Güncelleme Tarihi:
İran'da yaşananlar özellikle İsrail'de geniş yankı buldu. Haaretz gazetesi yazarı Zvi Barel, “İran’da son birkaç gündür yaşananları ayaklanma olarak tanımlamak ülkede Haziran’dan bu yana yaşananların gücünü küçümsemektir” derken durumu için en iyi tanımlamanın deprem olacağını ifade ediyor.
Özellikle son dönemde reformcuların ruhani lideri Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri’nin ölümü, Aşure gününde yaşanan şiddet, gösteri mahkemeleri, muhaliflerin İran’da işkenceye maruz kaldığıyla ilgili ortaya çıkarılan detaylar ve idamlar İran sokaklarında yaşanan protestolar için mükemmel bir zemin hazırlıyor.
Dahası altı aydır süren protestolar öncelikle sadece Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ı hedef alıyor olsa da bugün üzerinde “Diktatöre Ölüm” yazan pankartlar İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’i işaret ediyor.
Ancak ülkeyi yakından takip eden analistler, protesto olaylarının İslam Devrimi'nden bu yana yaşanan en ciddi sivil protestolar olduğu konusunda hem fikir olsalar da İran'daki rejimin Şah dönemindeki kadar kolay yıkılmasının mümkün olmadığını belirtiyor. İran'da devlet, Devrimin ardından bir yandan seçilmişlerin diğer yanda da atanmışların bulunduğu çok katmanlı bir sistem olarak kurulmuştu.
REJİM ŞİMDİLİK KORUNUYOR
İran ordusunun bir parçası olan Devrim Muhafızları ve devrimden sonra Ayetullah Humeyni'nin emriyle kurulan ve gönüllü silahlı militanlardan oluşan Besiç örgütü hâlâ Hamaney’in kontrolü altında olduğu için Barel, protestolar vites değiştirse de Hamaney’in iktidarının ve temsil ettiği rejimin şimdilik ciddi olarak tehlikeye girmediğini belirtiyor.
Yetkililerin tavrı rejimin hâlâ kuvvet kullanarak baskı altına alma yöntemini huzursuzluğun en iyi çözümü olarak gördüğünü gösteriyor. Ancak bu strateji sonucu yaşanan can kayıplarının önümüzdeki günlerde yeni yürüyüşler ve gösterilere yol açması dolayısıyla da sistemde daha derin çatlaklar açması bekleniyor.
“Olaylar sonucunda iktidar ve muhalefet arasında, Hamaney karşıtı din adamlarıyla Hamaney’in radikal destekçileri arasında ve meclisteki Ahmedinecad karşıtı muhafazakârlarla Cumhurbaşkanı’nın destekçileri arasındaki gerginlik daha da artabilir” diye konuşan Barel bu koşullar altında askeri müdahale olmaksızın iletişim kurulması ihtimalinin düşük olduğunu ifade ediyor.
İRAN’IN BERLİN DUVARI
Ortadoğu uzmanı araştırmacı Robin Wright da benzer şekilde The Times gazetesinde yayımlanan yorumunda, “Bu İran’ın Berlin Duvarı’nın yıkıldığı an olabilir mi?” sorusuna cevap ararken 1979’da yaşanan İran İslam Devrimi’nin Ortadoğu’daki siyasetin haritasını çizdiğini, bugün de aynı şekilde İranlıların diktatörlüğü sonlandırıp temel haklarını istemek için sokaklara döküldüğünü belirtiyor.
“Ancak yeşil hareket dağınık ayaklanmaların ötesinde dünyanın en hareketli ve en yaratıcı sivil itaatsizlik hareketidir” diyen Wright, hareketin gücünün İran’da banknotların üzerine çizilen zafer işareti yeşil V’lerden, Neda Agha Sultan’ın resimlerine kadar kullanılan sembollerin gücüyle doğru orantılı olarak arttığını ifade ediyor.
SEÇİMLER DEĞİL SİSTEM
Independent gazetesinde görüşlerine yer verilen İranlı Profesör Ali Ensari de ülkedeki hareketin Haziran’da yapılan seçimlerin sonuçlarının protesto edilmesinin çok ötesinde “Hamaney gerçekten İslam’ı temsil ediyor mu? Ahmedinecad elimizdekinin en iyisi mi? Tutuklulara cinsel saldırı uygulamak Müslümanlığın neresinde yatar?” gibi sorulara cevap arayan bir hareket olduğunu belirtiyor.
Bugün İran’da okuryazarlık oranı yüzde 90’ın üzerinde, 25 milyondan fazla kayıtlı internet kullanıcısı ve 50 milyon cep telefonu kullanıcısı var. Monarşinin haklarının Tanrı’dan geldiğine inanların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Ensari, yorumunu bir adım daha ileriye götürerek, iddialı bir varsayımda bulunuyor:
“İran’a değişim geliyor."