IÅžIÄžIN ŞİİRÄ°:DELFT'LÄ° VERMEER'Ä°N SESSÄ°Z DÜNYASI Huzurlu, sakin ev içlerinin ressamı Johannes Vermeer, 1632 yılında Hollanda'nın zengin kenti Delft'te dünyaya

Güncelleme Tarihi:

IŞIĞIN ŞİİRİ:DELFTLİ VERMEERİN SESSİZ DÜNYASI Huzurlu, sakin ev içlerinin ressamı Johannes Vermeer, 1632 yılında Hollandanın zengin kenti Delftte dünyaya
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 31, 2000 00:00

IÅžIÄžIN ŞİİRÄ°:DELFT'LÄ° VERMEER'Ä°N SESSÄ°Z DÃœNYASI Huzurlu, sakin ev içlerinin ressamı Johannes Vermeer, 1632 yılında Hollanda'nın zengin kenti Delft'te dünyaya gelmiÅŸti. Babası tablo taciri idi. Vermeer hakkında pek fazla bilgi bulunmuyor ama bazı kaynaklara göre on, bazılarına göre ise on iki çocuÄŸu vardır. Çok ağır çalıştığı, senede ancak bir ya da iki tablo yapabildiÄŸinden, ailesini geçindirebilmek için, babası gibi tablo tacirliÄŸine baÅŸladığı biliniyor...Vermeer'in yaÅŸamı üzerine bilinenler bundan öteye gitmiyor ama ölümünün çok erken, henüz 43 yaşında iken, büyük ihtimalle de kalp krizinden olduÄŸu kayıtlara geçmiÅŸ. Sanatçı hakkında yazılı kaynaklardan öğrenilenler bundan ibaret, yalnız arkasında bıraktığı 35 tablo bize pek çok ÅŸey anlatıyor...Hollanda'da XVII. yüzyıl burjuva yaÅŸamının bazı ipuçlarını onun yaÄŸlıboyalarında buluyoruz. Ve Proust'a göre dünyanın en güzel tablosu olan 'Delft'ten Görünüm'de, Vermeer doÄŸduÄŸu kenti pırıl pırıl bir ışık altında sunuyor. Sanat Tarihinde ilk defa bir kent böyle gerçekçi ayrıntılarla resmedilmiÅŸ. Vermeer'in bu manzara resminde bir diÄŸer ilk de kentin duvarlarındaki ışık oyunları. Bu altın zerrecikler bize iki asır öncesinden Empresyonist Ressamları haber veriyorlar. Vermeer'den bize kalan diÄŸer bütün tablolarda oda içlerini görüyoruz. Hollanda resmi oda içlerini hep sevmiÅŸti ama Vermeer'inkiler hepsinden farklı... Bunlar birer ışık ÅŸiiri... Hemen hepsinde, odanın solunda yer alan pencereden süzülen ışık, içerideki bütün eÅŸyaları bizlere tanıtıyor. Bu eÅŸyalar çoÄŸu kez, üzerinde güzel bir Türk halısının serili olduÄŸu bir masa, bir veya iki tane iskemle, aslan başı oymalı bir koltuk, ağır kadife perdelerin sarktığı bir kapı, siyah beyaz yer karoları, bir müzik aleti. Duvarlarda ise tablolar ve bir harita... Bu haritanın sembolik bir deÄŸeri olmalı... BaÅŸka ülkelere özlem mi?.. YaÅŸamı bir oda içine mahkum birinin seyahat arzusu mu?..Vermeer'in tablolarındaki figürlerin hemen hepsi kadın. Sadece iki yapıtta tek erkek figürü var; her ikisi de bilim adamı: Biri bir coÄŸrafyacı, diÄŸeri ise astronom. André Malraux'ya göre bu erkek model Vermeer'in kendisi. Bu iki tabloda da baÅŸrolü paylaÅŸan birer küre yer alıyor. (Yine kaçış planları mı?..)Vermeer'in kadınlarının yaÅŸamı hep aynı mekanda, aynı odada, ağır ağır geçer gibidir, ya da zaman durmuÅŸ gibi gelir. Onları çoÄŸunlukla bir mektup okurken ya da yazarken veya bir müzik aletinin başında görürüz. Bazen dantel iÅŸlerler, bazen inci dizerler. Ama hep o aynı pencerenin yanında yer alırlar; pencereden süzülen ışık yüzlerindeki güzelliÄŸin inceliÄŸini ve mücevherlerinin parlaklığını ortaya çıkarır. Yine aynı ışık kristal kadehlerde yansır. Bu kadehlerde, uzaktan gelen, beklenen ziyaretçiye ÅŸarap ikram ederler. Bu erkek figürleri, pencere kenarında okunan o mektupları yazan erkekler midir, yoksa onlardan haber getiren birer dost mu?Bu hiç deÄŸiÅŸmeyen dekor içinde, Vermeer'in kadınları alegorik figürlere benzerler: BekleyiÅŸ...Bu sessiz yaÅŸam içinde uzaklara kaçma hayalleri de kurarlar mı? Yoksa beklenen kiÅŸinin geliÅŸi onlara yetecek midir?..Vermeer ışıkla çok ilgilenen bir ressam; öyle ki onun tablolarındaki saati kolaylıkla tahmin edebiliriz. Tıpkı iki asır sonra gelen Monet'nin resimlerinde görebildiÄŸimiz gibi... Yine, hep aynı konuları ele alması bize Cézanne'ı hatırlatır. Saf renkleri, soÄŸuk tonları kullanır. Bu özellikle ultramer mavisinin tonları, tablolarında sessizlik etkisini yaratır. Sarı bir diÄŸer sevdiÄŸi renktir. Bu iki renge kırmızı, özellikle toprak kırmızısı ya da portakal rengi olarak eÅŸlik eder. Gölgeleri ise ÅŸeffaf ve renklidir. Bu ışığın etkisini daha da artırır. Bir Vermeer tablosu sadece bir izlenimden ibaret deÄŸildir. SaÄŸlam bir yapısı da vardır. Ressam "altın kesim"e riayet eder; yapıtı düz hatlar ve geniÅŸ yüzeylerle kurar. Kullandığı gün ışığının da saÄŸladığı netlikle tabloları bir Rönesans ustasınınkine, bir Piero della Francesca'ya benzer..Vermeer iki yüzyıl boyunca unutulup gitti ama yeniden keÅŸfedildiÄŸinde ünü arttıkça arttı. XX. Yüzyılın pek çok ressamı hep Vermeer gibi resmetmeyi istedi ama tablolarının sırrı pek çözülemedi: Neden hep aynı oda, aynı bekleyiÅŸ, aynı sessizlik? Yoksa ressam o odaya mı mahkumdu, bir hastalığı mı vardı? Bu nedenle mi duvarda haritalar vardı? Gidilemeyen ülkeler varlıklarını mektuplarla mı haber veriyorlardı? Tablolarında hüküm süren sessizlik bu endiÅŸelerin ürünü müydü? Bir sürü çocuk, güç bir yaÅŸam, titiz, ağır bir çalışmanın ürünü küçük boyutlu 35 tablo, kısacık bir yaÅŸamın kısa hikayesi... Ve bu küçük boyutlu 35 adet yaÄŸlıboya tabloda, XVII. yüzyılda, bir Hollandalı ressam, JOHANNES VERMEER, sade döşenmiÅŸ bir odayı ışığın ÅŸiirine dönüştürmeyi baÅŸarır... Nevin YÃœCEL-CELBÄ°Åž - 31 Temmuz 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!