Güncelleme Tarihi:
Evden ilk ayrıldığımızın, kendi başımıza, bir başımıza ayaklarımızın üzerinde durmay
Gerçi yaptık da kötü mü oldu? Asla. Sık sık eleştiri yağmuruna tuttuğumuz, çocuklarına sahip çıkmayan batılı anne baba imajı yaşayanlar için pek de o kadar can sıkıcı olmuyor. Gerçi benim hem çalışıp hem okumamd
İlk patronum Gaziantepli uzaktan bir akrabamızdı. Abdu
Meşrutiyet Caddesi’nde bir müşavirlik bürosu vardı. Önce getir götür, ofiste yemek, çay, kahve, temizlik, bulaşık v.s. işleriyle geçen birkaç ay... Sonrasında ilk dilekçe yazmasını öğretişi... İlk devlet dairesine götürüşü... İlk resmi iş takibinin nasıl yapılacağını gösterişi...
İşimiz müşavirlikti. Özal döneminin en hareketli günlerinde, 1984 kışının Ankara’sında harıl harıl iş dünyasına iş yetiştiriyorduk. O zamanlar şimdiki gibi yerellik, yerinden yönetim v.s. pek gündemde değil. Her işin Ankara’dan bitirildiği, bırakın şirket kurmayı, ana sözleşme değişikliklerinin bile Ankara’dan bitirildiği bir dönemdi. İşimiz çoktu. Bir taraftan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda (özellikle İç Ticaret Genel Müdürlüğünde), bir taraftan Merkez Bankası’nda, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında, Başbakanlık’ta, Bakanlıklarda, Elçiliklerde ve Genelkurmay’da iş kovalıyorduk.
Yatırım fizibilitesihazırlamasını, yatırım teşvik belgesi almasını, şirket kurup ihracat teşvik belgesi almasını, ihracat ve ithalat yapmasını, hazineden ve ilgili bakanlıklardan gerekli izin ve permilerin alınmasını hep o dönemde öğrendim. Özellikle 5 yıldızlı otellerin, tekstil komplekslerinin, köprü ve otoyol projelerinin, iş ve alışveriş merkezlerinin ve değişik sektörlerdeki bir yığın fabrikanın bilumum işlerinin koşuşturmacasını o dönemde öğrendim.
Sadece bunlar değildi öğrendiklerim elbette. Bilge insan Abdu
Anlatsam hayatım roman derler ya. Aynen öyle. Gerçi herkes, “bak hayatım roman derler am
Ama valla ilkelerim için yaptım. İlkelerim için ben neler yapmadım ki? Müşavirlik, araba – otobüs ve T.I.R. yıkamacılığı, özel bir öğrenci yurdunda müdürlük, çocuk bakıcılığı (1984’de başlayan bu part-time meslek evlendiğim yıl olan 1994 yılına kadar devam etti) sağlık merkezinde genel koordinatörlük, işletmecilik, dış ticaret şirketinde ar-ge ve ihracat müdürlüğü, tekstil şirketinde ihracat müdürlüğü, hava alanları x-ray bagaj ve kapı güvenlik sistemleri şirketinde satış müdürlüğü, mobilya şirketinde yurt dışı bölge müdürlüğü, tekstil şirketinde başkan yardımcılığı, harita ve kent bilgi sistemleri şirketinde özel kalem müdürlüğü ve başkan yardımcılığı, yazılım şirketinde iş geliştirme uzmanlığı ve düşünce öğretmenliği, dış ticaret şirketinde danışmanlık ve bir yayın grubunda düşünce öğretmenliği ve yönetim kurulu üyeliği. + 6 aile ile devam eden aile koçluğu… S
Şimdi geçen 19 yılın ardından şöyle bir baktığımda, öylesine tatlı bir huzur var ki içimde. Ilık bir yaz esintisi gibi. Yanı başındaki teknelerle yarışan sevimli yunus balıkları gibi, girip girip çıkmışım iş dünyasının deryasına. Yeri gelmiş balıklama atlamışım. Yeri gelmiş çıkmışım. Yeri gelmiş derinlere dalmış, yeri gelmiş sığ sahile kendimi atmışım.
Bütün bunları yapmışım da kötü mü yapmışım? Hala görüştüğümüz eski iş arkadaşlarım, patronlarım, patronlarımın çoluk çocukları asla yanlış yapmadığımın en basit bir göstergesi. Ayrıldığım her iş yerinde ilkelerim uğruna verdiğim mücadele. Ve dediğimi yapmaları işlerine gelmese bile, ayrılmamın arkasından ağlayan dostlarla uğurlanmalar. Belki size ters gelebilir. Belki yaşadığım yoğun duyguları anlatamayabilirim. Am
Ayrıldığım bir şirketteki odama 1 yıl hiç dokunulmadığını ve maaşımın rutin olarak 1 yıl boyunca hesabıma yatırılmaya devam edildiğini söylesem, bilmem yeteri kadar ifade etmiş olur muyum? Eee hocam bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dediğinizi duyar gibi oluyorum. İlkeler sevgili dostlar, ilkeler. İlkeleri düstur olarak alınca, menfaatler kalmanız gerektiğini söylese bile, sizi hiç kimse tutamaz.
Sonra ayrıldık da kötü mü oldu? Asl
Şimdi kriz çığırtkanlığı yapılan bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde bile, iş dünyası harıl harıl eleman arıyor. Adam gibi eleman arıyor. İnsan gibi insan arıyor. İşinin ehli kendini yetiştirmiş çalışan arıyor. Birikimlerini paylaşacak entelektüel sermaye arıyor. Yani krizde bile, iş bilene iş çok dostlar. Siz yeter ki, kendi beyninizde işinizi bitirmeyin. Kendi ipinizi çekmeyin. Kendi umutlarınızı söndürmeyin. Asla pes etmeyin. İlkeleri tesbit edin. Ve korkmadan devam edin.
Hem sonra korkunun ecele faydası ne kine? J
Bir sahte hayal peşinde koşulan kahır dolu 15 yılın sonunda, başını ellerinin arasına alıp, yorgun, dargın, kırgın ve yılgın bir şekilde hayata küsmek yerine, inceldiği yerden kopartın ipleri. Korkmayın. Kırgınlıklar, küskünlükler, alınganlıklar ve dargınlıklarla geçirilmeyecek kadar değerli bu yaşam. Alın başınızı gidin. Korkmayın. Cesur olun. Boyun eğmeyin. Köleliği kabul etmeyin. Onurunuzun rencide edilmesine izin vermeyin. 7 milyar dünya insanı içinde sizi bağrın
İçinize ve işinize kapanıp hayatı zehir etmenin bir anlamı yok boşuna. Bırakın kadir kıymet bilmeyen, bilmediğiyle kalsın. Bırakın kadir kıymet bilmeyen bilmediğine yansın. Siz geminizi kurtarmay
Bu yaşam sizin en değerli varlığınız. Ve uykudan sonraki büyük çoğunluğu da iş yerinde geçiyor. İşinize aşık değilseniz ve aşık olamıyorsanız, ya size aşık olacak bir iş, ya da aşık olacağınız bir işyeri bulun. Haydi, rastgele. Ömür törpüleriyle yürekleri dağladığınız yeter artık, değil mi ama?