OluÅŸturulma Tarihi: Mart 16, 2002 00:00
Aralarında Ahmet Altan, Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel gibi isimlerin de yer aldığı bir grup entelektüel, ‘‘gazetem.net’’ adıyla yeni bir internet sitesinde bir araya geldi. Amaç, ‘‘liberal sol’’ genel başlığı altında tanımlanabilecek fikirlerin kamuoyuna ulaşmasını sağlamak. Sitede sinemadan spora, edebiyattan ekonomiye hemen her şey mevcut. Hatta
yemek tarifi bile var... İnsanları bir araya getirme fikri Pakize Barışta'ya; ünlü Fransız şairi Arthur Rimbaud'un, hayli mistik muhtevalı ‘‘İnsana sır olanı gördüğüm demler oldu’’ dizesini kılavuz edinme düşüncesi ise Mehmet Altan'a aitti. ‘‘İnsana sır olan’’ neydi peki, ‘‘sır olunanın göründüğü demler’’ neydi? Rimbaud, Sabahattin Eyüboğlu’nun tercüme ettiği ‘‘Sarhoş Gemi’’ şiirinin son dörtlüğünde veriyordu bir miktar bu sorunun cevabını aslında: ‘‘Ben sizinle sarmaşdolaş olmuşum, dalgalar / Pamuk yüklü gemilerin ardında gezemem / Doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar / Mahkûm gemilerin sularında yüzemem.’’Geçtiğimiz Pazartesi günü sanal ortamın yayın organları arasına katılan ‘‘gazetem.net’’ sadece Rimbaud'un mısraını kendine kılavuz edindiği için ayrılmıyordu diğerlerinden elbette. Etyen Mahçupyan'dan Ahmet Altan'a, Alev Er'den Ali Bayramoğlu'na, Ahmet İnsel'den Sevin Okyay'a bir grup entelektüel farklı şeyler söylemek için gelmişlerdi bir araya. Sitenin genel koordinatörlüğünü üstlenen Pakize Barışta'nın dediği gibi, ‘‘Bir tür toplumsal ihtiyaç bu isimleri ortak bir noktada buluşturmuştu.’’ Demokrat olanların seslerinin yeterince duyulmadığını düşünüyorlardı. En azından, ‘‘Türkiye'nin ihtiyacı olduğu oranda gür çıkmadığını’’ düşünüyorlardı. ‘‘Bu platform da, bu ihtiyacın özgürce ve arzu edilen volümde ifade edilmesi için bir ihtiyaçtan doğmuştu işte.’’USTA İŞİ TASARIM Internette ‘‘gazetem.net’’ yazıp tıkladığınızda karşınıza çıkan sitenin dizaynı da usta işi. İnsanı cezbeden, kolay okunmayı ön planda tutan bir tasarımı var.. Webmaster Sedat Özkan ile Bülent Deveci ve Sedat Berktav'ın profesyonelliğinin ürünü bu görsel tasarım. Bu tasarımı yazılarıyla besleyecek yazar sayısı ise azımsanacak gibi değil. Daha şimdiden 14 yazar omuz veriyor ‘‘gazetem.net’’e ve söz konusu yazarlar siyaset, ekonomi,
sinema, sanat ve spor sahalarında işinin ehli insanlar. Üstelik hemen hepsi yazılı veya görsel medyayla içli-dışlı isimler. Dolayısıyla, ‘‘
haber-analiz’’ köşesinde o günün önemli haberinin ele alınıp iÅŸlenmesi ya da medyanın ele alıp iÅŸleme biçiminin eleÅŸtirilmesi ÅŸaşırtıcı deÄŸil. YAZARLARIN MUTFAÄžIÅžaşırtıcı olan, ‘‘yazarların mutfağından’’ bölümü bir miktar. Çünkü bu bölümde, yazı yazmayı bildikleri kadar mutfakta da yabana atılamayacak bir tecrübeye sahip olduklarını kanıtlamaları gerekiyor. Hatta, verdikleri tariflerden yola çıkarak, sitenin okuru da geliÅŸtirebilecek yemek kültürünü. Söz geliÅŸi, Ali BayramoÄŸlu'nun verdiÄŸi tarifle ‘‘sinide oruk’’ yapmak, kimi ağır entelektüel metinlerden sonra zihin kadar mideye de iyi gelebilir kesinlikle... ‘‘Bellek’’ köşesinde ise hemen her gün duyduÄŸumuz, hemen herkesin sözünü ettiÄŸi ama muhtevasından da neredeyse hemen herkesin habersiz olduÄŸu ya da yalan yanlış bildiÄŸi belgeler yer alıyor. Ä°lk belge de ÅŸu ünlü ‘‘Kopenhag Kriterleri’’ mesela. Ä°ÅŸin aslını merak eden, zamanla arÅŸive dönüşecek olan ‘‘Bellek’’te istediÄŸi belgenin aslına ulaÅŸma imkánına sahip olacak. Peki ama bütün bu özen, emek, çaba ve birikim neyi amaçlıyor? Bu sorunun cevabını da yine Pakize Barışta veriyor: ‘‘Toplumun talep ettiÄŸi ama mekanik mekanizmaların boÄŸduÄŸu, yani toplumun kendisine ulaÅŸamayan çözümleri, önerileri sürekli özgür bir ortamda bu sesi duymak isteyenlere ulaÅŸtırmayı hedefliyoruz.’’Peki memleket mensuplarının böyle bir beklentisi veya ihtiyacı var mı gerçekten de? Öyle kendilerini zincirlerinden koparmaya, dünyaya farklı gözlerle bakmaya, ‘‘tenvir’’e yani ‘‘aydınlanmaya’’ gerek görüyorlar mı acaba? Bunu zaman gösterecek elbette ve hep birlikte göreceÄŸiz nasıl olsa. Muhtemelen de çok beklemeyeceÄŸiz. Zaten ne diyordu Arthur Rimbaud aynı ÅŸiirde: ‘‘Yeter artık aÄŸladıklarım, artık doymuÅŸum / Fecre, aya güneÅŸe; hepsi acı, boÅŸ, dipsiz / AÅŸkın acılığı dolmuÅŸ içime, sarhoÅŸum / Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz...’’Â
button