Nevşin MENGÜ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2010 00:00
Gündemdeki ‘Türban mı başörtüsü mü’ tartışması sürerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerisiyle tartışmaya bir de İran eklendi. Kılıçdaroğlu, “Saçın hepsinin örtülmesi şart değil, İran ya da Pakistan’daki gibi saçın ön kısmı açıkta kalabilir” deyince, ‘Türkiye İran mı olacak’ tartışması yeni bir boyutuyla Türk siyasi literatürüne eklendi. Oysa yasalar uyarınca İslam’a uygun giyinmenin zorunlu olduğu İran’da her bir örtünme biçimi ağır siyasi anlamlar içeriyor. Saçın sadece ön kısmını açıkta bırakmak İran’da o kadar da basit bir mesele olarak algılanmıyor
İran’da 6 Ocak, İran Ulusal Hicap Günü olarak kutlanıyor. Devletin yayınladığı resmi rakamlara göre kadınların yüzde 86’sı İslam’a uygun biçimde örtünmek istiyor. Ama iş öyle dışarıdan göründüğü kadar basit değil. İran’da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi farklı örtünme biçimleri ve bunların farklı farklı anlamları var.
Kara çarşafa İran’da çador deniyor. Çador Farsça’da çadır demek. Anadolu’daki çarşaftan daha farklı olarak çador yekpare, baştan ayaklara kadar uzanıyor ve ön tarafı açık. Dolayısıyla giyildiğinde tek elle sürekli önünü kapalı tutmak gerekiyor. Bu nedenle İranlı kadınlar çadorların içine başka bir başörtüsü daha bağlayıp, manto ve pantolon da giyiyor. Türkiye’deki başı açıklar ve kapalılar çekişmesinin benzeri İran’da şu anda çarşaflılar yani çadoriler ve çarşafsızlar yani biçadoriler arasında yaşanıyor.
ÜNİVERSİTE ÇARŞAFI VE NORMAL ÇARŞAF Aslında çador denilen kara çarşaf, 1979’da ülkede gerçekleşen Humeynist devrimin sembolü. Devrim öncesinde, büyük kentlerde kadınlar başörtüsüz Batılı kıyafetler giyerken, kırsal kesimde yöreye de bağlı olmak üzere, geleneksel kadınların tercihi, tıpkı yatakların üzerine örtülen nevresimlere benzeyen, çiçekli çarşaflardan yanaydı. Hala kırsal alanlarda köylerde bu çiçekli, renkli çarşafları görmek mümkün. Kara çarşaf ise devrimin kentli kadın üzerindeki sembolü gibi.
Tahran Üniversitesi gibi devlet üniversitelerinde kızlarla erkekler aynı sınıflarda öğrenim görüyor ama kızların çador giymesi zorunlu. Yekpare olan bu çarşafa hakim olmak da o kadar kolay değil. Genellikle naylon ağırlıklı malzemeden yapılıyor ve bu nedenle sık sık geriye kayıyor. Çarşaf giymeye antrenmanlı olmayan kız öğrenciler içinse, giyilmesi ve taşınması daha kolay bir model üretilmiş. Bu tip kara çarşafın kol yerleri var. Tıpkı bir hırka gibi giyip başınızın üzerinden geçiriyorsunuz. Giyimi çok daha kolay olduğu için zorunlu durumlar halinde daha sık tercih ediliyor. İran’da çarşaf almaya gittiğinizde karşılaştığınız ilk soru, “Üniversite öğrencisi modeli mi yoksa normal model mi?” oluyor. Elbette eğer devlet kademelerinde kendisinin ya da kocasının yükselmesini isteyen bir kadınsanız normal çarşaf giyerek ne kadar imanlı olduğunuzu ispat etmeniz gerekli. Dolayısıyla normal çarşaf hala kritik önemde.
MAGNEH MANTO’YA KARŞI
Şah Rıza Pehlevi 1935 yılında İran’da kadınların örtünmesini tamamen yasakladı. Polisler ve askerler uzun bir süre çarşaflı kadınların çarşaflarını üzerlerinden çekti. Başlarını örtenler tutuklanmaya kadar giden kötü muameleye maruz kaldı. Ancak bu yasaktan memnun olan İranlı kadınlar da vardı. Devrimin ardından örtünmenin zorunlu hale gelmesi, binlerce kadını sokaklara döktü, protesto gösterileri düzenlendi ama bu eylemler sistemi değiştirmeye yetmedi. Ne var ki, devrimin ardından İran nüfusunda örtünmek istemeyen kadınların sayısı da hayli fazla. Devrimin lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni, her ne kadar kendi favorisi kara çarşaf olsa da, kadınların örtünmesi için sadece manto ve başörtüsünün de yeterli olabileceğine hükmetti. Bunun için özel bir tip başörtüsü bile üretildi. Tek parça olan, başı ve boynu tamamen çevreleyen, siyah, lacivert, füme gibi koyu renklerde üretilen bu başörtüsünün adı ‘Magneh’. Çarşafın zorunlu olmadığı işyerleri ve okullarda magneh takmak şart. Elbette makbülü magnehyi hiçbir saç tutamını dışarıda bırakmayacak şekilde örtmek ama İranlı kadınlar, magnehlerini biraz geri ittirerek, moda olan röfleli saçları hakkında kopya verecek şekilde takmayı tercih ediyor. Alışmadık başta örtüyü devlet zoruyla bile tutmak zor... Baş magneh ile örtülü ama sadece başı örtmek de yeterli değil. İran yasalarında geçen tam ibare, ‘Kadınların İslama uygun giyinmek zorunda olduğu’ şeklinde. Yani vücut hatlarının belli olmaması da çok önemli. Bunun içinse dizin üzerine kadar uzanan manto giymek zorunlu. Eğer istenirse uzun etekle bu kıyafet tamamlanabilir ama İranlı kadınlar bu İslami giysiyi daha çok pantolonla kombinlemeyi tercih ediyor. Magneh ve manto tercih etmek, “Ben sisteme çok da gönül vermiş değilim ama uyum sağlıyorum, başkaldırmıyorum, işimdeyim, gücümdeyim, bana bulaşmayın” mesajı şeklinde algılanıyor. Ancak çadorlular magnehlilere eleştirel gözle bakmayı sürdürüyor. Magnehliler ise çadorlulara hala tepeden bakıyor.
İran’da, “Bu sisteme kökten karşıyım ve ilk fırsatta başımı açacağım” mesajını verenlerin sayısı da az değil. Bu tip kadınlar, şık ince mantoları, başlarına oldukça eğreti biçimde örttükleri ince şallarla tamamlıyor. Elbette İranlı otoriteler bu tip örtünmeden hiç de memnun değil. Zaman zaman önlemleri sertleştiren İslami Kültürü Koruma Polisi’nin, yeterli bulunmayan örtünmeye para cezası kesmek hatta gerekirse kadınları tutuklamak hakkı bulunuyor. İran sokaklarında kara çarşaflarıyla gezen kadın polislerin az örtünen kadınları, yer yer ellerindeki sopalarla dürterek uyardıklarını görmek mümkün.
RENKLERİN DİLİRefomist Cumhurbaşkanı Hatemi dönemine kadar aslında kadınların renkli başörtüleri takmaları yasaktı. Hatemi döneminde bu yönde kurallar gevşedi ve İran sokakları renklenmeye başladı. Siyah hala keskin biçimde devrimin ve ona bağlı kadınların rengi. Özellikle
seçim döneminde, yeşil başörtülerini muhalif lider Mir Hüseyin Musavi’yi, beyaz başörtüsünü ise diğer bir muhalif lider Mehdi Kerrubi’yi destekleyenler takıyor, kadınlar başörtülerini bu anlamda tam bir siyasi simge olarak kullanıyorlardı. Ne var ki seçimin ardından polis, yeşil başörtüsü takan kadınları sokaklarda hırpalamaya başlayınca, yeşil başörtüsü şimdilik sessiz bir biçimde rafa kalktı.
ÇENE ALTI İRAN’DA SOSYALİZM DEMEK
Aslında Türkiye’de ılımlı bir formül olarak önerilen çene altı formülü İran’da bambaşka bir ucu işaret ediyor. Devrimde çok etkin biçime yer alan unsurlardan biri de Halkın Mücahitleri Örgütü’ydü. Örgütün felsefesi, İslam’la sosyalizmin sentezini içeriyor; Hazreti Ali’nin adalet ve eşitlik söylemleri üzerine kurulmuş bir İslami anlayış üzerine politika geliştiriyordu. Halkın Mücahitleri, devrim sürecinde saf dışı kaldı, örgüt geçen sene Eşref Kampı dağıtılana kadar Irak’ta barındı. Çene altı olarak bildiğimiz, saçın ön perçemini açıkta bırakan, çene altından düğümlenerek örtünün başın üzerinde durması sağlanan bu model aslında İran’da tam anlamıyla Halkın Mücahitleri Örgütü’nün simgesi. Pek de geleneksel olamayan bu örtünme biçimini devrim ve öncesindeki süreçte örgüt militanları kadınlar tanıttı ve yaygınlaştırdı.