Güncelleme Tarihi:
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, “yakalanma” kararına rağmen henüz yakalanamayan sanık Yalçın Özbey'i avukatı Ergun Öztürk temsil etti. Sanıklar Özbey ve Çelikkaya duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, sanık Yalçın Özbey'in “yakalamasının” infaz edilmediği tutanağa geçirildi.
“Zaman aşımı” yönünden davaya ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, kaçak olan ve hakkında tutuklama kararı verilen sanık Özbey hakkındaki davanın zaman aşımının durduğunu ve bu nedenle davaya ilişkin henüz zaman aşımının dolmadığı kanaatinde olduğunu söyledi.
Duruşmada söz alan sanık Özbey'in avukatı Öztürk ise suç tarihinin 1 Şubat 1979 olduğunu ve Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirtilen zaman aşımı üst sınırının dolduğunu ileri sürerek, ayrıca ek zaman aşımı süresinin de dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesini talep etti.
KARAR
Mahkeme heyeti, sanıklar hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı eski TCK'nın “ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis cezalarını gerektiren cürümler, 20 yıl geçmesiyle ortadan kalkar” maddesine göre asli zaman aşımı süresinin 20 yıl, 104/2. maddesine göre de uzatılmış zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğunu ifade etti.
1 Şubat 1979 olan suç tarihinden duruşma tarihine kadar 30 yılın dolduğunun anlaşıldığını belirten heyet, “sanıklar” hakkında açılan kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ve Özbey hakkındaki yakalama kararının da kaldırılarak toplattırılması için Cumhuriyet Savcılığına yazı yazılmasına karar verdi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 24 Ekim 2000'de hazırlanan iddianamede, Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979 tarihinde öldürülmesiyle ilgili İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanan Mehmet Ali Ağca'nın idam, Yavuz Çaylan'ın 3 yıl hapis cezasına çarptırıldığı, Mehmet Şener hakkındaki soruşturmanın ise “zaman aşımı” nedeniyle “takipsizlik” kararı ile sonuçlandığı hatırlatılmıştı.
Yavuz Çaylan ile Mehmet Ali Ağca'nın, yargılandıkları süre içerisinde “Yalçın Özbey'in suça katıldığından” bahsetmediklerine değinilen iddianamede, Ağca'nın 1983 yılında Roma'da verdiği ifadesinde “İpekçi'yi öldüren kişinin kendisi değil Yalçın Özbey olduğunu, silahları temin eden Özbey'in cezaevinden firar ettikten sonra kendisini Taksim ve Kızıltoprak'ta sakladığını, yurt dışına çıkmasında yardımcı olduğunu, sahte pasaport ve kimlikler temin ettiğini” anlattığına yer verilmişti.
İddianamede, Özbey'in firarda olması nedeniyle sorgulamasının yapılamadığı, istinabe yoluyla Belçika'da alınan ifadesinde ise sorulara yanıt vermediği ve suçlamaları reddettiği anlatılmıştı.
Aynı iddianamede, Yalçın Özbey'in Abdi İpekçi'nin öldürülmesi eylemine karıştığına dair emareler de şöyle sıralanmıştı:
“İpekçi'nin öldürülmesinden önce Ağca'nın hesaplarına bazı paralar yatırılmıştır. Adres olarak da Yalçın Özbey'in Aksaray Mustafa Kemal Bulvarı Tıntaş İşhanı'nda bulunan emlak bürosu verilmiştir. Bu paraların, Abdi İpekçi'nin öldürülmesi için sanığın hesabına yatırıldığı iddiaları mevcuttur. Özbey, İpekçi'nin öldürülmesinden önce 34 RT 601 plakalı otoyu Hasan Hüseyin Şener'e satmış, Ağca da cezaevinden firar ettikten sonra bu oto ile kaçırılmıştır. Suç tarihinden önce Mehmet Ali Ağca ile Yalçın Özbey'in aynı evde kaldıkları ve birlikte emlak işi yaptıkları sabittir.”
Ünye Kapalı Cezaevi'nde “gasp” ve “hırsızlık” suçlarından hükümlü bulunan Yusuf Çelikkaya'nın da 4 Ocak 2000 tarihinde el yazısıyla yazdığı dilekçesinde, İpekçi'nin öldürülmesiyle bağlantısı olduğunu ifade ettiği kaydedilen iddianamede, Çelikkaya'nın, 1978 yılında İpekçi'nin öldürülmesinin Abdullah Çatlı, Mehmet Ali Ağca, Mehmet Şener, Yavuz Çaylan, Oral Çelik ve kendisi tarafından planlandığını anlattığı belirtilmişti.
İddianamede, Çelikkaya'nın ayrıca, Eskişehir Özel Tip Cezaevi'ne nakli sağlandığı takdirde açıklamalarda bulunacağını bildirdiğine yer verilmişti.
İddianamede, Özbey ile Çelikkaya'nın “Taammüden adam öldürmek suçuna katılmak”tan 20 yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası istemiyle yargılanması istenilmişti.
BELÇİKA'DA TUTUKLANMIŞTI
Abdi İpekçi suikastına ve Papa II. Jean Paul'e yönelik suikast girişimine adı karıştığı için Türkiye tarafından kırmızı bültenle aranan Yalçın Özbey, “Belçika'da işlediği suçlar” kapsamında tutuklanarak 4 Mart 2006'da Belçika'daki mahkemeye çıkarılmış ve Özbey'in bir ay tutuklu kalması kararlaştırılmıştı.
Türkiye, Brüksel'de yargılanan Yalçın Özbey hakkında, iade talebinde bulunmuş ve Brüksel Mahkemesi de Türkiye'nin hazırladığı iade dosyasını “zaman aşımı” nedeniyle reddederek, sanığın tutuksuz yargılanmasına karar vermişti.