Güncelleme Tarihi:
‘SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ’
Prof. Barbaros Gönençgil (Fiziki Coğrafya): “Normal şartlarda sınırlar ‘su bölümü çizgisi’ denilen tepe noktalardan geçer. Fiziki coğrafya açısından olağan, temel bir yaklaşım. Yani fiziki coğrafya sınır için düz mantıkla su bölümü çizgisini önerir. Ama jeopolitik hassasiyetler başka şeyler de söyler. Bu da politik bir konudur. Türkiye/Irak sınırıyla ilgili de bu durum geçerlidir.”
Prof. Dr. Sait Yılmaz (Dış Politika): “Mevcut Türkiye/Irak sınırı 1926’da Ankara Antlaşması’yla çizilmişti. O dönem iç ve dış sorunlar sebebiyle Türkiye bu sınırları bir anlamda kabul etmeye mecbur kaldı. Ben Hakkâri Dağ Komando Tugay’ında görev yaptım. Sınır hattı sarp dağlıklardan geçiyor. 10 metre önünüzdeki adamı bile gözünüzden kaçırabilirsiniz. Böyle bir sınırı korumak, hâkim olmak çok zor. Bana göre bu sınırları çizen 1926 anlaşması kadük olmuştur. Rusya, ABD nasıl binlerce kilometre öteden gelip çıkarlarını kolluyorsa, Türkiye’nin de kendi hakkını koruma hakkı var.”
‘TURGUT ÖZAL İSTEDİ SADDAM RAZI OLMADI’
Volkan Vural (Emekli Büyükelçi): “Bu sınır meselesi devamlı üzerinde düşünülen bir konuydu. Görevde olduğum dönemde sıkça gündeme geliyordu. Irak ile anlaşıp sınırı güneye kaydırmak istiyorduk. Rahmetli Özal bu konudan çok bahsederdi. Sınır güvenliği açısından böyle bir değişiklik gündeme geliyordu. Ama sınır değişikliği kolay bir şey değil. Nitekim Saddam razı olmadı. O dönemi iyi hatırlıyorum. Tabii oradaki diğer grupların da işine gelmiyordu böyle bir değişiklik.”
Ahmet Yavuz (Emekli Tümgeneral, Sınır Tümen Komutanı): “Sınırda güvenlik için ciddi dezavantajlar oluşturabilecek noktalar var. Girinti çıkıntı halindeki bu yerlerin konuşulup düzeltilmesi gerekiyor. Yer yer güneye indirilir, gerektiği yerde kuzeye çıkarılabilir. Çok detaylı bir çalışma gerektirir. Zaten bunun çalışmaları vardır, eskiden beri sık gündeme gelen bir konu. Özellikle Şırnak ve Hakkâri bölgesindeki sınırlarda Türkiye’nin lehine düzenlemeler yapılabilir. Askeri ve siyasi bir mesele.”
‘FİİLİ HÂKİMİYET ŞART’
Bahri Ceyhan (Emekli Albay, Harita Uzmanı): “Sınırın belirlendiği dönemde siyasi ve askeri şartlar farklıydı. Belki yine o dönemin şartlarına göre zirve noktaların sınır belirlenmesi sınırın korunması ve güvenliği açısından avantajlı görülmüş olabilir. Ama bugünün şartlarında durum farklı.”
Armağan Kuloğlu (Emekli Tümgeneral): “Sınır yer yer tepelerden bazen de tepe arkasından geçiyor. Hâkim arazinin bir kısmı Irak tarafında. İleri gözetleme, kontrol imkânsız gibi. Bu nedenle güvenlik için sınırı güneye doğru indirmek gerekiyor. Tabii bunun da diplomatik veya siyasi büyük zorlukları var. Küçük düzeltmeler de büyük sonuçlar doğurmaz. Ama fiili durum ile bu noktalarda hâkimiyet sağlanabilir. Pençe-Kilit operasyonlarıyla hedeflenen de bu zaten.”
KARADAYI: İNGİLİZLERİN PARMAĞI VAR
- Eski Genelkurmay Başkanlarından İsmail Hakkı Karadayı’nın bu konuda “Komutanlar Cephesi” adlı kitapta yer alan görüşü ise şöyle: “Bu İngiltere’nin yaptığı bir iş. Bir yerde İngiliz parmağı varsa dikkat edeceksiniz. Bence adamlar ileride sorun çıksın diye sınırı dağların zirvesinden, kontrolü çok zor bu coğrafyadan geçirmişler. Bu hudut düzeltilmeli. Teröristler şimdi sınırın bu özelliğinden yararlanıyor ve Türkiye’ye sızıyor. Suriye sınırı da öyle çizilmiş ki, bizim topraklarımıza doğru bir girinti yapıyor. Ve bu girintide Suriye petrol çıkarıyor. Sınırın bizim tarafında ise petrol yok...”
İRAN SINIRI DÜZELTİLMİŞTİ
- Atatürk döneminde 1932’de İran ile sınır düzenlemesi yapılmıştı. Sınır, Küçükağrı Dağı’nın eteklerine kadar indirilmiş, karşılığında ise verimli tarım arazilerinin de olduğu bir bölge İran’a verilmiş, böylece sınır güvenliği çok daha etkin hale getirilmişti. Irak ile sınır düzenlemesi gündeme geldiğinde bu düzenleme örnek gösteriliyor.