir yapılanmayı ve evrak oluşumunu tespit ettiyse, en ağır cezayı vermekten ve kamuoyunu bilgilendirmeden kaçınmaması gerekiyor. Hem de kim olursa olsun. Bu Genelkurmay Başkanı da olsa, er de olsa TSK’nın o kurum hassasiyetinin devreye girmesi hayati önem taşıyor.

- İçe kapanmak, hırçın çıkışlar yapmak veya bilgilendirmede geç kalmak herkesin sahip çıkması gereken Türkiye’nin bu en güzide ve fedakar kurumunu zedeler. Zaten, yıkmak için büyük bir seferberlik içinde olan çevrelerin de ancak ekmeğine yağ sürer.

-Eğer orijinali bulunduğu belirtilen belge karşısında aksi yönde bilgiler de varsa bunlar da paylaşılmalı. Belki de gerçekten çok büyük bir kumpas var.

Haberin Devamı

-Yine de, yarım milyonun üzerinde personeli bulunan TSK içinde herkese kefil olmak çok güç. 20 kişinin olduğu ofislerde bile şefler tüm personeline kefil olamıyor. Bu nedenle, eğer suçlular varsa, bunlar ile ilgili bilgi vermek ve cezalandırmak TSK’nın aksine imajını güçlendirecektir.

-Yine de, burada Albay Dursun Çiçek’in ve diğer adı geçen askeri personelin suçsuzluğu kanıtlanana dek masumiyetlerine de saygı duyulması gerekiyor.

-Burada bu nedenle önemli nokta, resmi makamların, yani, Ergenekon soruşturmasını yürüten mekanizmalar ile Genelkurmay dahil en kısa sürede bilgilendirme yapmaları gerekiyor. Bu dezenformasyonun önüne geçilmesi açısından kritik.

-Demokratik açılım ile ilgili hassas günlerin yaşandığı ve gelen PKK’lı teröristlerin Habur’dan Diyarbakır’a dek mevcut görüntülerine askerlerin de verdikleri tepki de göz önüne alındığında, TSK’nın sesini kesmesi için zayıflatılması amacını da göz ardı etmemek lazım. Çünkü, zamanlama oldukça dikkat çekici.

-Muvazzaf subaydan geldiği belirtilen mektupta bazı gazetelere göre . CHP’lilerin de desteğinden bahsediliyor. Burada, CHP’nin de durumu aydınlatan bir açıklaması kafa karışıklıklarını giderecektir.

-Eğer, zaten bu belgeyi Kurmay sınıfından amiralliğe namzet bir isim yine bazı generallerin de teşvikiyle hazırladı ise ve amaçları da AK Parti ile Gülen Cemaatini bitirmek ise, ya yakın tarihten ya da Türkiye’nin sosyolojik gerçeklerinden haberleri yok. Böylesine ajite edici illegal durum senaryoları ile demokrasiye müdahalenin yanı sıra yaratacakları ters etki ile ancak AK Parti ve Gülen Cemaatine destek olabilirler. 21. yüzyılın Türkiye’sinde ortada hoşlanmadığınız bir hükümet varsa, kurtulmak için artık en doğru yolun, demokratik ortamda daha çok çalışarak, halkı etkileyebilecek yeni projelerle ve seçimlerle bulunabileceğini ilkokul öğrencileri bile bilir. Herhalde, tarihte darbe veya taktik manevralarla siyasi şahıs veya yapılardan kurtulunamadığına dair gerçek Türkiye’nin en temel siyaset bilgisidir.

- Bu noktada ortadaki ciddi gelişmeler ışığında daha önce benzer iddialar nedeni ile gözaltına alınan Albay Çiçek ile adı geçen bazı muvazzaf askeri personeli tekrar soruşturma için çağrılması ya da daha ileri adli adımlarla karşılaşması muhtemel. Genelkurmay Başkanlığı da bu süreçte yeni açıklamalar yapabilir. Net bir suç saptarsa, gereken cezalarla ve gerekenin yapılacağı ile ilgili bilgi de verebilir. Soruşturmayı yeniden açtığını da söyleyebilir. Komutanların basın toplantısı da şaşırtıcı olmayacaktır. Bu da belki tartışmayı yeni boyutlara taşıyabilir.

-Açıkçası, TSK’nın imajının korunması amacı ile Genelkurmay’ın da kısa sürede bu konuda bir açıklama yapması yüksek ihtimal. Haberler tamamen doÄŸruysa kim olursa olsun herkes cezalandırılsın. Ama her ÅŸey netleÅŸmeden görevinin başında iyi niyetle çalışan komutanlara da toplu hücum yargısız infazdan baÅŸka bir ÅŸey olmaz.Â

-TSK’daki potansiyel suçlu olabilecek isimlerden bahsederken, TSK’yı kurum olarak vurmamak lazım. Cudi’de, Gabar’da PKK’ya karşı çarpışan adını bile bilmediğimiz kahramanları ve onların gönülden bağlı oldukları TSK’yı incitmek, tıpkı Başbakan Erdoğan ve hükümetine, bu ülkenin diğer kurumlarına verilebilecek zararlarda olduğu gibi, herhalde kimseye bir fayda getirmez.

- Özellikle de, demokratik açılımla ilgili ciddi travmaların yaşandığı ve bu topluma birlik beraberlik içinde dipdiri bir devlet görüntüsünün verilmesinin gerektiği bu günlerde…

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!