Güncelleme Tarihi:
Harvard mezunu üç işadamı her pazar ‘‘Dünyanın İşi’’yle radyoda.
Sektörlerinde tanınan üç işadamı. Üçü de Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve üçü de Harvard'dan yüksek lisans diplomalı. 40 yaşından sonra radyo programcısı oldular. Ekonominin hasıraltı edilen konularını gündeme getiriyor, hükümet adamlarının ve uzmanların gözünden kaçan soruları açıkça soruyorlar. Onlar falcı değil ama öngördükleri birçok şey doğru çıktı. Ekonomiden çakmayan öğrenciler her pazar onları dinleyip finallerden kurtarıyordı. Ev kadınları bile onların fanatiği. Onlar Harvard Square'de her pazar saat 12.00'de karşımızdalar...
Güzel bir pazar sabahı kanallar arasında zapping yaparken ister istemez bu üç tok sesin etkisine kapılıyorsunuz. Onlar ne aktör, ne de radyocu. Merak edenlere, yaş ortalamaları 42! Üç Harvard'lı iş adamı. Üçü de Boğaziçi mezunu. Bu yüzden de belki, programın adı; Harvard Square. İş dünyasının en gizli deliklerine giriyor, en zor konuları en renkli hale getiriyorlar. İlginç sektörlerden ilginç isimleri konuk ediyor, programı kapatırken her yeni konuktan yeni şeyler öğrenmenin zevkiyle ayrılıyorlar radyodan.
İşadamı Hilmi Güvenal 1997 yılında Açık Radyo'da başladığı ‘‘Dünyanın İşi’’adlı programı, monolog formattan çıkarıp biraz değiştirmeye karar verince o iki adamla yolu kesişiverdi.
‘‘O yıl Harvard Business School Mezunları Derneği'nin kuruluş yıldönümüydü. Değiştirmeyi tasarladığım radyo programını Harvard Mezunlar Derneği'nin bir iletişim aracı olarak düşünüp, yapmayı tasarladığımız panelleri bir radyo programı şeklinde yapabiliriz dedim ve arkadaşlara önerdim. Nüzhet Atabek ve Metin Aktay bana o pazar yardımcı olabileceklerini söylediler. Bugün programda 105. pazarımızı dolduruyoruz...’’
Hilmi Güvenal; Ceylan Holding Mali İşler Başkanı, Nüzhet Atabek; eski bankacı, yeni İnternet girişimcisi, Metin Aktay ise All Sports Cafe'nin ortaklarından. Üçü de Boğaziçi Üniversitesi'nde okumuş ve daha sonra farklı dönemlerde Harvard Business School'da master yapmışlar. Harvard Square adını koydukları programda, finans, ekonomi, pazarlama ve yönetim üzerine ilginç konuları gündeme getirip, bunlarla ilgili önemli isimleri konuk ediyorlar.
‘‘Bugüne kadar 89 konuk ağırladık. Aralarında mimar da vardı, konfeksiyoncu da, şarap üreticisi de... Ama biz her mesleği iş dünyasıyla etkileri açısından konuşuyoruz.’’ Nüzhet Atabek bugüne kadar işledikleri yüksek teknoloji, bankacılık ve perakendecilik konularında da iddialı olduklarını söylüyor.
‘‘Kendi aramızda ve konuklarımızla yaşadığımız en enteresan tecrübe, her programdan bizim ve konuklarımızın bir şeyler öğrenmiş olarak çıkması.’’
EV KADINLARI BİLE DİNLİYOR
Ayda bir kez kamu yönetimiyle ilgili bir konuyu işliyor, yine ayın bir pazarını ekonomi geyiğine ayırıyorlar.
‘‘İlginç telefon ve fakslar alıyoruz. Başlangıçta ne yaptığımızı bence tam anlamayanlar tarafından ‘yine liboşlar toplanmışlar, kendi aralarında program yapıyor' türünden tepki alıyorduk. Artık bu tür tepkiler kesildi. Galiba yapmak istediğimiz şeyi anlamaya başladılar. Bazı uzmanlar bizi yüzeysel kalmakla suçluyor. Ama belirtelim, biz her eleştiriye açığız.’’
Her ne kadar yoğun bir iş temposu içinde olsalar da İnternet aracılığıyla haftanın bir günü toplanıyor, gelecek programın taslağını hazırlıyorlar. ‘‘Hiçbir zaman bize vakit yetmiyor. Konuklarımızla programdan sonra bile oturup konuşmaya devam ediyoruz. Hükümet bir karar almış, bize göre bu karar her açıdan kötü bir karar. Bizim sesimizden insanlar bıktığı için tanınmış bir konuk buluyoruz, bu konuda onu sorguya çekiyoruz. Amacımız farklı fikirlere yer vermek. Hepimizin aynı düşüncede olduğu bir program, bizim için en kötü, en başarısız programdır. ’’
Konuklarla da ilginç anılar yaşamış bu Harvard’lı üç adam. Hilmi Güvenal anlatıyor:
‘‘Ünlü bir bankacı konuğumuz vardı. Canlı yayından sonra bize ‘cuma günkü piyasa hislerimden öyle tahmin ediyorum ki, bugün yarın Bank Ekspres'e el konulacak' dedi. Radyodan çıkıp eve gittim. Saat 15.00'de televizyonu açtım. Gerçekten de Bank Ekspres'e el konulmuştu. Biz yayında bunu söylemedik. Bankacılık gibi çok hassas bir piyasayı etkilememek için...’’
Onları kim dinliyor? Öğrenciler, iş adamları ve hatta ev kadınları...‘‘Biz burada teorik konuları güncel hayattaki pratik bilgilerle anlatıyoruz. Çok hikaye anlatıyoruz. Bu hikayeler herkesin ilgisini çekiyor. Birçok öngörüde bulunuyoruz, bazılarında yanılıyoruz. Sadece fikir jimnastiği yapıyoruz. Bizi dinleyenleri de günlük hayat mücadelesi içinde vakit bulup düşünemedikleri konularda düşünmeye zorlamak istiyoruz. Hiçbir konuyu uzmanları kadar iyi ve detaylı bilmemiz beklenmemeli. Öyle de bir iddiamız yok zaten. Ancak biz dikkatten kaçan önemli soruları soruyor, ağaçlara değil, ormana konsantre olabiliyor, konuklarımızı ve dinleyicilerimizi de oraya çekmek istiyoruz. Gerek programın müdavimlerine, gerek konuklarımıza, gerekse de dinleyicilerimize her programın sonunda ‘konu açıldığında bu açılardan bakmak hiç aklımıza gelmemişti' dedirtmek istiyoruz!’’
Harvard Square'de yeni yayın döneminde yeni bin yılın iş dünyasıyla ilgili çok konu konuşulacak. Milenyum Harvard Square'e damgasını vuracak. İlgilenenlere duyurulur...
Harvard Square’den alıntılar
Coca Cola'nın piyasa değerinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin 9 aylık üretimine eş değer olduğunu biliyor muydunuz?
Microsoft'un piyasa değeri satışlarının (kárının değil) 20 misli.
Hükümet bütün vergi sistemlerinde beyanımıza güveniyor, peki niçin gümrük depoları var? Ve niçin gümrük vergisini beyanla ödemiyoruz?
Anayasamızda ‘‘Egemenlik Ulusundur’’ cümlesi niçin altıncı madde ve ne sebeple başkentten ve bayrak ölçülerinden sonra geliyor?
Anonim şirket hukuku, anonim şirket kuruluş sözleşmesi, kuran ortaklar arasında bir sözleşmedir. Ticaret kanunu buna ne sebeple karışıyor?
Ne söylediler ne doğru çıktı?
Altın uzmanı değiller ama yaptıkları analiz sonucu altın fiyatının 250 dolara kadar düşme potansiyeli olduğu ilk kez Türkiye'de onların programında konuşuldu.
1998'de petrol fiyatlarının 9 dolara kadar düşebileceği ve Irak krizi bittikten sonra 3-5 dolarlara kadar daha düşeceği yaptıkları bir analizdi ve kısa vadede doğru çıktı.
Zekeriya Temizel vergi reformu diye yola çıktığında iki tavsiyede bulundular. Uygulamayı zamana yaymak ve repo faizini vergilendirmemek. Dinleyicileri onları takdir etti ama sonunda haklı çıktıklarına üzüldüler.
Geçen yıl ABD'de Microsoft aleyhine dava açıldığında, Microsoft'un bu davayı kaybedeceğini ve geçmişte petrol, telefon şirketlerine uygulandığı gibi bölünmeye zorlanabileceğini konuştular ve bu karar tahmin ettikleri gibi çıktı.