Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu Birleşmiş Milletler Genel Konseyi zirvesi sırasında Turtle Bay’e yaptığı açıklamada, “Hiç kimse bizden İran’la ekonomik bağlarımızı koparmamızı isteyemez” dedi.
Türkiye’nin güney komşusu İran’la gelişmekte olan ekonomik ilişkileri ABD’nin ve Avrupa’nın İslam Cumhuriyeti’ni yalnızlaştırma ve nükleer programı dolayısıyla Tahran’ı cezalandırma çabalarını zayıflatıyor. Batı’nın İran’ın ticari faaliyetlerini kısıtlama girişimlerine karşılık, 2008 yılında İran’ın Türkiye’yle ticareti 10 milyar doları geçti. Üst düzey İranlı bir yetkili bu rakamın önümüzdeki beş yıl içinde üç katına çıkabileceğini belirtti.
Davutoğlu Türkiye’nin İran’la mali işlemlerini savunarak Ankara’nın, ABD’nin ya da Avrupa’nın İran bankalarına koyduğu yaptırımları uygulamak gibi bir yasal zorunluluğu olmadığını belirtti. “Bizi sadece BM Güvenlik Konseyi yaptırımları bağlar” diyen Davutoğlu, tek taraflı yaptırımlar ilan edenler dışında kimseyi ilgilendirmez” dedi.
ABD ve Avrupalı müttefikleri, yıllar boyunca, BM’nin uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sonlandırmayan ve BM müfettişleriyle işbirliği yapmayan İran’a bir dizi yaptırım kararı uygulamasını sağladı. Ancak bu girişimler Türkiye ve Brezilya’da tepkiyle karşılandı. Bu yıl her iki ülke de BM’de yapılan son tur yaptırım görüşmelerinde İran’la diplomatik girişimlerin sürdürülmesinin daha olumlu sonuçlar getireceği gerekçesiyle hayır oyu kullandı.
Bu hamle gelişmekte olan ülkelerin diplomatik arenada daha güçlü bir rol oynama konusunda ne kadar hevesli olduğunu ortaya koydu. Dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de BM Genel Kurulu’na yaptığı konuşmada Türkiye ve diğer kilit güçlere güvenlik meseleleriyle ilgili daha fazla söz verilmesini isteyerek bu mesajın altını çizdi.
Gül, “Küresel sorunların tek taraflı ya da çift taraflı olarak veya aynı fikirde olan küçük ülkeler gruplarının olarak çözülemeyeceğini akılda tutmamız gerekiyor” dedi.
Davutoğlu ise Turtle Bay’e verdiği mülakatta Türkiye ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin söz sahibi olma çabalarının BM’deki güç dengesini değiştirmek için oynanan “yeni bir oyun olarak görülmemesi gerektiğini” belirtti.
Dışişleri Bakanı, “Ancak BM Güvenlik Konseyi’nin bir üyesiyseniz BM’nin hedefleri konusunda aktif bir tavır sergilemelisiniz. Eğer sadece pasif bir üye olursanız o zaman Güvenlik Konseyi’nde varlığınız anlamsız olur. Türkiye, Güvenlik Konseyi’nde çözüm sürecine katkıda bulunabilir” dedi.
İran, ABD ve diğer kilit oyuncuların nükleer gerginlikle ilgili müzakerelere yeniden başlamasını isteyen Davutoğlu, ABD ve İran’dan son dönemde görüşmelerin yeniden başlaması yönünde gelen çağrıların önemli bir açılım olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, “Eğer yaptırımları yürürlüğe koyar, diplomatik kanalları kapatırsanız, ne olacağını daha önce Irak’ta gördük” dedi. Bu dönemin “yaptırım, gerginlik ve çatışma”dan oluşan bir kısır döngüye dönüştüğünü belirten Davutoğlu Irak örneğinin bir daha yaşanmasının kötü olacağını söyledi.
“Bu meseleyi çözmek için elde fırsatlar var ancak aynı zamanda krizin derinleşmesi yönünde ciddi riskler de söz konusu” diyen Davutoğlu, diplomatik girişimlerin önümüzdeki aylar ya da haftalarda başlamaması ve İran’a baskı yapmak için sadece yaptırımların kullanılması durumunda bunun tansiyonu yükselteceğini ve hiç kimsenin böyle bir gerginlikten kaçamayacağını söyledi.
Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet