Güncelleme Tarihi:
Başbakan Erdoğan, ABD temaslarıyla ilgili olarak The Plaza Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Obama resepsiyon verdi / Fotogaleri
OBAMA İLE NE KONUŞTULAR?
Erdoğan, “ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşmede neler konuşuldu? Demokratik açılım gündeme geldi mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
"Ermenistan'la ilgili devam eden görüşmelerle ilgili kısa bir karşılıklı değerlendirmemiz oldu. Bölgesel konuları, başta Ortadoğu olmak üzere görüşme imkanımız oldu. Bunların içinde Irak, malum en önemli konu.
Bir diğer konu; bundan önceki hükümetle müşterek bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı ortak düşman ilan etme olayı ve bu sürecin devamına yönelik görüşmelerimiz olmuştu. Aynı şekilde Ermenistan ile ilişkiler noktasında, azınlıklar da bunun içinde. Buna yönelik olarak bir fikir alışverişimiz de oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da ağırlıklı olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde özellikle bulunduğumuz bölgede, Türkiye'nin üzerindeki yükün her zaman için çok daha ağır olduğu ortada. Bu konularda da özellikle Filistin-İsrail arasındaki sorunlarda Irak, Suriye arasındaki sıkıntılar da rol alabileceğimiz ortada. Bunları da kendilerine ifade ettik. Ağırlıklı olarak görüşme bu çerçevede gitti.”
İRAN İLE İLGİLİ ARABULUCULUK TEKLİFİ GELDİ Mİ?
Başbakan Erdoğan, “İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili bir arabuluculuk teklifi oldu mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Şu ana kadar bize herhangi bir teklif söz konusu değil. Ancak 1 Ekim'de Solana ile aynı şekilde İran'dan Celili, bir araya gelme durumları var. Bu konuyla ilgili yine Türkiye'nin girişimiyle bu bir araya geliş gerçekleşti. Şimdi bir araya gelecekler ve bu bir araya gelme konusunda atılan bir adım var. Bundan sonraki süreçte Türkiye'den herhangi bir şey talep edilirse bu konuyla ilgili biz her zaman hazırız diyoruz. Bunu söylüyoruz. Benim Ekim ayı içinde, sonuna doğru bir Tahran seyahatim söz konusu... Bu seyahatte de bölgenin sorunlarını müzakere edeceğimiz gibi bunları da görüşeceğiz.
Sayın Ahmedinejad'ın yaptığı açıklamalar bir nükleer silaha yönelik değil, barışçıl amaçlı zenginleştirmeye yönelik. Ve bunun da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bildirildiği yönünde açıklamaları var. Bunlar da bütün ortadayken, dünya bunu nasıl değerlendirir bilemem ama dediğiniz gibi, bakıyorum, uluslararası medya sürekli İran'ı bu konuda konuşuyor. Aslında çok daha farklı konuşulacak konular var diye de düşünüyorum. Çünkü konuşanlar hepsi de kendilerinde nükleer silah olanlar.
Biz Ortadoğu'da nükleer silaha tamamen karşıyız. İstemiyoruz böyle bir şeyi. Ortadoğu'da da nükleer silahı olan ülke var, örneğin İsrail. Bir fark var, İsrail UAEK'ya üye değil, İran üye... Kaldı ki Gazze'de fosfor bombaları kullanıldı. Bu ne? Kitle imha silahı. Bunun neticesinde 1400 kadın, çocuk orada öldü, 5000 yaralı. Bunlar hiç masaya gelmiyor. Bunlarla ilgili hazırlanmış raporlar varsa bunlar gündeme gelmiyor. Şahsen, sorumluluk mevkinde olan bir insan olarak rahatsız ediyor. Niçin bunlar masada yok, niçin bunlar konuşulmuyor? Yatıyoruz kalkıyoruz İran... Yani daha adil olmamız lazım. Dürüst davranmamız lazım. Eğer küresel barışı istiyorsak.”
SALDIRI ÇOK ÇOK YANLIŞ OLUR
Erdoğan şu sıralar ABD medyasında gündemde olan “İran'ın nükleer tesislerine saldırmak gibi bir konunun gündemde olup olmayacağına, “İran'a karşı böyle bir çılgınlığın” yapılıp yapılmayacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:
"Biz böyle bir şeyi bölgede temenni etmeyiz, yani bu çok çok yanlış bir şey olur, yani bundan bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt olarak zarar görmez. Bakın Irak'la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım, yani şimdi sormak gerekir, kendi kendimize soralım yani Irak'ta neyi hallettik: Şu anda bir ülke bir medeniyet bana göre çöktü, milyonu aşkın insan öldü. Şimdi aslında bir Irak medeniyeti Irak'taki bu medeniyeti yeniden inşa etmek acaba bizim kaç yılımızı alır, veya yeniden inşa edebilir miyiz, veya oradaki medeniyet artık çöken medeniyetler arasında mı yer alır. Amerika'nın belki de finans krizinin içerisinde Irak'taki yaptığı harcamalar ona neden olmuş olabilir, tabii bilemiyoruz resmi rakam nedir, ne kadar para harcanmıştır? Amerika'nın da orada kayıpları var, ha nedir Saddam rejimi yıkılmıştır olan budur. Şimdi yeni bir demokratik düzenin kurulmasına yönelik çalışmalar yapılıyor, temennimiz odur ki toprak bütünlüğüne saygılı bir yapı orada meydana gelsin.
BANA HAKSIZLIK VAR GİBİ GELİYOR
Ama daha bu bir yere oturmadan böyle bir şeyi çözemeyen Dünya şimdi İran üzerinde devamlı böyle bir şeyi düşünüyor, tek bahanesi nükleer silah. Tamam da bu nükleer silahın bulunduğu başka ülkeler var, niye bunlar konuşulmuyor, bunların da konuşulması lazım. Yani burada bir haksızlık var gibi geliyor bana, hepsi konuşulsun ve kimde varsa nükleer silah hepsi bu konuyla ilgili adımlarını atsın. Çünkü bir şeyin tesirinin olabilmesi için önce onu kendinizin yapmaması lazım, eğer kendiniz bunu yapıyorsanız bunun karşı tarafa tesiri olmaz, yapılan harcamalar da ne o nükleer silah yatırımını yapana bir şey kazandırıyor, ne de o korkuyu verdikleri topluma.”
TEZKERE 1 YIL DAHA UZATILACAK
Erdoğan, hükümete sınır ötesi operasyon için yetki verilmesini öngören tezkere ile ilgili sorulan soruya da “ilk Bakanlar Kurulu Toplantısında tezkere konusunu görüşüp hemen Parlamento'ya sevk edeceğiz. Bu konuda gazetelerde çıkan olumsuz haberler kesinlikle yanlıştır. Biz tekrar bir yıl daha uzatılmasından yanayız. Bunuda bilmenizi istiyoruz” yanıtını verdi.
Erdoğan, demokratik açılımla ilgili olarak, “Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde”' dedi.
DEMOKRATİK AÇILIMA HALKIN İLGİSİ YÜKSEK
Başbakan Erdoğan demokratik açılım konusuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Demokratik açılımla ilgili konuda, muhalefet, adı üzerinde muhalefet görevini yapacak, şu anda yaptığı da o... Biz İçişleri Bakanımızı bu işin koordinasyonu ile görevlendirdik. İçişleri Bakanımız, yüzde 1'in üzerinde oy alan partilerden randevu talep etti. CHP bu yazıya cevap vermedi. MHP, bu yazıya olumsuz cevabını verdi. CHP ise sözlü olarak olumsuz cevap verdi.
Diğer olumlu cevap alınan partilere ziyaretler yapıldı, onların kanaatlerini aldı. Yazılı görsel medya ile görüşmeler oldu, akademisyenlerle görüşmeler yapıldı, sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıldı. Bu sürecin muhatabı olarak milleti gördüğümüz için parlamentonun açılışı ile milletimizin vekillerine parlamentoda bunu götüreceğiz, çalışmalarımız tabii netleşmiş olacak ve bu çalışmaları orada parlamentoda açacağız, konuşacağız, anlatacağız. Bir genel görüşme mi olur daha farklı mı olur, bunları da orada gündeme getireceğiz. Ondan sonraki süreç, bu demokratik açılımla ilgili adımımızı tüm Türkiye'ye anlatmak olacak. Başta şahsım olarak, bakan, milletvekili, teşkilatımız dolaşıp anlatacağız, halkımızı bu konuda bilgilendireceğiz.
Bu demokratik açılım neyi gerektiriyor denildiği zaman, içinde bir çok başlıklar var. Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde. Birçok sorun alanlarını burada tespit ediyoruz ve bunların üzerinde çalışarak bunları minimize etmenin gayreti içinde olacağız. Bu şekilde de halkımıza bu süreci mal etmeye gayret edeceğiz. Şu anda yaptırdığımız kamuoyu yoklamalarında halkımızın ilgisi gayet iyi.
“EN AZ ÜÇ DİYORUM...”
“Yapılan bir araştırmada Türkiye'nin nüfusunun 2050 yılında 98 milyon olacağı belirtiliyor” sözleri üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:
“İnşallah, ne kadar olursa Türkiye ekonomisi o kadar güçlenir. Benim düşüncem ben 3 söyledim, en az üç diyorum. Nüfusunuz ne kadar fazla olursa o kadar güçlü olursunuz. Bunu unutmayın, şu anda dünyada dikkat edin, kimse Hindistan'ı gündeme getirmiyordu, Çin'i gündeme getirmiyordu. Bakın Çin, Hindistan şu anda nereye sıçradı ve şu anda dünya gündeminde belirleyici iki önemli ülke konumuna geldi. Aynı şekilde bir Japonya'nın durumuna bakın.”