Irak operasyonu ve Polyanna

Güncelleme Tarihi:

Irak operasyonu ve Polyanna
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2002 00:00

‘TECAVÜZ kaçınılmazsa zevk almaya çalış.’ Kulağa hoş gelmeyen bir cümle olmakla beraber, zor ama mecburi durumlarla karşılaşanlar için çokça kullanılan bir yaklaşımdır yukarıdaki.Türkiye'nin bugün Irak'a yapılması olası bir ‘‘ABD operasyonu’’ ile ilgili içinde bulunduğu durum da tam budur. ABD'nin ‘‘kararlılık’’ göstermesi, Türkiye'yi ‘‘mecburi’’ bir pazarlık masası paylaşımcısı yapmıştır.Türkiye, ‘‘engel olamayacağı’’ bir durumdan azami faydayı çıkarmaya çalışan ülke konumundadır.Hükümetin bu konuyla ilgili olarak ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz'e sunduğu ayrıntılı bir talep listesi var.Bunlardan ilk bölümü, yapılacak operasyonu ve buna katılacak ülkeleri ‘‘hukuki zemine’’ oturtmayı öngörüyor. Türkiye öncelikle bu müdahaleyi uluslararası hukuka uygun hale getirmek için bir Birleşmiş Milletler kararı talep ediyor.İkinci talep de akıllıca. Türkiye, Arap dünyasına karşı yalnız kalmamak için en az iki Arap ülkesinin de operasyona katılması şartını koşuyor. Bu ülkeler Kuveyt ve Suudi Arabistan.Bu iki talep, ABD için de birer ‘‘can simidi’’ olacak nitelikte. Sonrasında Türkiye'nin ekonomik talepleri geliyor. FMS borçlarının, en azından faizlerinin silinmesi. Yani üç aşağı beş yukarı 4 milyar dolar. Kongreden dönen ‘‘Nitelikli Sanayi Bölgeleri'nin kurulması’’ ile ilgili anlaşmanın hızla onaylanıp yürürlüğe girmesi. AWACS erken uyarı uçaklarının ve saldırı helikopterlerinin Türkiye'ye satışının kongrede onaylanması.Ve Türkiye'nin uluslararası finans kuruluşlarına olan borçlarının çevrilebilirliği konusunda garanti verilmesi. Bu fatura hayli ‘‘kabarık’’ gibi görünmekle beraber, sunulan ‘‘hizmete’’ ve hizmetin ‘‘faydasına’’ oranla makul bir faturadır. Fakat Türkiye bütün bunlara rağmen ABD'ye destek vermek zorunda değildir. Tecavüzün kaçınılmaz olması, ille de zevk almayı gerektirmez. Buna uygun bir de Polyanna hikáyesi vardır:Ormanda gezerken tecavüze uğrayan Polyanna, hiç istifini bozmaz ve yine sekerek ‘‘Lay lay lom’’ diye şarkılar söyleyip yoluna devam eder. Durum görenleri şaşırtır ve Polyanna'ya sorarlar: ‘‘Kızım sen deli misin, tecavüze uğradın ama hálá şen şakrak şarkı söyleyerek geziyorsun.’’Polyanna, adı üstünde Polyanna'dır, yanıtı ona göre olur:‘‘Olsun, hiç olmazsa arka tarafı kurtardım.’’Peçete basan peçete alırTÜRKİYE'nin Irak'a yönelik bir harekáta katılmasına başından beri karşı olmadığımı yazdım hep. Çünkü Türkiye açısından ‘‘mevcut durumdan’’ beterinin olabileceğini hiç düşünmedim. Yıllardır yanıbaşımızda çıbanbaşı bir ülke. Denetimsiz topraklar. Her ne kadar görmezden gelsek de, giderek kurulan bir Kürdistan.Sıfıra inmiş ticaret hacmi.Olmayan bir karşılıklı ilişki. Ve 11 yılda kaybolan on milyarlarca dolar. Kayıp dolar rakamları, benim değil devletin resmi telaffuzu.Ve kilitlenmiş bir durum. Bu kilidin açılması Türkiye'nin lehine.Q Türkiye de bu kilit açılsın istiyor ama kilidi açma operasyonunda yer almak istemiyor. Akıllıca. Herkes ‘‘hazır yemek’’ ister. Fakat her zaman yedirmezler. Yıllar önce Galatasaray Lisesi'nde okurken, ‘‘Abiler’’ kendi aralarında ‘‘Bastı’’ oynuyorlardı. Bir kişi kasa oluyor, 52'lik deste üstü kapalı olarak parça parça yere koyuluyor. Herkes bir parçanın üstüne para koyuyor, kasaya bir parça bırakılıyor, káğıtlar açılınca kasadan büyük sayı bulanlar koydukları kadar para alıyorlardı. Küçük kalanların parası ise kasaya gidiyordu. Bir ara içlerinden birinin parası bitti ve elindeki peçeteyi parçalayıp para diye basmaya başladı.Ve sonunda bir yerde kazandı.Kasadaki, peçete basana kendi elindeki peçeteden bir parça koparıp verince hır çıktı.Kasa olan vecizeyi o zaman patlattı:‘‘Kızmak yok. Peçete basan peçete alır, para basan para alır.’’ Türkiye'nin de durumu bu.Ya para basacağız, ya da peçete.Yarışmalı parti propagandasıCEM Kardeş'in ‘‘Cep to Cem Party’’si sıkı çalışmaya başlamış. Artık onlar da eski RP gibi, Saadet gibi, AKP gibi ‘‘saha çalışması’’ yapıyorlar. Bir okurum bu partinin çalışmasını şöyle aktardı:‘‘Kapı çalındı. Genç, şık giyimli bir bayan. Kibarca iyi günler diledi. Kanal 6 televizyonundan geldiğini, yeni bir yarışma hazırladıklarını söyledi. Eve buyur ettim. Oturdu. Yanında bir de küçük hediye paketi getirmişti. Ancak yarışma falan palavraymış. Oturup Cem Efendi'nin partisinin propagandasını yapmaya başladı. Ben de hemen kendisini kapı dışarı ettim.’’Sizin de aklınızda bulunsun. Yarın öbür gün size de gelebilirler. Getirdikleri hediyeyi alın, sonra kendilerini kapı dışarı edin. Hediyeyi niye mi alın?Basit...Kıl koparsanız kárdır.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?İnsanlara olan sevgimizle, onlara ayırdığımız zaman doğru orantılı olduğunda.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!