OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 13, 2001 00:00
Diyelim ki savaş haberi seyretmekten bunaldınız ve zap yapmaya başladınız. Bir iki turdan sonra mutlaka müzik kanallarından birinde ‘‘Bahçelerde börülce, oynar gelin görümce’’ diye türkü söyleyen üç tane güzel kıza rastlayacaksınız. Bu çıtır kızlar grubunun adı Eylül. Aralarındaki sarışın eleman da Kanadalı. Anne-babası İstanbul'dan Afganistan'a kadar dünyanın tozunu attırmış birer çiçek çocuk olan Shivaun, (Corry) üç yıldır İstanbul'da yaşıyor, türkü söylemeye bayılıyor, dahası hem ‘‘börülce’’nin hem de ‘‘görümce’’nin ne demek olduğunu biliyor! Eylül Grubu'nun diğer kızları Yasemin (Uludoğan) ve Aslı (Baltacı) bu duruma biraz bozuluyorlar, yani sürekli Shivaun ile konuşmamıza. Ama Allah için çok kibar davranıyorlar ne de olsa onlarla röportaj yapan ilk gazeteci biziz!Yasemin (Uludoğan) ve Aslı (Baltacı) aslında haklılar tabii, ne de olsa grubu onlar kurmuş. Yine grubun adını taşıyan ilk albümü bundan iki yıl önce ikisi çıkarmış. Ama insan kendine engel olamıyor ve ister istemez merak ediyor: Niye 23 yaşında bir fıstık taa Kanada'dan yollara düşüp Türkiye'ye gelir ve türkü söyleyen bir kız grubuna katılır? Shivaun (Şivon okunuyor ve Kelt dilinde küçük yaramaz peri demek) Kanada'da doğmuş büyümüş ama İrlanda asıllı. O kadar sevimli ve sıcakkanlı ki sürekli grubun diğer kızlarıyla kıkırdaşıp şakalaşıyor. Türkiye'ye sadece üç yıl önce gelmiş ama Türkçesi birçok politikacımızdan daha akıcı. Türkçe'nin ve anadili İngilizce'nin yanı sıra Fransızca ve İspanyolca'da da bülbül gibi şakıyor. Bayıla bayıla oturduğu ve çok sevdiği Moda'da herkes İngilizce ya da Fransızca biliyormuş ama o ille de Türkçe konuşmak istiyor. TÜRKÇE’YE TÜRKÜ DESTEĞİ‘‘Türkçe'yi türkü söyleye söyleye öğrendim’’ diyor. Shivaun'un Japonca ve Çince de dahil olmak üzere bütün dillerde şarkı söylediğini de belirtelim.Kanada'nın Vancouver şehrinde doğan Shivaun'un anne-babası 1968 kuşağına mensup çiçek çocukları. Yani Batılıları büyüleyeyen Afganistan-Hindistan-Katmandu rotasını izlerken yolu Sultanahmet'teki meşhur Pudding Shop'a düşenlerden. Hatta Haliç'te yüzdüklerine dair eğlenceli hatıraları bile var. Shivaun'un annesi biricik kızını görmek için bu yıl yeniden İstanbul'a gelmiş ve türkü albümünü dinleyince gözyaşlarını tutamamış. Shivaun'un abisi 27 yaşındaki Traviss de gayet enteresan bir kişilik. Hayatını Tayland'da sürdüren abi, modellik yapıyor. Ayrıca Tayland'da çekilen ‘‘Kumsal’’ (The Beach) filminde Leonardo DiCaprio'nun dublörlüğünü üstlenmiş. ‘‘Bu
film aÅŸk filmiydi, orada dublöre ne gerek var?’’ demeyin çünkü Traviss'in ÅŸahane bir vücudu var ve Leonardo hayranı kızlar için çok üzgünüz. Kısaca Leonardo diye Traviss'in bedenini izledik arkadaÅŸlar!Tekrar Shivaun'un hikayesine dönersek, sekiz yaşında keman çalmaya baÅŸlayan Shivaun arada gitar ve flüte de takılmış, sonunda Kanada'da Victory Konservatuarı'nın müzik öğretmenliÄŸi bölümünü bitirmiÅŸ. Zaten oldum olası macera düşkünü bir genç hanım olan Shivaun'u Türkiye'ye getiren rüzgar ise ünlü ÅŸair Yeats'in ‘‘Sailing to Byzantium’’ adlı ÅŸiiri. ‘‘Batı'da her ÅŸey fani/ Bizans'ta her ÅŸey ölümsüz’’ dizelerini okuyup çarpılan Shivaun, Salı günü kendine Ä°nternet'ten Ä°ngilizce öğretmenliÄŸi iÅŸi bulmuÅŸ, Cuma günü sırt çantasıyla Ä°stanbul'a gelmiÅŸ. GeliÅŸ o geliÅŸ...Ä°ngilizce öğretmenliÄŸinden Ãœsküdar Amerikan Lisesi'nin müzik öğretmenliÄŸine yatay geçiÅŸ yapan Shivaun'un ‘‘Eylül’’ grubuna katılması da o zamanlara denk geliyor. Eylül grubu da o sıralarda ilk albümden sonra papaz oldukları ve ÅŸimdi adını bile anmak istemedikleri üçüncü üyelerinden boÅŸalan yerine münasip birini aramakta fakat kimseleri beÄŸenmemektedir. Ortak bir arkadaÅŸları sayesinde tanışan Shivaun ve Eylül grubundan Yasemin hemen kaynaşır ve Shivaun gruba dahil oluverir. Tabii okuldaki görevinden istifa ederek. Eh, hem enstrüman çalabilen hem ÅŸarkı söyleyebilen (öyle dümdüz deÄŸil, a capella), hem sevimli çıtı pıtı görünüşlü, hem de kafaca uyuÅŸacak birini bulmak gerçekten kolay deÄŸil. O yüzden kızlar Shivaun'a gözleri gibi bakıyor, gerçi halkımız Shivaun'u Lady Diana, Ahu TuÄŸba, Sibel Can, Britney Spears gibi önemli ÅŸahsiyetlere benzetiyor ama onun aklı fikri türkü söylemekte. Hadi iki günde ‘‘vuup’’ diye Ä°stanbul'a gelmesini anladık ama türkü söylemek nereden aklına gelmiÅŸ Shivaun'un: ‘‘Ben zaten Kanada da folk müziÄŸe meraklıydım. Kelt (Ä°rlanda) ÅŸarkıları söylerdim, gittiÄŸim her ülkenin halk müziÄŸini merak ederdim. Burada da bu iÅŸin tam ortasına düştüm’’ diyor. Bu arada Türkiye'yi üs olarak kullanan Shivaun, baÅŸta Ä°spanya, Ä°talya ve Yunanistan olmak üzere neredeyse bütün Akdeniz'i gezmiÅŸ. Kanada AB üyesi olmadığı için çalışma izni alamıyor ve dolayısıyla oralarda uzun süre yaÅŸayamıyor. Türkiye'yi de karış karış (GüneydoÄŸu hariç) gezen Shivaun, Gürcistan sınırına kadar gezdiÄŸi DoÄŸu Karadeniz Bölgesi'ne aşık olmuÅŸ. Tabiatıyla en çok hangi yörenin türkülerini seviyorsun diye sorunca hemen ‘‘Karadeniz ve Rumeli’’ diyor. Zaten en sevdiÄŸi müzisyen de Fuat Saka. Ama Mercan Dede, Selim Sesler ve Burhan Öçal'ı da seviyor. Kendisi gibi türkü söyleyen vatandaşı Brenna McCrimmon'u da tanıyor. TÃœRK ERKEĞİÜç yıl bir memleketin erkeklerini tanımak için yeterli bir süre sayıldığı için Shivaun'a namları bütün dünyayı tutmuÅŸ Türk erkeÄŸi hakkında neler düşündüğünü soruyoruz: Gözleri faltaşı gibi açılıyor: ‘‘Türk erkeklerinin hepsi bebek gibi. Anne mi istiyorlar, kızkardeÅŸ mi, sevgili mi belli deÄŸil. Ä°lk geldiÄŸimde Türk bir erkek arkadaşım vardı, evden içeri girer girmez ‘Bana neskafe hazırla' falan diye emirler verirdi. Åžimdiki arkadaşım da Türk ama o çok farklı, çok iyi anlaşıyoruz. Evlerimiz birbirine çok yakın ama aynı evde oturmuyoruz. En iyisi bu’’ diyor.EYLÃœL’DE GELDÄ°LER24 yaşındaki Yasemin ve 25 yaşındaki Aslı yıllardan beri klasik gitar dersi aldıkları ve artık ikinci evleri olan Pera Güzel Sanatlar Okulu'nda tanışmışlar. Ä°kisi de Ruhi Su, Selda BaÄŸcan ve Modern Folk Üçlüsü dinleyerek büyüdükleri için bu tatları taşıyan bir müzik grubu kurmayı uzun zaman önce kafalarına koymuÅŸlar. Okuldan klasik gitar hocaları olan Ricardo Moyana'nın (ki kendisi aynı zamanda Bilgi Ãœniversitesi'nde ders veriyor) desteÄŸiyle de iki yıl önce bir Eylül ayında ‘‘Eylül’’ adını verdikleri gruplarını kurarak ilk albümlerini çıkarmışlar. Bu, ilk albüm bayağı satmış aslında, ilk albümünü çıkaran bir grup için hiç de fena olmayan bir satış rakamına ulaÅŸmışlar: 60 bin.‘‘Türkiye'nin pek çok yerinde konser verdik. Albümlerimiz daha çok Anadolu'da satılıyor ve orada Ä°stanbul'da tanındığımızdan daha çok tanınıyoruz’’ diyorlar. Eh artık aralarına sarışın peri Shivaun'un da katılmasıyla tanınınmışlık katsayıları tavan yapar herhalde. ‘‘Batı müziÄŸi enstrümanları çalabilen ve Batı müziÄŸi altyapısıyla türkü söyleyen ve kızlardan oluÅŸan ilk grup biziz’’ diyor Eylül. ‘‘Peki türkü söylemeye bu kadar meraklıysanız neden ille de Batılı enstrüman ve altyapılarla düzenleme diye tutturdunuz?’’ ÅŸeklindeki sorumuzu da şöyle cevaplıyorlar: ‘‘Öncelikle uzun yıllar bu yönde bir müzik eÄŸitim aldık, bu iÅŸi biliyoruz. Ayrıca türküler zaten her yerde otantik ÅŸekliyle söyleniyor, biz daha farklı bir ÅŸey yapmak istedik. Türkü dinleyenleri Batı formunda müzikle, Batılı müziklerini sevenleri türküyle tanıştırmayı amaçladık. Bir de dışarıya açılmak gibi bir projemiz var.’’ Eylül grubu, çıkışlarının tam da ortalığı pıtrak gibi saran türkü furyasına rastlamasını ‘‘tamamen tesadüf’’ olarak deÄŸerlendiriyor. Kalbimiz fesat olduÄŸu için birbirinden ÅŸirin ve güzel üç kızın Mango kıyafetleri içinde türkü söylemesine ‘‘Yurttan Sesler Korosu’’ filan ne diye merak ediyoruz ve cevabımızı alıyoruz: ‘‘Kimse olumsuz tek bir kelime bile etmedi. Çünkü biz türküleri dejenere etmiyoruz. Hatta TRT Ä°stanbul Radyosu'nda çalışan sanatçı Rüstem Avcı'nın yardımları sayesinde TRT'nin arÅŸivinden yararlanma imkanımız bile oldu.’’Â
button