Güncelleme Tarihi:
Soçi zirvesinin öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“9 Ekim’de başlatmış olduğumuz Barış Pınarı harekâtı ile Suriye sınırı boyunca bir terör koridoruna izin vermeyeceğimizi ortaya çok açık, net koymuş bulunuyoruz. Şimdiye kadar 2 bin 200 kilometrekarelik alan teröristlerden arındırılmış, toplam 160 yerleşim biriminde kontrol sağlanmıştır. ABD’nin ülkemize verdiği sözler tutulmazsa harekâtımızı kaldığı yerden bu sefer çok daha büyük bir kararlılıkla devam ettireceğiz.
Barış Pınarı harekâtı ile güvenli hale getirilecek bölgede 1 milyon, Rakka ve Deyrizor’un buna dahil edilmesi kaydıyla 2 milyona yakın insan buralara gönülllülük esasına dayalı olarak yerleştirilebilir. Ama bir uluslararası donörler toplantısı gerçekleştirilmesi kaydıyla. Harekâtın bitmesini müteakip hemen gerekli adımları atacağız. Vicdan ve vizyon sahibi tüm ülkelerin milyonlarca Suriyeli’nin vatan hasretini bitirecek bu önemli projeye destek olmalarını bekliyoruz.
(Güvenli bölge konusunda İran’dan açıklamalar var. İran’ın çekincelerini gidermek için Ruhani ile bir görüşme planlanıyor mu?) İran’dan gelen bazı açıklamalar gerçekten bende ciddi manada üzüntüye sebep olmuştur. Aslında 15-20 yıl öncesine kadar nükleer başlıklı silahlar konusunda Erdoğan’ın İran’la ilgili takındığı tavırları tüm dünya bilir. Biz bütün bu tavrı her şeye rağmen yaptık. Ama İran’dan maalesef bazı çatlak sesler çıkıyor. Sayın Ruhani’den değil. Ruhani’nin yanındaki mesai arkadaşlarından ziyade bazı çatlak sesler çıkıyor. Bunları başta Sayın Ruhani olmak üzere susturmaları gerekirdi. Bu başta şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımı da ciddi manada rahatsız etmektedir. Zira biz şu anda Soçi mutabakatının 3 taraf ülkesiyiz. Rusya, Türkiye, İran var. Biz bu süreci o zaman nasıl yürüteceğiz? Astana sürecinden başlayan Soçi mutabakatıyla devam eden süreçte buna ortaklık mı dersiniz, dayanışma mı dersiniz, ne derseniz deyin. Birbirine bu şekilde ihanet eder mi? Maalesef bu yapılanlar yanlıştır, doğru değildir. Bu süreçle ilgili olarak da ben doğrusu kendilerini ciddi manada kınıyorum.
MACRON DAHA ÇOK TERÖRİSTLERLE GÖRÜŞÜYOR
(Macron’un 120 saatin uzatılması yönündeki teklifi) Macron’dan şahsıma gelmiş böyle bir teklif yok. Macron bu tür şeyleri daha çok teröristlerle görüşüyor. Bu süreçte muhatabımız Fransa olmamıştır; görüşmelerimizi Amerika ile yürüttük. Amerika ile yaptığımız bu görüşmeden o da kendine herhalde bir şeyler çıkarmanın gayreti içerisinde. (Macron, Merkel, Johnson’la görüşme planlanıyor mu?) Böyle bir planlama yok evvelsi gün Johnson’la görüşmemiz oldu, ‘Görüşmeye ne dersiniz’ dedi. Ben de kendilerine ‘Böyle bir görüşme yapılabilir, bir şartım var; bu görüşme İstanbul’da olabilir ya da Şanlıurfa, Gaziantep, bu şehirlerimizden birinde olabilir’ dedim.