Güncelleme Tarihi:
İran demokratik bir hükümet oluşturmak için danışılacak son yerlerden biri olabilir. Ancak geçen ay düzenlenen parlamento seçimlerinin hemen ardından Iraklı politik liderlerin yaptığı ilk şey İran’a yönelmek oldu.
Irak politikasının önde gelen dört ittifakından üçü, apar topar Tahran’a heyet gönderdiğinde henüz seçim sonuçları kesinleşmemişti. Diğer yandan, ittifaklardan hiçbiri ne Bağdat’taki ABD elçiliğine, ne de Washington’a temsilci göndermedi.
Öte yandan Beyaz Saray da müdahale etmeyi denemedi. Hatta Irak parlamentosunda en çok koltuk kazanan ancak bunu başarabilmek için İran’ın desteğini istemeyen Irakiye koalisyonunun adayı İyad Allavi’yle iletişim kurmak için hiç çaba göstermedi.
Allavi, ABD’nin tepkisizliği üzerine, “Belki de ziyaretler düzenleyerek birilerinin tarafını tutuyormuş gibi görünmek istemiyorlardır” yorumunu yaptı.
Öte yandan, İranlıların hiç böyle kaygıları yok. Tahran, Şii temelli partilerden farklılıklarını göz ardı ederek bir araya gelmelerini ve sayısal üstünlüklerini kullanarak yeni Başbakan’ı seçmelerini istedi.
İRAN’A SÜRPRİZ ZİYARETLER
Irak’ta kesin sonuçlar açıklanmadan önce, Kürt koalisyonunda yer alan Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Şii ağırlıklı Irak Ulusal İttifakı’ndan yardımcısı Adil Abdül Mehdi, haftalar önce başlamış olan Nevruz kutlamaları için Cumartesi günü Tahran’a gitti. O esnada, Allavi’ye yakın bir sonuç elde eden Başbakan Nuri El Maliki, Hukuk Devleti Koalisyonu’ndan bir heyeti İran’ın başkentine gönderdi.
İran’ın desteğini reddeden Allavi ise böyle bir hac yolculuğu yapmaya niyetli olmadığını, hükümet kurulmasına yönelik böyle değerlendirmeler yapmanın ne Irak’ın ne de İran’ın yararına olmadığını belirtti.
Partisi milyonlarca Sünni Arap tarafından desteklenen Allavi, seçim kampanyası süresince komşu Arap ülkelerini gezmiş, Şii rakipleriyse Allavi’yi Irak seçimlerini Arapların müdahalesine maruz bırakmakla suçlamıştı.
Öte yandan, Irak Ulusal İttifakı sözcüsü, Şii politikacı İntifah Kanber, Tahran’a yapılan ziyaretlerin sadece Nevruz kutlamaları için olduğunu ve Iraklı siyasi gruplar için İran’da destek aranması anlamına gelmeyeceğini ifade etti. Kanber, her iki ülkenin de birbirleri üzerinde nüfuz sahibi olduğunun altını çizdi.
KARMAŞIK HESAPLAR
Irak Ulusal İttifakı’nın büyük çoğunluğunu radikal Şii lider Muktada el Sadr’ın taraftarları oluşturuyor. El Sadr, 2007’den beri İran’da yaşıyor. Maliki ve el Sadr’ın Şii çoğunluklu partileri, bir araya gelseler bile 325 sandalyeli parlamentoda 163 kişilik çoğunluğu elde edebilmek için halen Kürtlerin ve diğer partilerin desteğine ihtiyaç duyuyor.
Ancak seçimler öncesinde el Sadr taraftarlarının askeri güçlerinin kaybedilmesinden sorumlu tuttukları Maliki’yi geri çevirmesi iki grubun bir araya gelmesine engel olmuş ve liderler ayrı ittifaklar kurmuştu.
Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yer almış ve şimdi Dış İlişkiler Konseyi’nde görev yapan Brett McGurk, İran’ın Maliki ile Irak Ulusal İttifakını bir araya getirmeye çalıştığını ifade ederek, bu tür bir koalisyonun kırılgan ve kavgacı bir yapıya sahip olacağına dikkat çekti.
ALLAVİ İRAN’DAN DESTEK ALMALI
Analistler, İran’dan destek alması halinde Allavi’nin yeterli Şii ve Kürt desteği alabileceğine inanıyor. Ancak Allavi, İran’la her hangi bir ilişkisi olmadığını ve bunun üzücü bir şey olduğunu belirtiyor.
Diğer yandan, Bağdat Mustansiriye Üniversitesi öğretim görevlisi Cabir Habib Cabir, yıllarca İran’dan destek görmemiş Allavi’nin bunu birkaç gün içinde başaramayacağını ifade etti.
Ancak Irakiye ittifakına mensup Irak başbakan yardımcısı Rafi El İsevi’nin Çarşamba günü İran büyükelçisi ile buluşması, Allavi’nin söylediklerini tersini yapabileceğine dair sinyaller verdi.
İran büyükelçisi Hasan Kazimi Kumi, el İsavi ile üç saat süren görüşmesinin ardından öncekilere benzer bir açıklama yaptı: “Bizim içişlerimize karışılmasını istemeyeceğimiz gibi, biz de kimsenin içişlerine karışmayız.” Aynı gün, İran’dan dönen Cumhurbaşkanı Talabani’nin yaptığı ilk iş ise, Allavi’nin evine özel bir ziyaret düzenlemek oldu.