Güncelleme Tarihi:
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İntiharı Önleme Derneği Kurucu üyelerinden Prof. Dr. Işık Sayıl, dernek hakkında gazetecilere bilgi verdi.
Prof. Dr. Sayıl, intiharları, tamamlamış intiharlar ve intihar girişimleri, düşünceleri olarak ele aldıklarını belirterek, tamamlanmış intiharlarda ilk akla gelenin ruhsal bozukluklar, özellikle de depresyon olduğunu vurguladı. Sayıl, depresyonun, tedavi edilebilen bir ruhsal bozukluk olduğunu ve bu nedenle erken teşhis ile tamamen iyileşme sağlandığını ifade etti.
Ölümle sonuçlanan intiharların yüzde 80'inin nedeninin ruhsal bozukluklar olduğunu belirten Sayıl, intihar girişimlerinin ise çok daha büyük rakamsal boyutlara ulaştığını, bunun yüzde 80'inin nedeninin de “güncel olaylarla başa çıkma becerilerinde geçici tıkanma, ümitsizlik yaşanması” olduğunu bildirdi.
Uluslararası İntiharı Önleme Derneği üyesi de olan Prof. Dr. Sayıl, Türkiye'de yalnızca 1000 psikiyatrist bulunduğunu, bir o kadar da psikolog olduğunu ifade etti.
-GENÇLER RİSK GRUBU-
İntihar vakalarında risk gruplarını da sıralayan Sayıl, Türkiye'de risk gruplarının başında, 15-25 yaş arasındaki gençlerin geldiğini, ikinci sırada 25-35 yaş grubunun olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Işık Sayıl, bu genç nüfusla temas halinde olan rehber öğretmenlerin bilgilendirilmesinin önemine dikkat çekti.
İntihar vakalarının Doğu'dan Batı'ya doğru arttığını, Türkiye genelinde sıralama yapıldığında İstanbul'un ilk sırada yer aldığını anlatan Sayıl, bu ili sırasıyla İzmir, Ankara, Adıyaman ve Muğla'nın izlediğini kaydetti.
İntihar girişimlerinin kadınlar arasında, ölümle sonuçlanan intiharların ise erkeklerde daha sık görüldüğünü belirten Sayıl, ancak Adıyaman'da yapılan araştırmalarda, ölümle sonuçlanan intiharların en çok kadınlar arasında görüldüğünün belirlendiğini ifade etti.
Türkiye'de intihar vakalarının çok yüksek olmadığını ancak giderek arttığını dile getiren Işık Sayıl, intihar vakalarının oranının yüz binde 2.5 olduğunu bildirdi. Ancak 15 yaş altı grupta intihar görülme riskinin çok düşük olduğunu dile getiren Sayıl, bu gruptaki nüfusun toplam nüfustan çıkarılmasıyla Türkiye genelinde intihar vakalarının görülme oranının yüz binde 4'e çıktığını kaydetti.
-“SİLAH 2. SIRADA”-
Sayıl, “İntihar nedenleri çok çeşitlilik gösteriyor. Ruhsal duruma, yaşanan olaylara bağlı olabiliyor, bir öğrenilmiş davranış olarak gündeme gelebiliyor. Bugün artık intiharın bir genetik boyutu olduğunu da biliyoruz. Ailesinde periyodik depresyon bulunanlarda, geç dönemlerde intihar ortaya çıktığını söyleyebiliyoruz” diye konuştu.
İntiharların en çok ilaçla yapıldığını, kişinin elinin altında ne varsa onu içtiğini anlatan Sayıl, ilaçların serbest satışının kontrol altına alınmasını istedi.
Prof. Dr. Sayıl, “Ölümle sonuçlanan intiharlarda, intihar aracı olarak 4. sırada olan silah, bugün 2. sıraya geldi. Silahların serbest satışı bunu artırdı. Silahların satışına kısıtlama getirilmesi, bunun devlet politikası olarak benimsenmesi lazım” dedi.
İntihar haberlerinin gazete ve televizyonlarda, “özendirici, acındırıcı, detaylı” verilmemesini de isteyen Sayıl, bu gibi haberlerin gençleri etkileyebileceğine işaret etti.
-DERNEĞİN AMACI-
Halkın depresyon ve intiharlar konusunda bilgilenmesini sağlamak, toplumsal boyutta çalışmalar yapmak, intiharlarla ilgili araştırmaları özendirmek amacıyla dernek kurduklarını anlatan Prof. Dr. Sayıl, sadece profesyonellerle sorunun üstesinden gelmenin mümkün olmayacağını vurguladı.
Türkiye'de, intihara teşebbüs için çatıya çıkan bir kişiye aşağıdan “atla, atla” diye tempo tutanlara rastlandığını söyleyen Sayıl, ruh hastalarına karşı tutumların, onlara çekingen davranmanın, damgalamanın yanlış olduğuna işaret etti.
Sayıl, yalnızca ruh sağlığı uzmanları değil, intiharlar için risk grubunu oluşturanlarla yüz yüze çalışan polisler veya öğretmenlerle işbirliği içinde, hem yerel hem de ülke genelinde çalışmalar yapmayı planladıklarını kaydetti. Üniversite bünyesindeki Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araştırma Merkezi aracılığıyla özellikle öğretmenlere yönelik eğitim programları hazırladıklarını dile getiren Sayıl, bu faaliyetlerin dernek aracılığıyla yürütüleceğini kaydetti.
Sosyal Psikiyatri Derneği bünyesinde kurulan ve Dünya Sağlık Örgütü ile çalışan Uluslararası İntiharı Önleme Derneği ile koordineli çalışacak dernek, 12 kurucu üyeden oluşuyor.