Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2007 00:00
Yıl 1955... Yoldan gelen geçen sokağa işiyor... Belediyeye "Buraya işemeyiniz" levhası astırıyorlar ama dinleyen kim... Namık Bey alıyor kazma küreği, iniyor bahçeye. Duvardaki taşlarla bir mezar yapıyor, başına da bir küp koyuyor. Ağaçların dallarına da bez bağlıyor. O gün bu gündür orası yatır...
EMEKLİ Kd. Albay
Hasip Uras (77), kitap haline getirmeyi düşündüğü anılarında çarpıcı bir cehalet örneğine de yer verdi.
Uras, bir akrabasının bahçe duvarına sürekli tuvaletini yapanları uzaklaştırmak için düzenlediği sahte mezar hilesinin zamanla nasıl yatıra dönüştüğünü anlatıyor.
Hasip Uras’ın kitap olarak bastırmaya hazırlandığı anılarında yatırla ilgili bölüm şöyle:
"1955 yılında yakınımız İhsan Ergün
’ün Kartal’daki Ekim Sokak Numara 3’teki evine gitmiştik. Çayımızı içerken ev sahibesi Makbule
teyze pencereden bahçe duvarını göstererek; ’Hasip bey bak, yoldan geçenler küçük abdestini bahçe duvarına yapıyor. Belediye’ye başvurduk,
’Buraya işemeyiniz’ levhası astırdık, hiç faydası olmadı’
dedi. Bu sırada İhsan
amcanın yeğeni mühendis Namık
bey, ’Ben hallederim’
diyerek kazma kürekle bahçeye indi. Duvarın üzerinden taşlar alarak mezar yaptı, başına 60x60x60 ebadında taştan bir küp koydu, arkasını samanlı çamurla kapattı, etrafını kireçledi. Makbule
teyzeden mum istedi. Etrafındaki ağaçların dallarına bez bağladı. Yalova-Kartal arabalı vapuru iskeleye yolcu indirirken, Namık
bey bizlerin de bahçeye inmesini, Makbule
teyzenin başına yemeni bağlamasını istedi. Halk bahçenin önünden geçerken, Namık
bey üç mumu yakıp küpün içine koydu. Bizler de mezarın yanına diz çöküp dua etmeye başladık. Yoldan geçenler bize uyarak ellerini açıp dua etmeye başladılar. Burada kimin yattığını soranlara da ’Muhterem bir zat yatıyor
’ dendi. 15 gün sonra yatır için Makbule
teyze, ’Bakınız bu iş çok iyi oldu. Pipi yerine dua edenleri görüyoruz’
demişti."
ADI, RÜYADAN
Yakın zamanda mezarın akıbetini merak edip, artık hayatta olmayan
Makbule teyzenin torunu
Suna Toplandı’yı arayan
Uras, şu yanıtı almış:
"15 sene bahçemiz çok temiz kaldı, fakat şimdi o yatır problem oldu. Komşumuz Zafer
Hanım, ’Bu yatırı rüyamda gördüm.
’Ben İhsan
beyin bahçesindeki mezarda yatan Ahmet
Dede’yim, mezarın üzerine ismim yazılı bir taş dik’ dedi. ’
Ahmet Dede ruhuna fatiha
’ yazılı bir de mermer taşı başucuna diktiler. Makbule hanımın vefatından önce, evi yıkıp yerine bir ev yaptırmak istedik. Belediye’ye başvurduk,
’Orada yatır var, müsaade etmeyiz’ dediler. Belediye, mezar etrafındaki, sizin koyduğunuz taşları söküp mermerle çevirdi."
"Kartal’a gittim. Ev yıkılmış, taş yerine mezar mermerleşmişti. Taşta, ’Yatır Ahmet Dede ruhuna fatiha’
yazıyordu" diyen
Hasip Uras, 1987’de evin bahçesinde üç kişinin define aradığını da aktarıyor.
Emeklilik sonrası hacca giden
Uras, bu anıyı aktarmaktaki amacını
"Bilim dışında, hurafeden medet umanların günlük yaşamlarındaki perişanlığı ve aldatmacaları sergilemek istedim" diyerek aktarıyor.
O öykünün kitabını yazacak
ÖDP kurucu eski genel başkanı Doç. Ufuk Uras’ın
babası Hasip Uras, Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu’nu bitirdi. 1962’de ABD’de fotoğraf ve
sinema eğitimi gördü, TSK’da fotoğrafçılığı öğretti. AİTİA’yı bitirdi. 1980’de 1. Ordu Muhabere Başkanı iken Kd. Albay olarak emekliliğini istedi. Halk eğitimde 16 yıl ücretsiz fotoğrafçılık kursu verdi. İstanbul Boğazı’nın 680 adet panoramik fotoğrafını çekti, kentin havadan çekilmiş ilk hava albümünü hazırladı. TSK’nın açtığı yarışmada "Kes Doğan" öyküsüyle 1. oldu. Ankara İletişim, Kadıköy Kız ve Anadolu, Saint Joseph, Kadıköy Meslek, Semiha Şakir ve Ermeni liselerinde fotoğraf ve milli güvenlik dersleri verdi. Hasip Uras, yazacağı kitabında yukarıdaki "yatır"ın öyküsünü de anlatacak.