Güncelleme Tarihi:
Irak’ın yalnızca büyük bir bombalama sonrasında hayatlarını kaybeden yüzlerce kişiyle manşetlerde yer alması oldukça trajik bir durum.
Geçtiğimiz günlerde Bağdat’ta gerçekleşen bu olay, Iraklı insanların ABD’nin ülkelerini istila etmesinin ve ele geçirmesinin bedelini halen kanlarıyla ödediklerini bir kez daha gözler önüne serdi.
“Carnage and corruption in Iraq” başlığı ile 25 Ekim’de The Guardian gazetesinde ele aldığı analiz yazısında, Sami Ramadani, her ne kadar önüne geçilemez bir durum olsa da Afganistan’ın haber başlıklarında Irak’ın önüne geçmesinde ahlak açısından sorgulanabilecek bir şeyler olduğunu savundu.
Irak’ta ABD’li güçler tarafından öldürülen kişi sayısının azalmasıyla ve Afganistan’da ABD ve İngiltere ordusu tarafından öldürülen kişi sayısı arttıkça, Afganistan’a haber başlıklarında daha fazla yer verilemeye başladı.
Bu şekilde, kamuoyunda Irak’taki durumun dikkat çeken bir şekilde iyileştiği ve ülkenin bütün cephelerde gelişme göstermeye başladığı fikrine uyanmaya başladı. Üstelik Haziran’da ABD üstlerinin büyük bir kısmı Irak şehirlerinden ayrıldı.
IRAKLILAR ŞİKAYETÇİ
Yazıda, ABD ordusu için şartlar iyileşirken, Afganistan’da artan çatışmalarla İngiliz güçlerinin zor günler geçirmekte olduğu belirtildi.
ABD, ayaklanmalara karşı Iraklı güçleri daha fazla öne sürerek, kendi ordusundan daha az kayıp verme planında oldukça başarılı oldu. Fakat Iraklılara ABD istilası ile yaşam şartlarının daha da iyileştiğini hatırlattığınızda, size büyük bir ihtimalle verdikleri sayısız kaybı ve çatışmalarda yaralanan insanları hatırlatacaklardır.
Ramadani durumu şu şekilde açıklıyor: “Milyonlarca kadın dul bir o kadar çocuk da öksüz kaldı. 2 milyon kişi ülkeyi terk etti, 2 milyon kişi de ülke içinde yerinden edilmiş durumda. İnsanların büyük bir kısmı dehşet verici şartlarda hayatlarına devam ediyor.”
Iraklıların aynı zamanda birçok şehir ve köyün sokaklarını kaplayan atık sulardan, temiz su eksikliğinden, yakıt ve enerji sıkıntısından ve hiçbir zaman iyileşmeyen sağlık ve eğitim hizmetlerinden de şikayet ettiği belirtiliyor.
Ülkede yüzde 50’nin üzerindeki işsizlik oranı, çocuk kaçırma olayları, kadınların serbest şekilde hareket etmekten korkması ve uyuşturucu ve fuhuş vakalarında yaşanan artışın sıkıntı yarattığı da vurgulanıyor.
BUSH’UN İZİNDEKİ OBAMA
Irak’ta sıkıntılar sürerken, Batı basını Iraklıların içinde oldukları ciddi durumu görmezlikten gelmeye devam ediyor. Başkan Obama halen Başkan Bush’un Irak hedefinin peşinden gidiyor. Ramanani, Obama’nın hedefinin de tıpkı bir önceki ABD Başkanı gibi Bağdat’ta, ABD ile müttefik olacak bir hükümet kurmak olduğunu savunuyor.
Yazının son bölümünde, ABD başkanlarının bu planının barış içinde, demokratik ve istikrarlı bir Irak yaratma hedefiyle uzlaşmadığına dikkat çekiliyor. Fakat ABD’li strateji uzmanları, Iraklıların Bağdat’ta ABD yanlısı bir hükümeti kendi arzularıyla kabul etmeyeceklerinin farkında değil.
“Çıkış stratejisi” önüne geçilmez şekilde ABD’nin daha uzun bir şekilde ülkede kalmasına ve daha fazla kan dökülüp, ülkeye daha fazla zarar verilmesine neden olacak.
Ramanani yazısını, “Neden Iraklı insanlardan ABD yandaşı başka bir yolsuz ve bağnaz politikacıları seçmeleri bekleniyor? Ülkedeki tek çıkış stratejisi Iraklı insanların karar haklarını kendilerine bırakmaları ve ABD müdahalesinden kurtulmalarıyla başlamalı” sözleriyle sonlandırıyor.