Güncelleme Tarihi:
Eraslan, "Kişinin bedensel ya da ruhsal olarak zorlandığı, yüklendiği durumlarda stres ortaya çıkar. İş yeri stresi söz konusu olduğunda, stres, kaygı ve gerginlik yaratan bir duygusal deneyim olarak tanımlanır. Az miktarda zorlanma, kişinin hoşlanmadığı durumları değiştirmesini veya yapacağı işe motive olmasını sağladığı için olumlu bile olabilir. Ama sürekli stres altında olan kişiler, hem iş verimlerini hem de bedensel sağlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır" dedi.
Kısa süreli streslerin yararlı olduğunu, anlık dikkatimizi keskinleştirdiğini ifade eden Eraslan uzun süreli stresin sakıncalarını ise şöyle dile getirdi:
"İşyerlerinde yöneticinin aşırı talepleri, haksız rekabet, işini kaybetme kaygısı veya olumsuz koşullardan ötürü işyerini açık tutamama korkusu gibi nedenlerle sürekli kendini tehlikede hiseden bir kişide sürekli zorlanmanın olumsuz sonuçları kendini gösterir. Motivasyon kaybolur, kişi sadece o anki sıkıntılı duruma odaklanır ve uzun vadeli planlar yapma, olaylara daha geniş bir perspektiften bakma yeteneğini kaybeder. Bağışıklık sistemi zayıflar, iş devamsızlığı ve sağlık sorunları artar. Stresle ilgili hastalıkları olan kişilerin 5 kat daha sık doktora gittikleri saptanmıştır.
ABD'de (ekonomik kriz öncesi) yapılan bir çalışmada çalışanların yüzde 46’sının tükenmişlik noktasında stres altında olduğu saptanmıştır. Stres, endişe düzeylerinin yükselmesi, uykusuzluk, sinirlilik, alkol ve sigara kullanımında artma, kilo alımı, depresyon gibi birçok soruna yol açar. Motive olamayan, dikkatini toplayamayan, öfkesine hakim olamayan kişiler daha az verimlidir. Çalışma arkadaşları ve müşterileriyle daha çok sorun yaşarlar ve sonuçta iş başarısızlıklarını daha da artıracak bir kısır döngüye girerler."
KALP KRÄ°ZÄ° VE FELÇ RÄ°SKÄ°Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â
Binlerce çalışanın 11 yıl boyunca izlenerek yapılan bir araÅŸtırmaya göre, iÅŸ yerinde kendisinden çok ÅŸey talep edilen ancak iÅŸ koÅŸullarını kontrol etme imkanı bulamayan kiÅŸilerde inme (felç) riskinin 2 katına çıktığının saptandığını anlatan Eraslan, şöyle devam etti:                             Â
"Bu konuda yapılmış 17 uzun süreli çalışmada, kronik stresin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini en az yüzde 50 oranında artırdığı bulundu. Stres hem sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık gibi sorunları artırarak dolaylı yoldan damar sistemine zarar veriyor, hem de tek başına da risk yaratıyor.
Stresin hiç olmadığı bir iş ortamı yaratmak oldukça güç, ama kişinin veya işyerinin bazı özellikleri stresin sağlığı tehlikeye atmasını kolaylaştırıyor. Zorlu dış koşullar karşısında endişe, depresyon ve öfke gibi tepkiler veren kişilerde kortizon düzeyleri daha fazla artıyor ve bedensel hastalıklar daha çok görülüyor. Kriz ortamında olduğu gibi, iş üretme baskısının çok olduğu, kişilerin çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olamadığı durumlarda, işyerinde haksızlıklar yapıldığında ve iş için verilen emeğin karşılığı tam olarak alınamadığında stresin olumsuz etkileri daha yıkıcı olabiliyor. "
NE YAPILMALI?
Dr. Eraslan, iş Yerinde Stresi Azaltmak İçin yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı:
"İş yerindeki stresin ve bunun olumsuz sonuçlarının azaltılabilmesi için hem kurumlar hem de bireyler önlem alabilir. İşyerlerinin alabileceği önlemler temel olarak iş yeri ortamının çalışanlar arasındaki eşitsizliklerin azalmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, psikolojik baskının engellenmesini sağlayacak kontrol sistemlerinin oluşturulması, terfi ve ödüllendirme gibi konularda belirsizliklerin azaltılması ve şeffaflık sağlanması. Ayrıca çalışanların bu konuda bilgilendirilmesi, stres altındaki çalışanların belirlenmesi ve destek almalarının sağlanması da önem kazanıyor. Bireyler ise kendilerindeki stres belirtilerini tanımayı öğrenmeli ve gerektiğinde bu duruma müdahale etmelerini sağlayacak teknikler hakkında bilgilendirilmeli. İş yerinde stres ve yönetimi konusunda bilgilendrimeler yapılması bu konuda farkındalığı artırabiliyor, ama sorun tesbit edildikten sonra bireylerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş interaktif bir kişisel program daha etkili olabiliyor."